Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Bunları Biliyor musunuz? / Hadîs-i Şeriflerde Övülen ve Zemmedilen Yerler

Hadîs-i Şeriflerde Övülen ve Zemmedilen Yerler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

BAZI MEKANLARIN FAZİLETİ

MEKKE’NİN FAZİLETİ

4542 – Hz. Ebu Zerr radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam: “Şurası muhakkak ki, (yeryüzündeki) ilk ev, mübarek olsun ve içinde namaz kılınsın diye Mekke’de inşa edilen Ka’be’dir” buyurdular.

Ben: ^Sonra hangisi?” diye sordum. “Mescid-i Aksa” buyurdular. Ben: “İkisi arasında ne kadar fark var?” dedim. “Kırk yıl!” buyurdular.”

Buhari, Enbiya 8, 40; Müslim, Mesacid 2, (520); Nesai, Mesacid 3, (2, 32).

4543 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Haceru’l-Esved, cennetten indi. İndiği vakit sütten beyazdı. Onu insanların günahları kararttı.”

Tirmizi, Hacc 40, (877).

4544 – İbnu Amr İbni’l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Rükn ve makam iki cennet yakutu idiler. Allah onların nurlarını aldı. Eğer onların nurlarını almamış olsaydı, o ikisi mağrible maşrık arasını aydınlatırdı.”

Tirmizi, Hacc 49, (878).

4545 – el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Bu Beyt’e Ye’cüc ve Me’cüc’den sonra da hacc yapılacak umre icra edilecek.”

Buhari, Hacc 47.

4546 – Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Vallahi Meryem oğlu (Hz. İsa aleyhisselam), Feccu’r-Ravha nam mevkide, hacc yapmak veya umre yapmak yahut da her ikisini de yapmak için telbiye getirecektir.”

Müslim, Hacc 216, (1252).

4547 – Hz. Aişe radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Ka’be’ye karşı bir ordu, saldırı tertipleyecek. Yerin bir çölüne geldikleri vakit en öndekileri de en sondakileri de (tamamiyle) yere batırılacak!” Ben söze girip: “Ey Allah’ın Resulü, onların içerisinde çarşı-pazar (ehli) olanlar, onlardan olma(dığı halde zorla katılan)lar da var. Nasıl olur da hepsi birden yere batırılıp (cezalandırılır)? dedim. Aleyhissalatu vesselam:

“Öndekileri de, arkadakileri de batırılır. Ancak, herbiri niyetlerine göre diriltilir” buyurdular.”

Buhari, Büyü 49; Müslim, Fiten 8, (2884).

4548 – Şakik’in bir rivayetine göre Şeybe İbnu Osman şöyle anlatmıştır:

“Hz. Ömer radıyallahu anh Ka’be’ye girdi. Orada bulunan emvali görünce:

“Ka’be’nin malını taksim etmedikçe çıkmayacağım” dedi. Ben de: “Sen bunu yapamazsın” dedim. O: “Hayır, yaparım!” dedi. Ben tekrar: “Sen onu yapamazsın!” dedim. O: “Niye?” diye sordu. Ben de: “Çünkü onun yerini Resulullah aleyhissalatu vesselam da, Hz. Ebu Bekir de gördü. Onlar mala senden daha fazla muhtaç idiler. Buna rağmen o malı çıkarmadılar” dedim. Bunun üzerine kalkıp çıkıp gitti.”

Buhari, İ’tisam 2, Hacc 48; Ebu Davud, Menasik 96, (2031).

4549 – Ebu Sa’id radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“(Ziyaret için) sadece üç mescide seyahat edilebilir: Mescid-i Haram, Mescid-i Resulullah, Mescid-i Aksa.”

Buharig, Fezailu’s-Salat 6, Hacc 26, Savm 67; Müslim, Hacc 288, (827); Tirmizi, Salat 243, (326).

4550 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Şu mescidimdeki namaz efdaldir.” -Bir başka rivayette- “Bu mescidimdeki bir nemez), Mescid-i Haram hariç bütün mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır.”

Buhari, Fazlu’s-Salat 1; Müslim, Hacc 505, (1394); Muvatta, Kıble 9, (1, 196); Tirmizi, Salat 243, (325); Nesai, Mesacid 7, (2, 35).

