-HAYAT NEDİR?..
“İsm-i Hayy ve ism-i Muhyînin bir cilve-i âzamından olan
“Hayat nedir? Ve mahiyeti ve vazifesi nedir?” sualine karşı, şudur ki;
Hayat,
şu kâinat yüzünde, Hem şuûnât-ı İlâhiyenin gayet câmi bir aynasıdır.” 30.lem’a-5.nükte-
Şuûnât-ı İlâhiyenin gayet câmi bir aynası kainat yüzün de tecellileri görünen Esma-i İlahiyedir.
İşte bu cihetle tecellilere en cami ayna da insandır!..
“İnsan, üç cihetle esmâ-i İlâhiyeye bir aynadır.
Birinci vecih:
Gecede zulümat nasıl nuru gösterir.
Öyle de, insan, zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtıyla, naks ve kusuruyla bir Kadîr-i Zülcelâlin
kudretini, kuvvetini, gınâsını, rahmetini bildiriyor,
ve hâkezâ, pek çok evsâf-ı İlâhiyeye –ZIDDI olarak- bu suretle –bir- aynadarlık ediyor.
Hattâ hadsiz aczinde ve nihayetsiz zaafında, hadsiz düşmanlarına karşı
bir dayanak noktası aramakla, vicdanı daima VÂCİBÜ’L-VÜCUDA bakar..”(33.söz)
_______________________________
“Yani, Rububiyetin saltanatı, nasıl ki ubudiyeti ve itaati ister.
a-Rububiyetin kudsiyeti, paklığı dahi ister ki, kul, kendi kusurunu görüp, istiğfar ile Rabbine yönelsin.
Zira kendi kusur ve noksan aynasında, Sübhan olan Azze ve Celle’nin tam zıddı olarak, her türlü kusur ve noksanlıktan mukaddes olduğunu görsün,
b- ve Rabbini bütün noksanlıklardan pak ve müberra ve ehl-i dalâletin batıl fikir ve yakıştırmalarından
– her türlü ilah ve ilahelik dava eden tanrı tasavvurlarından-
münezzeh-uzak- ve muallâ-arınmış- olduğunu bilsin,
c- ve kâinat-üzerinde görünen faniliğe ve mahlukata ait
–doğmak, doğurmak, batmak, başlamak, bitmek, ölüm, ömür, imtihan, hastalık, yaşlılık gibi,v.s.-gibi-
bütün kusurlardan mukaddes ve arınmış olduğunu, tesbih ile, Sübhanallah ile ilân etsin.” (9. Söz)
“Elbette ve herhalde, o kalbin Fâtırı, o kalbi işlettirmesini
ve bilkuvve tavırdan bilfiil vaziyetine çıkarmasını
ve inkişafını ve hareketini irade etmiş ki, öyle yapmış!..”(29.mektup)
“Yani, celaline karşı
kavlen ve fiilen “Sübhanallah”
deyip takdis etmek” BİLKUVVE”dir.
Bunu ‘BİLFİİL’ vaziyetine getiren namazdaki “MÜDÂVEMET”dir.
(9.Söz,29.Mektup,İşaratü’l-İ’caz)
“İkinci vecih aynadarlık ise:
İnsana verilen nümuneler nev’inden cüz’î ilim, kudret, basar, sem’, mâlikiyet, hâkimiyet gibi cüz’iyatla,
Kâinat Mâlikinin ilmine ve kudretine, basarına, sem’ine, HÂKİMİYET-İ RUBUBİYETİNE aynadarlık eder, onları anlar, bildirir.
Meselâ,
“Ben nasıl bu evi yaptım ve yapmasını biliyorum ve görüyorum ve onun mâlikiyim ve idare ediyorum.
Öyle de, şu koca kâinat sarayının bir ustası var. O usta onu bilir, görür, yapar, idare eder,’ ve hâkezâ…” (33.söz)
“Üçüncü vecih aynadarlık ise:
İnsan, üstünde nakışları görünen ESMÂ-İ İLÂHİYE’ye aynadarlık eder.
Meselâ,
yaratılışından Sâni, Hâlık ismini ve hüsn-ü takviminden Rahmân ve Rahîm isimlerini ve hüsn-ü terbiyesinden Kerîm, Lâtif isimlerini, ve hâkezâ,
bütün âzâ ve âlâtıyla, cihazat ve cevahiriyle, letâif ve mâneviyâtıyla, havas ve hissiyatıyla ayrı ayrı esmânın ayrı ayrı nakışlarını gösteriyor.
Demek nasıl esmâda bir İsm-i Âzam var;
öyle de, o esmânın nukuşunda dahi bir NAKŞ-I ÂZAM VAR ki, o da İNSANDIR!..
Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan
ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var”.(33.söz)
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024