Hayvanlarla ilgili hükümleri yalnızca “eti yenen – yenmeyen”ler sınırına hapsetmek mümine / Müslümana hiç yakışmayan bir bakış…
” Yerde yürüyen hayvanlar ve kanatlarıyla uçan kuşlar da ancak sizin gibi birer ümmettirler. Kitapta biz hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Onlar sonra rablerine (huzuruna) doğru haşredilirler.” (En’âm / 38)
Hayvanlara Karşı Şefkatli ve Merhametli Olmak – Hayvan Hakları
Hayvanları insanların hizmetine veren ve çeşitli şekillerde onlardan faydalanılmasını helâl kılan Allah Teâlâ buna karşılık hayvanlara merhamet ve şefkat gösterilmesini emreder. Hz. Peygamber’in, “Merhamet edene Allah da merhamet eder; yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 58) meâlindeki hadisiyle
insanları hayvanlara karşı iyi davranmaya yönlendirdiği ve
dövülmeleri,
yarışma düzenlenerek dövüştürülmeleri,
güçlerini aşan ölçüde yük taşıtılması
gibi kötü muamele yapılmasına şahit olunca müdahalede bulunarak ilgilileri uyardığı görülmektedir.
Zaman zaman geçmiş ümmetlerin iyi ve kötü davranışlarından örnekler anlatan Resûl-i Ekrem, günahkâr bir kişinin çok susamış bir köpeğe zor şartlar altında su temin ettiği için Allah tarafından bağışlandığını (Buhârî, “Şirb”, 9; “Meẓâlim”, 23; Müslim, “Selâm”, 153, 154, 155),
bir kediyi hapsederek açlıktan ve susuzluktan ölmesine yol açan bir kadının da bu yüzden cehennemlik olduğunu (Buhârî, “Bedʾü’l-ḫalḳ”, 16; Müslim, “Selâm”, 151-152; “Tevbe”, 25) haber vermektedir.
Yine Resûlullah, bir deveye binen Hz. Âişe’ye
hayvana şefkat ve merhametle davranmasını tavsiye etmiş (Müslim, “Birr”, 79; Ebû Dâvûd, “Edeb”, 10),
kendisini görünce inleyen bir devenin yanına gidip başını okşadıktan sonra sahibini,
“Senin eline verdiği bu hayvan hakkında Allah’tan korkmuyor musun? Hayvan bana, senin onu aç bıraktığından ve çok yorduğundan şikâyet etti” diyerek azarlamıştır (Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 44).
Açlıktan karnı sırtına yapışmış bir deve görünce de,
“Bu dilsiz hayvanlar hakkında Allah’tan korkun” buyurmuş (Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 44),
sağım sırasında koyunların memelerinin incinmemesi ve çizilmemesi için sağıcıların tırnaklarını kesmelerini istemiştir (Abdülhay el-Kettânî, II, 369).
Ayrıca Hz. Peygamber’in, yavruları alındığı için ıstırap içinde kanat çırpan bir kuşu görünce
bunu yapanları uyardığı ve
yavruların geri verilmesini emrettiği (Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 112),
canlı hayvanın bağlanıp hedef haline getirilmesini ve
ona atış yapılmasını yasakladığı, hatta bazı rivayetlere göre böyle yapanları
lânetlediği (Buhârî, “Ẕebâʾiḥ”, 25; Müslim, “Ṣayd”, 58-60),
bindiği deveye bedduada bulunan bir kadının hayvandan aşağı indirilmesini istediği (Müslim, “Birr”, 80) ve
böylece hayvanlara hakaret edilmesini dahi hoş karşılamadığı,
onların özellikle başlarına vurularak dövülmelerini,
yüzlerine damga basılmasını (Müslim, “Libâs”, 106-112),
hayvanlar arasında güreş ve dövüş tertiplenmesini (Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 51; Tirmizî, “Cihâd”, 30),
etlerini yeme niyeti olmaksızın sırf zevk için avlanmalarını (Nesâî, “Eḍâḥî”, 42; İbn Hibbân, VII, 557) yasakladığı bilinmektedir.
Hz. Ömer’in, devesine gücünün üzerinde yük yükleyen bir kişiyi
cezalandırdığı,
bir devenin palan sürtmesinden meydana gelen yarasına elini sürüp,
“Senin başına gelen şeyden de sorguya çekilmekten korkarım” dediği,
Ömer b. Abdülazîz’in, hayvanlara ağır gem ve koşum takımı vurulmaması,
nodulla dürtülmemesi,
develere 600 rıtıldan (yaklaşık 230 kg.) fazla yük yüklenmemesi
hususunda görevlilere tâlimat gönderdiği rivayet edilir (Abdülhay el-Kettânî, II, 369).
İslâm hukukçuları
hayvanların canlarını acıtacak şekilde dövülmesini,
aç bırakılmasını,
güçlerinin üstündeki işlerde çalıştırılmasını
suç kabul etmişler ve
bunları yapanlara müdahale etmeyi muhtesiplerin görevleri arasında saymışlardır (Mâverdî, s. 337).
Onlara göre
hayvanların hayatlarının devamını sağlamak, Allah’a karşı yerine getirilmesi gereken bir görevdir.
İnsanı sahibi bulunduğu hayvanın bakımından sorumlu tutan hukukçular bu konuda kusuru görülenlerin
ikaz edileceğini, bunun etkili olmaması halinde
kişinin hayvanı satmaya veya eti yenen türden ise kesmeye zorlanacağını söylerler.
Hayvanın verimini kaybetmesi halinde de aynı hüküm geçerli sayılmış,
eti yenmeyen türden ise sırf bu sebeple itlâfı câiz görülmeyip
sahibinin ona bakmakla yükümlü bulunduğu vurgulanmıştır.
Sahibi belli olduğu halde kendisine ulaşılamaması durumunda
hayvanın bakımı devletçe sağlanır ve yapılan harcamalar daha sonra sahibinden alınır.
Sahipsiz ve güç durumda kalmış hayvanların bakımı ve beslenmesi için vakıflar kurulduğu bilinmektedir (Çataltepe, s. 55-56).
Hayvanların iğdiş edilmeleri ise tartışmalıdır; bu işlem bazı fakihler tarafından eziyet telakki edilip yasaklanırken bazı âlimlerce faydaları göz önünde tutularak câiz görülmüştür (bk. HADIM). (Mehmet ŞENER, Diyanet İslam Ansiklopedisi, Hayvan maddesinden)
Ve çok ilginç bir hadîs-i şerîf:
Rasûlullah (sallâllâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz bir gün:
“Nefsim kudret elinde bulunan Allâh’a yemin ederim ki, birbirinize merhamet etmediğiniz müddetçe Cennetʼe giremezsiniz.” buyurmuşlardı. Ashâb-ı kirâm:
“Yâ Rasûlâllah! Hepimiz merhametliyiz.” dediler.
‘BİRBİRİNİZ’DEN MAKSAT!
Allah Rasûlü (sallâllâhu aleyhi ve sellem) :
“(Benim kastettiğim) merhamet, sizin anladığınız şekilde yalnızca birbirinize olan merhamet değildir. Bilâkis bütün mahlûkâta şâmil olan merhamettir, (evet) bütün mahlûkâta şâmil merhamet!..” buyurdular. (Hâkim, IV, 185/7310)
Konuyla ilgili sitemizde bulunan yazılar için tıklayınız
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024