4551 – Ebu Şüreyh el-Adevi radıyallahu anh anlatıyor: “Mekke’ye asker sevkeden Amr İbnu Sa’id’e dedim ki:

“Ey emir, bana müsaade et. Fethin ferdası gününde Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın söylemiş bulunduğu bir hadisini hatırlatayım: Allah’a hamd ve senadan sonra şöyle buyurmuştu: “Mekke’yi insanlar değil, Allah haram kılmıştır. Allah’a ve ahirete inanan hiçbir mü’mine orada kan dökmek helal olmaz. Ağaç sökmek de helal olmaz. Eğer biri çıkıp da Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın oradaki savaşını göstererek kan dökmeye ruhsat vermeye kalkarsa kendisine şunu söyleyin: “Allah, Resulüne izin vermişti, ama size izin vermiyor!” Mekke’de bana bir gündüzün bir müddetinde (gün doğumundan ikindiye kadar) izin verildi. Sonra bugün tekrar eski hürmeti (haramlığı) ona geri döndü. Bu hususu, sizden burada hazır olanlar, hazır olmayanlara ulaştırsın.”

Ebu Şüreyh’e: “Amr sana ne dedi?” diye soruldu.

“Ey Ebu Şureyh bunu ben, senden daha iyi biliyorum. “Harem”, asi olana, kan döküp kaçana, cinayet işleyip kaçana sığınma tanımaz!” diye cevap verdi” dedi.”

Buhari, İlm 37, Cezau’s-Sayd 6, Megazi 50; Müslim, Hacc 446, (1354); Tirmizi, Hacc 1, (89), Diyat 13, (1406); Nesai, Menasik 11, (5, 205, 206).

4552 – İbnu Abbas radıyallahu anhüm anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Fetih günü buyurdular ki:

“Fetihten sonra artık hicret yoktur. Ancak cihad ve niyet vardır. Öyleyse askere çağırıldığınız zaman hemen asker olun!”

Resulullah aleyhissalatu vesselam sözlerine şöyle devam etti: “Allah, bu beldeyi semavat ve arzı yarattığı zaman haram kıldı. Burası, Kıyamete kadar Allah’ın haramıyla haramdır (onu insanlar haram kılmamıştır). Benden önce kimseye orada kıtal helal olmadı. Bana da günün bir müddetinde helal kılındı. Burası Kıyamete kadar Allah’ın haramıyla haramdır. (Allah’a ve ahirete inanan hiçkimseye, orada kan dökmesi helal değildir. Ayrıca) onun dikeni koparılmaz, av(hayvan)ı ürkütülmez, buluntusu da alınmaz (yerinde bırakılır). Ancak ilan edip sahibini arayacak olanlar alabilir. Mekke’nin otu da biçilmez!”

Abbas radıyallahu anh atılarak: “Ey Allah’ın Resulü! İzhir otu hariç olsun” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “İzhir hariç!” buyurdu.”

Buhari, Cezau’s-Sayd 9, Hacc 43, Cenaiz 77, Büyü’ 28, Megazi 52; Müslim, Hacc 445, (1353); Nesai, Hacc 110, (5, 203, 204); Ebu Davud, Menasik 90, (2017, 2018).

4553 – Hz. Cabir radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mekke’de silah taşımak hiç kimseye helal değildir.”

Müslim, Hacc 449, (1356).

4554 – İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Mekke’ye hitaben şöyle buyurdular:

“Sen ne hoş beldesin. Seni ne kadar seviyorum! Eğer kavmim beni buradan çıkmaya mecbur etmeseydi, senden başka bir yerde ikamet etmezdim.”

Tirmizi, Menakıb (3922).

4555 – Ya’la İbnu Ümeyye radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Harem’de mal ihtikarı orada işlenen bir zulümdür.”

Ebu Davud, Menasik 90, (2020).

4556 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam bana şöyle buyurdular:

“Biliyor musun, senin kavmin Ka’be’yi yeniden inşa ederken Hz. İbrahim’in atmış bulunduğu temellere (tam riayet etmeyip) inşaatı kısa tuttu.”

Ben: “Ey Allah’ın Resulü dedim, inşaatı Hz. İbrahim’in temellerine oturtmayacak mısın?” dedim.

