Konuşmasında “eğer Atatürk yaşasaydı Ak Parti’ye oy verirdi” dedikten sonra başladı Atatürk ile ilgili güzellemeler yapmaya. Özgürlükten, insan haklarından ve hürriyetten bahsederek bunların Atatürk sayesinde meydana geldiğini söyledi. Belli ki kurulmuş bir saat gibi ne söylediğinin farkında olmadan standart bir propaganda konuşması yapıyordu.
Bu konuşmayı dinlerken düşündüm. Acaba Atatürk yaşasaydı gerçekten Ak Parti’ye oy verir miydi? Rahmetli Erbakan’da aynı şeyleri söyleyip dururdu. Neymiş “Atatürk yaşasaydı Refah Partisine oy verirdi” deyip güya sol ve laik kesimin oylarını alacaktı.
Bunun analizini anketçilere ve akademisyenlere bırakıp kısa bir değerlendirme yapalım. Bakalım; acaba parti programlarında Atatürk’e kim ne kadar yer vermiş ve kim daha çok Atatürkçü:
Parti programlarına dikkat edildiğinde en ilginç sonuç (yeni) Demokrat Parti’de görülüyor. Zira “Demokrat” diye bize tanıtılan bu partinin programı Atatürkçülüğün üssü haline getirilmiş görülüyor. Tam 19 defa Atatürk referans olarak gösterilmiş.
Parti programlarında Atatürk ve kemalizm adının kaç kez geçtiğine yani daha Atatürkçü olduğuna bakıldığında şu rakamlar ortaya çıkıyor:
Cumhuriyet Halk Partisi : 34 defa
Günümüzdeki Demokrat Parti: 19 defa
Vatan Partisi : (9+8= ) 17 defa (Atatürkçü + Kemalist)
İYİ Parti
Refah Partisi (1986) : 2 defa
Milliyetçi Hareket Partisi : 1 defa
Ak Parti
Saadet Partisi
Adalet Partisi (1969) : 0 defa
Bu sonuçlar değerlendirildiğinde CHP’nin en önde olduğu rahatlıkla görülebiliyor. Adalet Partisi ve Saadet partisi ise Atatürk’ü hiç referans göstermemiş. Lakin en şaşırtıcı sonuç eski Demokrat Parti ile hiç alakası görülmeyen yeni DP. Millet İttifakında yer alan fakat oy pusulasında yer almayıp CHP listelerinde yer alan DP’nin gelmiş olduğu süreç gerçekten ibretli. Zira “demokrasi” ile “demokratlıkla” ne kadar alaka kurdukları tartışılabilecek durumdadır.
Bugünkü Demokrat Parti Programından iktibaslar vererek eski DP ile ne kadar alakaları kalmış değerlendirelim:
- Türkiye Cumhuriyeti, Türk ulusunun Atatürk’ün önderliğinde vermiş olduğu “ulusal bağımsızlık” ve “ulusal egemenlik” mücadelesinin bir ürünüdür. (Demokrat Parti Programı s.1)
- “Dolayısıyla Atatürk’ün Cumhuriyetçilik anlayışı, esas olarak demokratik Cumhuriyetçiliktir.” (Demokrat Parti Programı s.1)
- “Demokrat Parti, toplumsal uzlaşmaya dayalı “Büyük Türkiye” idealinin hayata geçirilmesi ile Atatürk Devrimi’nin temel amacı olan çağdaş uygarlık düzeyine ulaşılabileceği inancını taşımaktadır.” (Demokrat Parti Programı s.1-2)
- “Atatürk ilkelerinin tartışmaya açıldığı, içinin boşaltılarak ortadan kaldırılmaya çalışıldığı bir dönemde, Demokrat Parti, … Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerinden Halkçılığın gereği olan, ne var ki günümüz Türkiyesi’nde yok edilmiş olan sosyal hukuk devletini gerçekleştirme iddiasındadır.” (Demokrat Parti Programı s.10)
Bunun gibi daha bir çok maddeyi parti programlarına yazmışlar. “Tam bir hürriyete vesile olacak Ahrarlar” denilen demokratlar gerçekten bunlar mıdır?
Bu günkü Demokrat Partinin halkımızın seçim zaferleri ile destek olduğu Demokratlarla alakasının kalmadığı çok açıktır. Gerisi laf-ı güzaf olup fazla bir söze hacet yoktur. Bu zavallı insanların acınacak hallerini düşünüp partizanlığın varmış olduğu noktayı okuyucularımın yorumuna bırakıyorum.
Yeri gelmişken bir seminer esnasında Anayasamız ile ilgili basit bir gerçeğe de değinmek gerekiyor. Dünya üzerinde mevcut anayasalar toplu olarak incelendiğinde sadece 8 ülkede şahıslar referans gösterilmiş. Fakat 7 ülkede 1 defa (yazı ile yazayım; bir defa) yer verilmiş. İşte burasına dikkat buyurun: 12 Eylül 1980 darbecilerin hazırlayıp dayattığı mevcut Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında tam 18 defa Atatürk referans gösterilmiş.
İşte ülkemizin içine düştüğü özgürlük ve hürriyet konusundaki sıkıntıların temel nedeni budur. Evrensel haklar ve özgürlükler yerine 20. Yüzyılın başlangıcındaki otoriter ve militarist yapı, milletimizin esas sorunudur.
Akademisyen ve siyasetçiler; içine düştüğümüz bu feci durumun birinci derecede sorumlularıdır. Zira hala “tek parti yönetimini” demokrasi diye halkımıza yutturmaya çalışıp halkımızın aklı ile alay etmektedirler. Siyasetçilerde ise en küçük bir gelişme yok. Eski tas eski hamam. Faşizm nutukları seçim propagandalarında dahi hiç çekinmeden yer bulabiliyor. Allah, akıl, fikir versin, ne diyebilirim ki…
Yazar : Vehbi KARA
Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
- Kayıt Dışı Ekonomi ve Çözümleri Kitabı - 23 Ağustos 2020
- Hani Avrupa Ayağa Kalkacaktı? - 20 Ağustos 2020
- Şimdi Sıra Birinci Maddeye Geldi - 15 Ağustos 2020
- Yalancının Mumu 51 Senedir Yanıyor - 13 Ağustos 2020
- Kadına Şiddet Şapka İle Başladı - 11 Ağustos 2020
- Fuat Sezgin’in Arapçanın Üstünlüğüne Dair Görüşleri - 8 Ağustos 2020
- Necip Fazıl Kısakürek’i Farklı Gösteriyorlar - 3 Ağustos 2020
- Ölümü Unutmuş İnsanlara Bir İbret Dersi - 28 Temmuz 2020
- Kelam-ı Ezelî ve Hutbenin Arapça Okunması - 25 Temmuz 2020
- Böyle Anayasa Olmaz - 20 Temmuz 2020