Ana Sayfa / Yazarlar / “Hayat Nedır? Mahiyeti ve Vazifesi Nedır?..”

“Hayat Nedır? Mahiyeti ve Vazifesi Nedır?..”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İsm-i Hayy ve İsm-i Muhyî’nin
bir Cilve-i Âzam’ından olan
“Hayat nedir? Ve mahiyeti ve vazifesi nedir?..”
sualine karşı, fihristevâri cevap şudur ki:
“Hayat, şu kâinat yüzünde, Hem şuûnât-ı İlâhiyenin gayet câmi bir aynasıdır!..
Hayatın iki yüzü de şeffaf, kirsiz olduğundan,
esbab-ı zâhiriye ondaki tasarrufât-ı kudret-i Rabbâniyeye perde edilmemiştir!..” -30. Lem’a
Mülk ve melekut hayatın iki yüzüdür,
Kudreti İlahiye, Zahir sebepler üzerinde hakikatiyle faal iken,
Batîn denilen melekut yüzünde Meişet-i İradesinin hikmeti takdiri mukadderdir!..
‘Rahman Suretin’ de yaratılan insan ise bu hikmetli takdirata en âli ve en güzel örnektir!..
İnsan hayatının mahiyet ve vazifesi
ÜÇ CİHETLE Esmâ-i İlâhiye’ye bir ayinadar olmaktır;.
BİRİNCİ VECİH: Gecede zulümat nasıl nuru gösterir, açlıkta nimet nasıl, Rezzak’ı bildirir,
Yoklukta imkan nasıl Varlığı gösterir,
Aynen öyle de, insan, zaaf ve acziyle, fakr ve hâcâtıyla, naks ve kusuruyla bir Kadîr-i Zülcelâlin kudretini, kuvvetini, gınâsını, rahmetini bildiriyor,
ve hâkezâ, pek çok evsâf-ı İlâhiyeye bu suretle aynadarlık ediyor!..
Hattâ hadsiz aczinde ve nihayetsiz zaafında, hadsiz a’dâsına karşı bir nokta-i istinad aramakla, vicdanı daima Vâcibü’l-Vücuda bakar.
Hem nihayetsiz fakrında, nihayetsiz hâcâtı içinde, nihayetsiz maksatlara karşı bir nokta-i istimdad aramaya mecbur olduğundan, vicdan daima o noktadan bir Ganiyy-i Rahîmin dergâhına dayanır!..
Dua ile el açar. Demek her vicdanda şu nokta-i istinad ve nokta-i istimdad cihetinde iki küçük pencere, Kadîr-i Rahîmin bârgâh-ı rahmetine açılır, her vakit onunla bakabilir.

İKİNCİ VECİH aynadarlık ise: İnsana verilen nümuneler nev’inden cüz’î ilim, kudret, basar, sem’, mâlikiyet, hâkimiyet gibi cüz’iyatla,
Kâinat Mâlikinin ilmine ve kudretine, basarına, sem’ine, hâkimiyet-i rububiyetine aynadarlık eder, onları anlar, bildirir.
Meselâ, “Ben nasıl bu evi yaptım ve yapmasını biliyorum ve görüyorum ve onun mâlikiyim ve idare ediyorum. Öyle de, şu koca kâinat sarayının bir ustası var.
O usta onu bilir, görür, yapar, idare eder,” ve hâkezâ…
ÜÇÜNCÜ VECİH aynadarlık ise: İnsan, üstünde nakışları görünen esmâ-i İlâhiyeye aynadarlık eder.
Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfının başında bir nebze izah edilen insanın mahiyet-i câmiasında nakışları zâhir olan yetmişten ziyade esmâ vardır.
Meselâ, yaratılışından Sâni, Hâlık ismini ve hüsn-ü takviminden Rahmân ve Rahîm isimlerini ve hüsn-ü terbiyesinden Kerîm, Lâtif isimlerini,
ve hâkezâ, bütün âzâ ve âlâtıyla, cihazat ve cevahiriyle, letâif ve mâneviyâtıyla, havas ve hissiyatıyla ayrı ayrı esmânın ayrı ayrı nakışlarını gösteriyor.
Demek nasıl esmâda bir İsm-i Âzam var; öyle de, o esmânın nukuşunda dahi bir nakş-ı âzam var ki, o da insandır.
Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan ve câmid hükmünde insan olmak ihtimali var.”- Otuz Üçüncü Söz – s.316
“Netice: Madem dünyada hayat var; elbette insanlardan hayatın sırrını anlayanlar
ve hayatını sû-i istimal etmeyenler,
(dünya da gölgelerine ve numunelerine müşerref oldukları gibi)
dâr-ı bekada ve Cennet-i bâkiye de ‘hayat-ı bâkiye’ye mazhar olacaklardır.”
(30.lem’a) Âmennâ!..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hafakandan Ümide

Hafakandan  Ümide O gün an Bir tomurcuktu Ufuklara koşan O can/ çocuktu Al al ışıklar …

Kapat