“Kavmin küfre yakın omasa mutlaka yapardım!” buyurdu.

İbnu Ömer radıyallahu anhüma dedi ki: “Hz. Aişe radıyallahu anha’nın bunu Resulullah aleyhissalatu vesselam’dan işitmesine göre, ben Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın, Hıcr’ı takip eden iki rüknün istilamını terketmesini, Ka’be’nin inşaatının Hz. İbrahim aleyhisselam’ın temelleri üzerine tamamlanmamış olmasıyla izah ederim.”

Buhari, İlm 48, Hacc 42, Enbiya 8, Tefsir, Bakara 10, Temenni 9; Müslim, Hacc 399, (1333); Muvatta, Hacc 104, (1, 363, 364); Nesai, Hacc 125, (5, 214-216); Tirmizi, Hacc 47, (875).

4557 – Amr İbnu Dinar anlatıyor: “Cabir İbnu Abdillah radıyallahu anh’ı işittim. Demişti ki: “Ka’be inşa edilirken Resulullah aleyhissalatu vesselam ve (amcası) Abbas taş taşımakta idiler. Bir ara Abbas radıyallahu anh, aleyhissalatu vesselam’a: “İzarını omuzuna koy da taşın incitmesine mani olsun” dedi. O da öyle yapmıştı. Bu hadise peygamberlik gelmezden önce idi. Birden yere yığıldı. Gözleri semaya dikilmiş kalmıştı.

“İzarım! İzarım! dedi ve derhal onu üzerine bağladı.”

Bir rivayette şu ziyade var: “…Bayılıp düştü. Bundan sonra hiç üryan görülmedi.”

Buhari, Hacc 42, Salat 8, Menakıbu’l-Ensar 25; Müslim, Hayz 76, (340).

4558 – Amr İbnu Dinar ve Ubeydullah İbnu Ebi Yezid dediler ki: “Resulullah zamanında Ka’be’nin (etrafında ihata) duvarı yoktu. İnsanlar Beytullah’ın etrafında namaz kılıyorlardı. Bu hal, Hz. Ömer zamanına kadar devam etti. Ömer radıyallahu anh etrafına duvar çektirdi. Bu duvarın boyu alçaktı. İbnu’z-Zübeyr yükseltti.”

Buhari, Menakıbu’l-Ensar 25).

4559 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Ka’be’yi, Habeşlilerden bacakları ince bir adam tahrip edecektir.”

Buhari, Hacc 49; Müslim, Fiten 57, (2909); Nesai, Hacc 125, (5, 216).

4560 – Buhari’nin İbnu Abbas’tan kaydettiği diğer bir rivayete göre, Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur: “Ka’be’yi yıkacak olan o ayrık iri ayaklı, güdük kafalı (koyu siyah) Habeşli’yi Ka’be’nin taşlarını birer birer söker halde görür gibiyim!”

Buhari, Hacc 49.

4561 – İbnu Amr İbni’l-As radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Habeşliler sizi terkettikçe onları terkedin. Zira, Ka’be’nin hazinesini sadece zü’s-süvaykateyn (ince bacaklı olan kimse) çıkaracaktır.”

Ebu Davud, Melahim 11, (4309).

MEDİNE’NİN FAZİLETİ

4562 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Medine’yi şu şu yer arasında kalan kısımlarıyla haram ilan etti. “Kim bu haramı ihlal edecek bir davranışta bulunursa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Allah Kıyamet günü o kimseden ne farz ne nafile (hiçbir hayır) kabul etmesin” (buyurdu).”

Buhari, Fezailu’l-Medine 1, İ’tisam 6; Müslim, Hacc 462, 463,464, (1365, 1366, 1367).

4563 – Yine Sahiheyn’in bir rivayetinde anlatıldığına göre, Resulullah aleyhissalatu vesselam (Medine’nin dışına doğru) yürüdü. Önünde Uhud görünmüştü:

“Bu dağ var ya, o bizi çok seviyor, biz de onu seviyoruz” buyurdular. Medine’ye yönelince de:

“Ey Allahım! Hz. İbrahim Mekke’yi haram kıldığı gibi, ben de (Medine’yi) iki dağı arasıyla haram kılıyorum. Allahım, (Medine halkını) müdd ve sa’larınla mübarek kıl” buyurdular.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 6; Müslim, Hacc 462, (1365).

