Ana Sayfa / Yazarlar / Hadislerde bir çok amel için “en iyi”, “en kötü” denilmesinin hikmeti nedir?

Hadislerde bir çok amel için “en iyi”, “en kötü” denilmesinin hikmeti nedir?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

En kötü kişi, en kötü amel?

Soru:
Değişik hadislerde en kötü kişi, en çok azaba uğrayacak kişi şeklinde farklı ifadeler farklı amellerle ilgili geçiyor. Bu konuya nasıl bakmalıyız?

Cevap:

Hadislerde hangi amelin daha faziletli olduğuna dair farklı amellere işaret edildiği gibi, hangi günahın daha büyük olduğuna dair de farklı günahlara vurgu yapılmıştır. Bunların farklı değerlendirilmeleri, farklı kriterlerden kaynaklanabilir.

Mesela: Bir hadiste “Amellerin en faziletlisi, Allah’a ve resulüne imandır.” (Buhari, İman, 18; Müslim, İman, 135) denilmiştir.

Diğer bir hadiste ise “Amellerin en faziletlisi vaktinde kılınan namazdır” (Buhari, Cihad, 1; Müslim, İman,140) denilmiştir.

Alimler bu konuyu iki şekilde yorumlamışlardır:

1) Bu hadislerdeki farklı ifadeler, konuyla ilgili soru soranların hallerine göre verilen farklı cevaplardan kaynaklanıyor. Örneğin bazı yerlerde “bu iş en hayırlı iştir” denilir, fakat bununla mutlak olarak bunun her şeyden daha hayırlı olduğu kastedilmez, yalnız oradaki muhatapların durumuna bakılarak ilgili işin onlara göre “en hayırlı” olduğuna işaret edilir. Bu “mukteza-yı hale mutabakattan ibareet olan” belagate uygundur.

2) Bu gibi hadislerde “min=den” harfinin bir şekilde hazfedilmesinden ötürü mutlak manada ilgili amelin üstünlüğü anlaşılıyor. Halbuki, “min” harfi nazara alındığında, hadislerdeki ilgili ifadelerden -sözegelişi- “en hayırlı, an faziletli amel namazdır” manası değil, “en faziletli, an hayırlı amellerden biri de namazdır” manası anlaşılır.

Buna göre, “amellerin en hayırlısı imandır” ifadesi gerçekten mutlak bir üstünlüğü, diğerleri ise duruma göre söylenmiş izafi gerçekler manasında kabul edilir. (bk. Nevevi, 2/77-78)

Bu yorumlar günahlar için de geçerlidir.

Örneğin: bir hadiste: “En büyük günahlar: Allah’a şirk koşmak, Sihir yapmak, haksız yere dam öldürmek,faiz yemek, yetim malını yemek, savaşı bırakıp kaçmak ve masum mümin kadılara zina suçunu isnat etmek.” (Müslim, İman, 89) şeklinde yedi helak edici günahlar olarak takdim edilmiştir.

Buna mukabil, başka bir hadiste: “En büyük günahlar: Allah’a şirk koşmak, haksız yere adam öldürmek, ana-babaya karşı gereken görevi yapmamak ve yalan söz söylemek/yalan yere şahitlik etmek.” (Buhari, Edeb, 6; Müslim, İman, 87) şeklinde dört adet olarak belirtilmiştir.

Bu farklılık da muhatapların o anki sorularına uygun görülen bir çerçevede değerlendirilmiştir.

Yani, buralarda yer alan “Şirk” gerçek bir büyük günahtır. Fakat diğer büyük günahlar ise, izafi bir gerçekliğe sahiptir.

Bu ifadeler “umumu” değil, “mutlaklığı” ifade ederler.

Mutlak ise yerine göre kayıtlara bağlanır. Örneğin, konumlarına göre bazı adamlara “sihir” en büyük günahlardan sayılırken, diğer bazı adamlara “yalan yere şahitlik” en büyük günahlardan sayılmıştır.


Sorularla İslamiyet

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Sünnete Bağlılık İ’tisâm / Yrd. Doç. Dr. Aynur URALER

“Sünnete bağlılık”, İslâmî literatürde “el-İ’tisâm bi’s-Sünne” şeklinde ifade edilir. İ’tisâm kelimesinin sözlükte, sarılmak, bağlanmak, yapışmak, …

Kapat