Ana Sayfa / Yazarlar / Her Şey Allah’tandır / Ahmet KATIN

Her Şey Allah’tandır / Ahmet KATIN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

“Mademki her şeyin Allah’tan olduğunu bilirsin ve ona iz’anın vardır. Zararlı menfaatli her şeyi tahsin ve hüsn-ü rıza ile kabul etmek lâzımdır. Ve illâ, gaflete düşmeye mecbur olursun.”
     MESNEVİ-İ NURİYE 236 

Mü’min, Kainatta tasarruf eden sonsuz ilim, irade ve kudret Sahibi olan Allaha iman eder. Bu imanı, tevhidi iktiza eder. Allahın varlığını kabulden sonra, en mühim mesele Onun bir olduğunu, yani Vahid ve Ehad olduğunu kabuldür. Hem, HER ŞEYİ bilen, irade eden ve yapan; hem, HER BİR ŞEYİ bilen, tercih eden ve yapan bir Zattır, O da Allahdır, diye inanmalıdır. İman tevhidle beraber olmazsa, hakiki iman olmaz. İman insanı küfürden, tevhid ise şirkden kurtarır. Peygamberimiz asm. zamanındaki Arapların çoğu Allaha inanmakla beraber, Ona yardımcı veya ayrıca tasarruf hakkı var diye kabul ettikleri 360 tane putları vardı. Onun için onlara Müşrik deniliyordu. Peygamberimiz asm. Kur’an ile hem imanın bütün mertebelerini (taklidi, tahkiki, ilmelyakin, aynelyakin ve hakkalyakin), hem de tevhidin bütün mertebelerini (eser, fiil, esma, sıfat, şuunat ve Zat) getirdi. 

İşte mü’min, Kainatta cereyan eden azim ve büyük faaliyetleri Allahın isim, sıfat ve şuunatlarına verdiği ve vermesi gerektiği gibi, en küçük mevcudda, canlıda veya kendisinde olan faaliyetleri de Allahın isim, sıfat ve şuunatına vermek zorundadır. Kainatın tamamını gören, bilen, irade edip yapan Vahid olan Allah, beni de gören, bilen, tercih edip, tasarruf eden Ehad olan Allahtır. 

O zaman bir deprem tesadüf olmadığı gibi, başımıza gelen hastalık veya musibet veya nimetler tesadüf olamaz. 

Allah Adildir, adalet sahibidir, Allah Hakîmdir, hikmet sahibidir. Öyleyse başımıza gelen her hadise adaletli ve hikmetlidir. Hususan besmelede kendini Rahman ve Rahim olarak tanıtan Allahın her işinde, hatta zahiren fena, çirkin, şer gibi görülen şeylerde bile mutlaka bir Rahmet, bir Merhamet, bir Şefkat ciheti var. 

“Ey insan! Sen kendine mâlik değilsin. Sen, kudreti nihayetsiz bir Kadîr, rahmeti hadsiz bir Rahîm-i Zât-ı Zülcelal’in memluküsün. Öyle ise sen, kendi hayatını kendine yükleyip zahmet çekme; çünki hayatı veren odur, idare eden de odur. Hem dünya sahibsiz değil ki, sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek ehvalini düşünüp merak etme; çünki onun sahibi Hakîm’dir, Alîm’dir. Sen de misafirsin; fuzulî olarak karışma, karıştırma. Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudat, başı boş değiller; belki vazifedar memurdurlar. Bir Hakîm-i Rahîm’in nazarındadırlar. Onların âlâm ve meşakkatlarını düşünüp, ruhuna elem çektirme. Ve onların Hâlık-ı Rahîm’inin rahmetinden daha ileri şefkatini sürme. Hem sana düşmanlık vaziyetini alan mikroptan tâ taun ve tufan ve kaht ve zelzeleye kadar bütün eşyanın dizginleri, o Rahîm-i Hakîm’in elindedirler. O Hakîm’dir, abes iş yapmaz. Rahîm’dir, rahîmiyeti çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf var.” 

İşte mü’min madem her şeyin Allah’dan olduğuna biliyor, inanıyor ve itikad ediyor. Öyleyse; güzel-çirkin demeden her şeyi güzel görüp, rıza ve memnuniyetle karşılamalıdır. Çünki, Güzel olan Allah’dan gelen her şey Güzeldir. Bu sırrı anlayanlar demişler: 

Lûtfun da hoş, kahrın da hoş. 

Lutf u kahrı şey’i vâhid (tek bir şey) bilmeyen çekti azab, 
Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi. 

2.Lem’ada: Elhamdülillahi ala külli hal, sivel küfri ved dalal yani, küfür ve dalalet haricindeki her hale, her hadiseye, her şeye Elhamdülillah. 

26. Lem’a 10.Ricada: Madem iman gibi hadsiz derecede kıymetdar bir nimet bizde vardır; ihtiyarlık da hoştur, hastalık da hoştur, vefat da hoştur. Nâhoş birşey varsa; o da günahtır, sefahettir, bid’atlardır, dalalettir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Dört Soru Dört Cevap

Bir adam Hz. Ali’ye (k.v.) geldi ve:  “Sana sormak istediğim dört sorum var”dedi. İlim Şehrinin …

Kapat