4564 – Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: “Biz Resulullah aleyhissalatu vesselam’dan Kur’an-ı Ker’im ve bir de şu sahifede olandan başka bir şey yazmadık.. (Bu sahifede bulunana gelince,) Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurmuştu ki:

“Medine Ayr dağı ile Sevr dağı arasında kalan hudud içerisinde haramdır. Kim orada bir bid’atte bulunur veya bid’atçiyi himaye ederse, Allah, melekler ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. allah onun ne farz, ne nafile hiçbir hayrını kabul etmesin. Müslümanların garantisinde ihanet ederse, Allah’ın meleklerin ve bütün insanların laneti üzerine olsun. Onun (Kıyamet günü) ne farz ve ne nafile hiçbir hayrı kabul edilmez.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 1, Cizye 10, 17, Feraiz 21, İ’tisam 5; Müslim, Hacc 467, (1370); Ebu Davud, Menasik 99, (2034, 2035), Tirmizi, Vela ve’l-Hibe 3, (2128). Bu rivayetin metni Sahiheyn’e uygundur.

Ebu Davud’da şu ziyade var: “Otu yolunmaz, av hayvanı ürkütülmez, yitik malı, onu ilan edecek olan alabilir. Hiç kimseye kıtal maksadıyla orada silah taşımak caiz olmaz. Oradan ağaç kesilmez. Kişi devesini otlatabilir.”

4565 – Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Medine’nin sıkıntı ve meşakkatlerine ümmetimden sabır gösteren herkese, Kıyamet günü şefaatçi ve (hayır ameline) şahid olacağım.”

Müslim, Hacc 484, (1378); Tirmizi, Menakıb, (3920).

4566 – Süfyan İbnu Ebi Züheyr radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Yemen fethedilecek. Bir grup insan, Medine’den oraya aileleri ve kendilerine tabi olanlarla gidecekler. Halbuki bilselerdi, Medine onlar için hayırlıydı. Şam da fethedilecek. Bir kavim Medine’den aileleri ve kendilerine tabi olanlarla oraya göç edecekler. Bilselerdi Medine onlar için hayırlı idi. Irak da fetholacak. Bir grup kimse ailesi ve kendilerine tabi olanlarla Medine’den oraya taşınacaklar. Halbuki bilselerdi Medine onlar için hayırlı idi.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 5; Müslim, Hacc 497, (1388); Muvatta, el-Cami’ 7, (2, 887, 888).

4567 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Ben karyeleri yiyen bir karye(ye hicret)le emrolundum. Buna Yesrib diyorlar. Burası Medine’dir. Medine, tıpkı körüğün curufu ayırması gibi insanları(n kötüsünü) defedip ayırır.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 2; Müslim, Hacc 488, (1382); Muvatta, el-Cami’ 4, (1, 886).

4568 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Medine’de ölmeye muktedir olan orada ölsün. Zira ben, orada ölene şefaat ederim.”

Tirmizi, Menakıb, (3913).

4569 – Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Medine’ye geldiği vakit Ebu Bekr ve Bilal radıyallahu anhüma hastalandılar. Ben yanlarına gittim:

“Ey babacığım, dedim. Kendini nasıl hissediyorsun? Ey Bilal sen nasılsın?” diye sordum. Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh hummaya yakalanınca: “Her insana “sabahın hayırlı olsun” denmiştir. Halbuki ölüm ona ayakkabısının bağından daha yakındır” derdi. Hz. Bilal radıyallahu anh da humma nöbetinden çıkınca sesini yükseltir ve (Mekke’ye hasretini ifade eden şu beyitleri) terennüm ederdi:

“Bilmem ki! Mekke vadisinde etrafımı izhir ve celil otları sarmış olarak bir gece daha geçirebilecek miyim? Mecenne suyuna ulaşacağım bir gün daha gelecek mi? (Mekke’nin) Şame ve Tafil dağları bana bir kere daha görünecek mi?”

(Sonra Bilal şöyle beddua etti: “Allahım, bizi yurdumuzdan çıkarıp bu cebalı diyara süren Şeybe İbnu Rebi’a, Utbe İbnu Rebi’a ve Ümeyye İbnu Halef’e lanet et!)

