HAYAT DEDİĞİN
“Düşünüp de ibret alacak olan kimseye yetecek kadar bir ömrü Biz size vermedik mi?”
K. Kerim: Fâtır, 37
“Hayatta rövanş yoktur.”
A. Hamdi Tanpınar
“Hayatın çeşitli güçlüklerine karşı üç şey hediye edilmiştir: Ümit, uyku ve gülmek.
Kant
“Hayat tiyatro gibidir, en kötü insanlar, en iyi yerlerde otururlar.”
Aristofanes
“Zaman büyük bir öğretmendir. Ne yazık ki bütün öğrencilerini öldürür.”
Curt Goetz
BİR DAKİKA
Pire kendi boyunun 300 misli yüksekliğe sıçrayabilmektedir. Eğer insan da pire kadar sıçrayabilseydi, bir hamlede Eyfel Kulesi’nin üzerinden aşabilecekti.
Mayıs böceği, kendi ağırlığının 66 misli bir ağırlığı taşır. Eğer insan da, onun kadar yük taşıyabilseydi 90 kg.lık bir insan 6000 kg. yük taşıyacaktı… Yani 2-3 otobüsü sırtına alıp gidebilecekti.
İpek böceği, bir günde kendi ağırlığının iki katı kadar dut yaprağı yiyebiliyor. Eğer insan da, ipek böceği kadar yiyebilseydi, günde 140 kg. yemek yiyebilecek ve bunu yapmak için de 24 saatin tamamına ihtiyacı olacaktı.
Arı, saniyede 200 defa kanat çırpabilir… Sinek ise, saniyede 300 defa kanat çırpar. Eğer insan da, onlar gibi kanat çırpabilseydi, futbol maçında stadyumdan kolsuz olarak dışarı çıkacaklardı!..
Demek ki “insan dünyaya ağır yükler kaldırmak, hoplamak zıplamak, çok yemek, gülüp eğlenmek için gelmemiştir” desek yanılmamış oluruz her halde…
Zafer Dergisi’nden
SÜTUN
Adanalı Hayret Efendi, Topkapı Sarayı’nı ziyaret ediyordu. Gözüne ilişen bir sütunun ne olduğunu sordu:
– Vaktiyle burada ok atılırdı. Padişahın hedefe isabet ettirdiği ok için bu sütun dikilmiştir, cevabını alınca:
– Eğer, dedi. İsabet etmeyen oklar için de birer sütun dikilseydi, burası Karacaahmet mezarlığına dönerdi.
İKİ GÖZYAŞI
Bir Arap atasözü var: “Dünya iki gözyaşı arasında bir gülümsemeden ibarettir,” diye.
Çocuk doğduğunda etrafındakiler sevinir. Bebek ise ağlar. Emeklemesi, yürümesi, konuşması… Anne babasını sevince gark eder.
Dört ayakla debelenen, yürümeye çalışan bu misafir, iki ayağa biner nihayet… Yürür, yürür…
Dünyayı arşınlar, yıldızlara ayak basmaya çalışır.
Sonra…
İhtiyarlar. Üç ayaklı olur. Biri, baston tabi ki.
Ve…
Tekrar dört ayak… Ölüm döşeği…
Ölüm… Yine gözyaşı… Ama bu defa yakınlarının hıçkırıkları…
O, artık ağlamaz. Doğduğunda ağlamıştı çünkü. Kabirde tekrar doğacak. Sonra, ya cennette gülecek, ya da cehennemde ebediyyen ağlayacak.
Mahir Duman
SON DAKİKA
Hayatının son dakikalarını yaşadığını bilen bir kimseye:
“Bütün servetini verdiği takdirde ömrünün bir ay daha uzayabileceği” söylenseydi, elbette hiç tereddüt etmeden bütün servetini verecekti.
Demek ki bir ömür boyu kazanılan servet, bir ay ömre karşılık gelemiyor.
İşte hayatımızın kıymetini bu misale göre ölçmeli ve ona göre değerlendirmeliyiz.
Mehmed Kırkıncı
AÇLIKTAN ÖLMEDİ YA…
Oburun birisi fazla yemek yediğinden çatlamış, ölmüş. Adamın çocuklarının ağladığını gören dostu, onları şöyle teselli etmiş:
– Bu kadar ağlamayın çocuklar, babanız açlıktan ölmedi ya!
GÖREV
Çocuk, güneş doğduğu zaman şöyle düşünürmüş:
– İşte yeni bir gün, yapılacak görevlerle dolu yepyeni bir gün…
Güneşin batışını seyrederken ise:
– İşte dönmemek üzere giden bir gün, dermiş. Acaba bana düşen şeyleri yapabildim mi?
HAYAL
Gezdim ömür boyunca yorgunluk geldi dize dayandı.
Kış geldi, bahar geldi, yaz geldi ömür güze dayandı.
Ömür boyunca hesap ettim şu dünyanın servetini,
Hepsi hayal imiş gide gide bir top kefen beze dayandı.
A. Semerkandî Hz. leri
- Mal – Mülk - 6 Haziran 2024
- Kulluk - 19 Mayıs 2024
- Konuşma - 16 Nisan 2024
- Kitap - 4 Nisan 2024
- Kibir – Tevazu - 21 Mart 2024
- Kardeşlik – Yardımlaşma - 9 Mart 2024
- Kahramanlık – Korkaklık - 21 Şubat 2024
- Kadın – Erkek Dünyası - 12 Şubat 2024
- Bir Adım Öteye… - 1 Şubat 2024
- İnsan Olmak - 27 Ocak 2024