Ana Sayfa / Yazarlar / Hani Avrupa Ayağa Kalkacaktı?

Hani Avrupa Ayağa Kalkacaktı?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Neredeyse 20 yıldan beri Ayasofya hakkında yazı yazıyor bir an önce cami olarak açılmasını istiyordum. Bu konuda yüzlerce makale kaleme alıp önemini vurgulamıştım. Allah, Erdoğan’dan razı olsun. Bu çok önemli ve hayırlı işi kolaylıkla hallettive Ayasofya’yı cami olarak açtı..

Çok ilginçtir, yazılarımdan dolayı beni en fazla üzenler Ak Partili yöneticiler oldu. Defalarca “bunun bir tuzak olduğu” hatta “Ayasofya açılırsa Avrupa’nın ülkemizi her yönden ezeceğini” söyleyecek kadar ileri gittiler.

Elbette CHP ve siyasi uzantıları bunun mümkün olamayacağını hem alaycı hem de tehditvari bir üslupla dile getiriyorlardı. Fakat bu partinin seviyesi çok düşük olduğundan ve halktan kopuk siyaset yapmasından dolayı olumsuz eleştirilerinden hiç rahatsız olmadım. Dedim ya beni asıl üzen hiç ummadığım yerden gelen eleştiriler oldu.

Ne dememişlerdi ki: Ekonomimiz batacak, Avrupa’daki camiler kapanacak, Türkiye’yi dışlayacaklar, vesaire… O kadar asılsız iddialarda bulundular ki; Türkiye’nin gücünü anlamakta ne kadar cahil kaldıklarını ispatlamış oldular. Umarım şimdi akılları başlarına gelmiştir.

Ayasofya açıldıktan sonra nasıl tepkiler geldiğini hep birlikte gördük. Bazı kiliselerden itiraz geldi. Fakat papazları kimse dinlemediği için ciddi anlamda Batı ve Hıristiyan dünyasından ciddiye alınacak hiçbir tepkiyi görmedik desek; yeridir. Çünkü Hıristiyanlık Avrupa’da ölmüştür. Kilisenin riyaseti ve sözlerinin geçerliliği kalmamıştır.

Batı insanı her şeyden önce özgürlüklerinin peşindedir. Haçlı orduları ile kendisini vahşiliğe özendiren kan emmeyi övecek kadar hırçınlaşan kiliselerden nefret etmektedir. Materyalizm tarihte hiç olmadığı kadar güçlenmiştir. Evlilik merasimi ve mezar işleri olmasa neredeyse bütün kiliseler kapanacaktır.

Hatta Ayasofya’yanın açılması sonrasında çok güçlü tepki beklediğimiz Rusya işi pişkinliğe vurmuş “Ne güzel! Bundan böyle Rus turistler Ayasofya’ya bilet parası ödemeden girebilecekler” demiştir.

Daha önce “Ayasofya’nın açılmasını istemekle ülkemizi zor duruma düşürüyorsun” diyenlere benim hesap sorma vaktim gelmiştir. “Ülkemiz yangın yerine dönecek, Ayasofya’yı açamayız” diyenlere şimdi soruyorum:

Hani ne oldu? Güvendiğiniz dağlara kar mı yağdı?

O halde, Türkiye ve dünya gerçeğinden habersiz aklını para ve siyasi çıkar kavgaları ile bozmuş geleceği düşünmesini bilmeyenlere birkaç söz söylemem gerekiyor:

Öncelikle kainatın dizgini Cenabb-ı Allah’ın elindedir. O’nun emri olmadan yaprak bile kıpırdamaz. Bunu o dar kalıplara sığdırdığınız beyninize sokun!

İkinci olarak Peygamber Efendimizin (asm) övgüsüne mazhar olmuş Fatih Sultan Mehmed Han’ın bedduası ve laneti çok önemlidir. Cihana nam salmış bu büyük padişahın askerleri, Ayasofya’nın puthaneye çevrildiğini görseler bizim gibi mirasyedi torunları olduğundan dolayı utanç duyacaklardı.

Hamd olsun ki bu kahraman milletin evlatları aynı dedeleri gibi İslam’ın en keskin kılıcı olduğunu tekrar bütün dünyaya göstermiş durumdadır. Bundan sonra Batı emperyalizmi ve Haçlı vahşeti gerileyecek; İslam’ın şahlanışı artarak devam edecektir.

Bu güzel vatanda yaşadıkları halde Batılılara uşaklık eden zavallı bedbahtlar belli ki kahroldular. Müslüman toplumlar güçlendikçe azapları daha da derinleşecektir. Beter olsunlar…

Son sözüm şudur: “Şu istikbal inkılabatı içinde en yüksek gür sâdâ, İslam’ın sesi olacaktır” vesselam…

youtube abonnenten kaufen

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hayat Bisiklete Binmek Gibidir

Günün ilerleyen saatlerinde, el ayak çekildikten sonra çocuklarımla gece yürüyüşüne çıkıyoruz zaman zaman. Biz yürüyoruz, …

Kapat