Hz. Aişe der ki: “(Ben gidip, bunlardaki Mekke hasretini) Resulullah aleyhissalatu vesselam’a haber verdim. O, şöyle dua buyurdu:

“Allahım bize Medine’yi sevdir. Tıpkı Mekke’yi sevdiğimiz gibi, hatta fazlasıyla! Allahım onun havasını şıhhatli kıl. Onun müddünü, sa’ını hakkımızda mübarek eyle. Onun hummasını al, Cuhfe’ye koy!”

Buhari, Fezailu’l-Medine 11, Menakıbu’l-Ensar 46, Marda 8, 22, 43; Müslim, Hacc 480, (1376); Muvatta, Cami’ 14, (2, 890, 891).

4570 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam şöyle dua buyurdular: “Allahım! Mekke’ye verdiğin bereketi iki katıyla Medine’ye de ver!”

Buhari, Büyü’ 53, Kefaret 5, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 465, (1368); Muvatta, Cami’ 1, (2, 884, 885).

4571 – Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam’a (yılın turfanda) ilk meyvesi getirildiği zaman şöyle buyururlardı:

“Allahım, bize Medine’mizi, meyvelerimizi, müddümüzü, sa’ımızı bereket üzerine bereketle mübarek kıl. Allahım, İbrahim senin kulun, peygamberin ve halilindir. Ben de senin kulun ve peygamberinim. O sana Mekke için dua etti. Ben de Medine için, onun Mekke hakkında yaptığı duayı bir misli ziyadesiyle aynen yapıyorum.” Resulullah bu şekilde dua ettikten sonra getirilen meyveyi, orada hazır olan çocuklardan en küçüğüne verirdi.”

Müslim, Hacc 473, (1373); Muvatta, Cami’ 2, (2, (885); Tirmizi, Da’avat 55, (3450).

4572 – Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Medine’ye geçit veren dağ gediklerinde (birbiriyle kenetlenmiş) melekler var. (Her gedikte (kınından çekilmiş) kılıçlarıyla bekleyen iki meleğin) korumaları sebebiyle) Medine’ye ne veba ve ne de Deccal giremez.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 9, Tıbb 30, Fiten 27; Müslim, Hacc 485, 486, (1379, 1380); Muvatta, Cami’ 16, (2, 892); Tirmizi, Fiten 51, (2244).

Müslim’in rivayetinde şu ziyade var: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: “Mesih Deccl, doğu tarafından gelir. Kasdı Medine’dir. Uhud’un arka tarafına iner. Derken (Medine’yi bekleyen) melekler, onun yüzünü Şam tarafına çevirirler ve orada helak olur.”

4573 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Mekke ve Medine hariç Deccal’ın çiğnemeyeceği memleket yoktur. Mekke ve Medine’ye geçit veren yolların herbirinde saf tutmuş melekler var, buraları korurlar. (Deccal) es-Sebbiha nam mevkie iner. Sonra Medine ahalisini üç sarsıntı ile sarsar. Bunun üzerine (şehirde bulunan) bütün kafir ve münafıklar (şehri terkederek Deccal’e) gelirler.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 9; Müslim, Fiten 123, (2943).

4574 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Evimle minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim havuzumun üzerindedir.”

Buhari, Fazlu’s-Salat 5, Fezailu’l-Medine 11, Rikak 53, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 502 (1392); Muvatta, Kıble 10, (1, 197).

4575 – el-Hudri radıyallahu anh anlatıyor: “İki kişi “takva üzerine kurulmuş olan mescid” hakkında münakaşa ettiler. Biri: “Bu Kuba mescididir!” dedi. Diğeri de: “O, Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın mescididir!” dedi.

(Bu münakaşayı işiten) Aleyhissalatu vesselam:

“Şu benim mescidimdir!” buyurdular.”

Müslim, Hacc 514, (1398); Tirmizi, Tefsir, Tevbe, (3098); Nesai, Mesacid 8, (2, 36).

4576 – Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“İslam şehirlerinden en son harap olacak olan Medine’dir.”

Tirmizi, Menakıb, (3915).

