Ana Sayfa / Yazarlar / Hakkaniyetli Nesil Yetiştirmek, Felsefe Doktrinleri ile Mümkün Olmaz

Hakkaniyetli Nesil Yetiştirmek, Felsefe Doktrinleri ile Mümkün Olmaz

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

HAKKANİYETLİ VE İSTİKRARLI NESİL YETİŞTİRMEK, FELSEFE DOKTORİNLERİ İLE DEĞİL;
ÇOCUĞU TAKVA BOYASIYLE BOYAMAKLA MÜMKÜN OLUR!..
“Dördüncü taife ki, çocuklardır. Bunlar hamiyet-i milliye’den merhamet isterler, şefkat beklerler. Bunlar da, zaaf ve acz ve iktidarsızlık noktasında, merhametkâr, kudretli bir Hâlık’ı bilmekle ruhları inbisat edebilir, istidatları mes’udâne inkişaf edebilir.”
(29. Mektup)
Şeytanın bir desisesi de insanları, ırkçılık, milliyetçilik damarıyle birbirine düşman etmek ve birbirine kırdırmak ister!..
Halbuki her çocuk için, devlet büyük baba, millet büyük anne mesabesindedir!..
Bu büyüklerin büyüklüğünü göstermesi, büyüklüğünü kabul ettirmesi,
o çocuğu uzanan her hamiyetli ve şefkatli elin Azim ve Rahim olan Hâlık’ını ona tanıtması,
ve sevdirmesi ile, insanlığı inkişaf ettirip,
Onların kalbini mecmu bir muhabbete, ruhlarını geniş ufuklara ve yüksek gayelere uçurabilir!..
“İleride, dünyadaki müthiş ehval ve ahvâle karşı gelebilecek bir tevekkül-ü imanî ve teslim-i İslâmî telkinatıyla o masumlar hayata müştakane bakabilirler. Acaba, alâkaları pek az olduğu terakkiyât-ı medeniye dersleri ve onların kuvve-i mâneviyesini kıracak ve ruhlarını söndürecek, nursuz, sırf maddî, felsefî düsturların taliminde midir?..”
(29. Mektup)
Acaba,
fani bir hayat, esaslı bir imtihan için gelmiş bir çocuğu, bu zorlu, çetin hayat vazifesine hazırlamak,
kuvvetli bir Kudret -bir Kadir-i Zülcelâl’e dayanmakla ve her durum ve şarta karşı mukabele edecek en isabetli hareketi ders veren,
İSLÂM’ın Rahimane ve hakimane kaidelerinin, himayesine teslim olup itaat etmekle mi; hayatın hayatını kazanabilirler,
yoksa; yeryüzün de atlamanın, sıçramanın,
para pul saymanın,
yoksa makam, mansıp diyerek,
medeniyet denilen medeniyetsizliğin ruhlarında meşalesini tutuşturmak isterken,
felsefenin karanlık dehlizlerinde kendilerini kaybedip, hayatlarını yakarak mı kurtarabilirler!..

“Eğer insan bir cesed-i hayvânîden ibaret olsaydı ve kafasında akıl olmasaydı, belki bu masum çocukları muvakkaten eğlendirecek terbiye-i medeniye tabir ettiğiniz ve terbiye-i milliye süsü verdiğiniz bu firengî usul, onlara çocukçasına bir oyuncak olarak, dünyevî bir menfaati verebilirdi”
(-29. Mektup)
(İnsanlar hayvanlar gibi ebedi bir hayata namzet olmasaydı,
hak ve batıl,
hayır ve şer,
dünya ve ahiret hesapları olmasaydı,
Avrupai bir hayat onun için bazılarının dediği gibi
“hayatta bir kere ,
gözünde, kalbinde kalmasın, doyasıya yaşasın!..”
diyerek, koca dünya bir oyuncak gibi onun menfaatine sarf edilebirdi!..

“Madem hakikat böyledir; onlara şefkatin muktezası, gayet derecede fakr ve aczinde, gayet kuvvetli bir nokta-i istinadı ve tükenmez bir nokta-i istimdadı, kalblerinde iman-ı billâh ve iman-ı bil’âhiret suretiyle yerleştirmek lâzımdır.” (29. Mektup)
Madem fıtreten, küçük kalblerinde çok uzun arzuları olacak ve küçük kafalarında büyük maksatlar doğacak,
O halde hakiki Şefkatin bir gereği olarak,
o çocuğun hayat basamaklarının evveline,
kalbinde kuvvetli bir ihlas noktası sabitlemek,
bunu besmeleyle şahidlendirmek,
“iyyakena’büdü”, ve “iyyakenestein” esasında bir tevekkül noktasına bağlayıp,
Mukaddir olan Kainatın Yaratıcısının ihsanı olan o hayatı, bir Mahkeme-i Kübra’da hesaba tabi tutacağının sorumluluk bilincini ona kazandırmak icab eder!..
Onlara şefkat ve merhamet bununla olur. Felsefi usullerle değil, Takva boyasıyle olur!..
“Yoksa, divane bir validenin, veledini bıçakla kesmesi gibi,
hamiyet-i milliye sarhoşluğuyla, o biçare masumları mânen boğazlamaktır.
Cesedini beslemek için beynini ve kalbini çıkarıp ona yedirmek nev’inden,
vahşiyâne bir gadirdir, bir zulümdür!…” (29. Mektup)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Yaratılış üzerine kurmaca bir dünya

Yirmi İkinci Söz'ün Birinci Makamı'nın girişi, kozmik dizgiyi, yaratılış binasını anlamlandırma konusunda eski Yunan’ın, modern …

Kapat