4577 – Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Medine’yi, taşıdığı yüce hayra rağmen terkedecekler. Onu rızık arayanlar yani kuşlar ve kurtlar istila edecek. Oraya (en son gelecek) iki çoban bu maksadla Müzeyne’den çıkıp koyunlarını azarlayacaklar. Fakat Medine’yi vahşi hayvanlarla dolmuş bulacaklar. Seniyyetü’l-Veda’ya ulaştıkları vakit yüzüstü düşe(rek ölecek)ler.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 5, Müslim, Hacc 499, (1389); Muvatta, Cami 8, (2, 888).

4578 – Yine Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“İman Medine’ye çekilecek, tıpkı yılanın deliğine çekilmesi gibi.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 6; Müslim, İman 233, (147).

4579 – Cabir İbnu Semüre radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Allah Teala hazretleri Medine’yi Tabe diye tesmiye buyurdu.”

Müslim, Hacc 491, (1385).

4580 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: Resulullah aleyhissalatu vesselam bir seferden dönünce, Medine’nin duvarlarına bakar, develerini hızlandırırdı. Eğer bir bineğin üzerinde ise, onu tahrik ederdi. Bu davranışı Medine’ye sevgisinden ileri gelirdi.”

Buhari, Fezailu’l-Medine 10, Umre 17; Tirmizi, Da’avat 44, (3437).

4581 – Sa’d radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam Tebük’ten dönünce, (sefere katılmayıp Medine’de kalmış olan) mütehallifinden bazıları onu karşıladılar. Bu sırada toz kaldırdılar. Bunun üzerine beraberinde bulunanlardan bazıları burunlarını sardı. Resulullah aleyhissalatu vesselam yüzündeki sargıyı çıkardı ve: “Nefsimi kudret elinde tutan zata yemin olsun. Medine’nin tozu, her hastalığa şifadır!” buyurdu ve O’nun devamla “Cüzzamdan, barastan (ala tenlilikten)” diye saydığını gördüm.”

Rezin tahric etmiştir.

KUBA MESCİDİ

4582 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam her cumartesi günü Kuba mescidini binekli ve yaya olarak ziyaret ederdi ve içinde iki rek’at namaz kılardı.”

Buhari, Fazlu’s-Salat 3, 4, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 516, (1399); Muvatta, Salat fi’s-Sefer 71, (1, 167); Nesai, Mesacid 9, (2, 37); Ebu Davud, Menasik 99, (2040).

4583 – Sehl İbnu Huneyf radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Kim evinden çıkıp Kuba mescidine gelir ve orada iki rek’at namaz kılarsa bu ona bir umreye bedel olur.”

Nesai, Mesaciid 9, (2, 37).

UHUD DAĞI

4584 – Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki:

“Uhud öyle bir dağdır ki biz onu severiz, o da bizi sever.”

Buhari, Cihad 71, 74, Enbiya 8, 27, Et’ime 28, Da’avat 36, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 504, (1393); Muvatta, Cami’ 10, (2, 889); Tirmizi, Menakıb, (3918).

AKİK VE ZÜ’L-HULEYFE

4585 – İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam, Zü’l-huleyfe’de, vadinin içinde istirahatgahında iken yanına gelip kendisine: “Sen mübarek Batha’dasın!” diyen olmuş. Musa İbnu Ukbe der ki: “Salim rahimehullah, Abdullah’ın devesini ıhdırdığı mescidin yanına bizim de devemizi ıhdırırdı. Abdullah İbnu Ömer orada Resulullah’ın istirahat ettiği yeri araştırmak gayesiyle devesini ıhtırırdı. Orası, vadinin dibindeki mescidin aşağısında, mescidle kıble arasında orta bir yerdir.”

Buhari, Hacc 16, Hars 15, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 434, (1346); Nesai, Hacc 24, (5, 126, 127).

4586 – İbnu Abbas Hz. Ömer radıyallahu anhüm ecmain’den naklen anlatıyor: “Resulullah aleyhissalatu vesselam’ın Akik vadisinde olduğu sırada şöyle söylediğini işittim:

“Bana Rabbimden bir elçi geldi ve “Bu vadide namaz kıl ve “Hacc için de umre(ye niyet ediyorum) de!” emretti.”

Buhari, Hacc 16, Hars 15, İ’tisam 16; Ebu Davud, Menasik 24, (1800).

4587 – İmam Malik’ten nakledildiğine göre, şöyle demiştir: “Medine’ye giden hiç kimseye, en az iki rek’at namaz kılmadan Mu’arras’ı geçmesi muvafık olmaz. Çünkü bana ulaştığına göre, Resulullah aleyhissalatu vesselam, orada gecelemiştir. Orası Medine’ye altı mil mesafededir.”

Ebu Davud, Menasik 100, (2045).

☆☆☆

ZEMMEDİLEN YERLER

DÜNYANIN ZEMMİ VE KÖTÜLENMESİ

1940 – Ebu Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselam) minbere oturdu, biz de etrafında yerlerimizi aldık. Buyurdular ki:

“Sizin için korktuğum şeylerden biri, dünyanın süs ve güzelliklerinin sizlere açılmasıdır!”

Bir adam (araya girerek söze karıştı ve):

“Yani (nâil olacağımız) hayır, şer mi getirecek?” dedi. Resülullah (aleyhissalatü vesselam) bu soru üzerine süküt etti. (Adama: “Sana ne oluyor da Resülullah’ın sözünü kesip, onunla konuşmaya kalkıyorsun? O sana konuşmuyor ki!..” diye paylıyanlar oldu). Gördük ki, kendisine vahiy gelmekte. Derken vahiy hali açılmış, yüzündeki terleri silmekte idi.

“Şu soru soran nerede?” diye söze başladı. Ve sanki adamı (sorusu sebebiyle) takdir ediyor gibiydi: Sözlerine şöyle devam etti:

“Muhakkak ki, hayır, şer getirmez. Ancak derenin bitirdikleri arasında, ya çatlatarak öldüren ya da ölüme yaklaştıran bitki de var. Yalnız yeşil ot yiyen hayvanlar müstesna. Zira bunlar yeyip böğürleri şişince güneşe karşı dururlar. (Geviş getirirler), akıtırlar ve rahatça defi hacet yaparlar, sonra tekrar dönüp yayılırlar.

Şüphesiz ki, bu mal hoştur, tatlıdır. Ondan fakire, yetime ve yolcuya veren bu malın Müslüman sahibi en iyi (insan)’dir. Bunu haketmeden alan, yediği halde doymayan kimse gibidir. O mal, kıyamet günü aleyhinde şahidlik yapacaktır.”

Buhari, Zekat 47, Cum’a 28, Cihad 37, Rikak 7; Müslim Zekat 123, (1052); Nesai, Zekat 81, (5, 90).

1941 – Yine Ebü Said (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: “Dünya tatlı ve hoştur. AIIah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Öyleyse dünyadan sakının, kadından da sakının! Zira Beni İsrail’in iIk fitnesi kadın yüzünden çıkmıştır.”

Müslim, Zikr 99, (2742); Tirmizi, Fiten 26, (2192); İbnu Mace, Fiten 19, (4000).

Müslim’in bir rivayetinde: “Kendinden sonra erkeklere, kadından daha zararlı bir fitne bırakmadım” buyurulmuştur.”

1942 – Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: “Dünya meI’undur, içindekiler de mel’undur, ancak zikrullah ve zikrullah’a yardımcı olanlarla alim veya müteallim hariç.”

Tirnizi, Zühd 14, (2323); İbnu Mace, Zühd 3, (4112).

1943 – Yine Ebü Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: “Dünya, mü’mine hapishane, kafıre cennettir.”

Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizi, Zühd 16, (2325).

1944 – Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatıyor: “Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar.”

Rezin ilavesidir. Beyhaki Şuabu’l-İman’da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebü Davud’da tahric edilmiştir. Edep 125, (5150).

1945 – İbnu Mes’ud (radıyalllahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatü vesselam)’ın yanına girmiştir. Onu bir hasır örgünün üzerinde uyumuş buldum. Hasır, (vücudunun açık olan) yan taraflarında izler bırakmıştı.

“Ey Allah’ın Resülü dedim, sana bir yaygı te’min etsek de hasırın üstüne sersek, onun sertliğine karşı sizi korusa!”

“Ben kim, dünya kim. Dünya iIe benim misalim, bir ağacın altında gölgelenip sonra terkedip giden yolcunun misali gibidir.”

Tirmizi, Zühd 44, (2378). Tirmizi hadisin sahih olduğunu söyledi..

1946 – Sehl İbnu Sa’d (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatü vesselam) buyurdular ki: “Eğer dünya Allah nazarında sivri sineğin kanadı kadar bir değer taşısaydı tek bir kafire ondan bir yudum su içirmezdi.”

Tirmizi, Zühd 13, (2321); İbnu Mace, Zühd 11, (2410).

1947 – Katade İbnu Nu’man (radıyallahu anh) anlatıyor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselam) buyurdular ki: “Allah bir kulu sevdi mi, onu dünyadan korur. Tıpkı sizden birinin hastasına suyu yasaklaması gibi.”

Tirmizi, Tıbb 1, (2037).

1948 – Ali İbnu Ebi Talib (radıyalllahu anh) buyurdular ki: “Dünya arkasını dönmüş gidiyor, ahiret ise yönelmiş geliyor. Bunlardan her ikisinin de kendine has evlatları var. Sizler ahiretin evlatları olun. Sakın dünyanın evlatları olmayın. Zira bugün amel var hesap yok, yarın ise hesap var amel yok.”

Rezin tahric etmiştik. Buhari, muallak (senetsiz) olarak kaydetmiştir. (ftikak 4).

YERYÜZÜNDEKİ BAZI YERLERİN ZEMMEDİLMESİ

1949 – İbnu Ömer (radıyallahu anhüma) anlatıyor: “Resülullah (aleyhisselatu vesselam) Hıcr’a uğradığı zaman: “Nefislerine zulmedenlerin meskenlerine girerken onların maruz kaldığı musibetin size de gelmesi korkusuyla ağlayarak girin!” dedi. Sonra başını (ridasıyla) örtüp yürüyüşünü hızlandırdı ve vadiyi geçinceye kadar bu hal üzere devam etti.”

Buhari, Enbiya 7, Mesacid 53, Megazi 80, Tefsir, Hıcr 2; Müslim, Zühd 38-40, (2980).

1950 – Buhari ve Müslim’de yine İbnu Ömer anlatıyor: “Halk, Resülullah (aleyhissalatu vesselam) ile birlikte Hıcr’a Semüd kavminin yurduna inince, kuyularından su aldılar ve onunla hamurları develere yem yapmalarını emretti. Ayrıca, Hz. Salih’in devesinin su içtiği kuyudan su almalarını emretti.”

Buhari, Enbiya 17; Müslim, Zühd 40, (2981).

1951 – Hz. Enes (radıyallahu anh) anlatayor: “Resülullah (aleyhissalatu vesselam) bana: “Ey Enes, dedi, insanlar yurtlar ediniyor. Bu yurtlardan biri Basra ve Busayra diye tesmiye edilmektedir. Eğer sen oraya uğrar veya ona girersen, oranın çorak (tuzlu) arazisinden, gemilerin yanaştığı limanından, çarşısından, ümerasının kapılarından sakınasın!

Sana oranın güneşe açık yerlerini (dağları) tavsiye ederim. Zira orada hasf (yere batma), kazf ve zelzele olacak. Bir kavim de normal şekilde akşama erdiği halde, sabaha maymun ve hınzırlar olarak çıkacak.”

Ebü Davud, Melahim 10, (4307).

1952 – İmam Malik’e ulaştığına göre, Hz. Ömer (radıyallahu anh) Irak’a çıkmak istemişti. Kà’bu’l-Ahbar kendisine dedi ki:

“Ey mü’minlerin emiri! çıkma, zira sihrin -veya şerrin- onda dokuzu oradadır. Cinlerin fasıkları da oradadır. Devasız hastalık da oradadır.” (Malik der ki):

“Bununla dini helaki kasteder.”

Muvatta, İsti’zan 30, (2, 975); İmam Malik, bunu belağ (senetsiz) olarak rivayet etmiştir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Tövbenin İlk Adımı ve Aşamaları

Tevbenin ve Allah’a yönelmenin başlangıcı   Ebu Cafer Muhammed b. Musa ile aramızda şöyle bir …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Mustafa Eski’nin Yeni Kitabı: Kastamonu Kütüphaneleri

Prof. Dr. M. Serhat YILMAZ Türkiye’de her vilayete şehrin tarihine, hafızasına hakim, kültür adamı araştırmacılar …

Kapat