Ana Sayfa / Yazarlar / Hilâl Salip Savaşı

Hilâl Salip Savaşı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Allah şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse bilsin ki Allah öyle bir kavim getirecektir ki Allah onları sever. Onlar da Allah’ı severler; müminlere karşı alçak gönüllü, kâfirlere karşı izzetlidirler. Allah yolunda cihad ederler ve hiç kimsenin kınamasından korkmazlar. İşte bu Allah’ın dilediğine verdiği bir lütfudur. Allah’ın lütfu geniştir; O her şeyi bilir. (Maide Suresi 54. Ayet Meali)”

Tarihte Allah yolunda cihad eden Türkler kadar kimse şehit vermemiştir. Bin yıldan beri İslam’a düşmanlık eden Haçlılara ve Müşrik Moğollara karşı kanıyla canıyla mücadele etmişlerdir. Ebrehe’nin ordusu gibi Kâbe’yi yıkmak isteyen her kavim; karşısında İslam’ın mücahit kavmi olan Türkleri bulmuşlardır.

Zalim Moğolları, Ayncalut’ta bozguna uğratan Türkler olduğu gibi Papa’nın girişimi ile Müslümanları ortadan kaldırmak isteyen Haçlı ordularını da Anadolu’ya gömenler; yine Türk mücahitleri olmuştur.

Şimdi de Haçlılar, yanlarına Yahudileri yani İsrail’i ve Arap kuklalarını alıp tekrar İslam topraklarına saldırmaya devam ediyorlar. Nasıl ki 1974 yılında Kıbrıs’ta bunların heveslerini kursaklarında bıraktık; aynı tokadı yemek için yine gün sayıyorlar. Türkiye’nin onayını almadan Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz arama ruhsatı veren Güney Rum Kesimine destek olmaya çalışıyorlar.

Şu anda Doğu Akdeniz’de yirmiye yakın Hristiyan ülkenin savaş gemileri fink atıyor. Türkiye’nin Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) haklarını görmezlikten gelerek Yunanistan ve Güney Rum Kesimine destek olmaya çalışıyorlar.

Bu amaçla neredeyse Akdeniz’deki bütün devletler Doğu Akdeniz’e dolmuş durumda. ABD’nin öncülük ettiği koalisyonda kimler yok ki? İspanya, İtalya, Fransa, İngiltere savaş gemileri güya Libya’ya yapılan ambargoyu denetliyorlar. Bu amaçla Mısır, ve Libya’nın doğusunu işgal eden General Hafter’i de yanlarına katmış gerçekte bölgedeki Türkiye’nin egemenliğini kırmak için çaba gösteriyorlar.

En nihayetinde Mısır’da halkın oyları ile seçilmiş Muhammed Mursi’yi de şehit ettiler. Geçen hafta da Libya’da da Ulusal Mutabakat Hükümetinin Başkanını şehit ettiler. Kısaca Doğu Akdeniz’de adım adım ilerleyerek Müslüman liderleri bir bir ortadan kaldırmaya devam ediyorlar.

Doğu Akdeniz’deki bu Haçlı saldırılarını bir ticaret gemisinde çalışırken bizzat görmüştüm. Girit adasının güneyinde Libya’ya yük götürürken bu Haçlı koalisyonu yolumuzu kesti. Gemide arama yapacaklarını söylediler. Mecburen yol kesip gemiye girmelerine müsaade ettim. Kontrol ve arama görevleri devam ederken helikopter ile gemi çalışanlarına silah doğrultuyorlardı. Bunun çok çirkin bir davranış olduğunu söyleyerek protesto ettiğimi söyledim. Derhal gemimizi terk etmelerini istedim.

İspanyol savaş gemisinde, Hristiyan devletlerin her birinden çeşitli asker timleri görev yapıyordu. Kendilerini “Avrupa Koalisyon Kuvveti” olarak tanıtıp Libya’ya silah ambargosunu denetledikleri iddia ediyorlardı. Saygısız tutumları nedeniyle ikazımdan sonra geri adım atıp helikopterlerine gerekli talimatı verdiler. Arama ve kontrol işlemlerini çabuklaştırdılar.

Gemim yabancı bayraklı ve çalışanları ise Hintli, Ukraynalı ve Gürcistan vatandaşı idi. Fakat gemideki arama timi komutanlarına; Türk olduğumu bu denizlerin Türkiye egemenliğinde olduğunu söyleyerek dikkatli olmalarını hatırlatıyordum. Türkiye’nin uçak gemisi inşa ettiğini ve bu sularda hakimiyetini daha da pekiştirdiğini gözlerine sokacak şekilde söylemekten çekinmiyordum.

Bu çıkışlarımı gemi komutanlarına rapor ediyorlardı. Sert ikazlarım etkisini göstermiş aldıkları talimat gereğince de olsa bütün arama ve kontrol timleri personelimize karşı gayet saygılı ve titiz olmaya başlamışlardı.

İşlerini çarçabuk bitirmelerini çünkü deniz ticaretinde “zaman eşittir para” olduğunu söylediğimde ise gösterdiğim yardımlardan dolayı teşekkür edip gemimizi terk ettiler.

Benim yaşadığım bu olaydan kısa bir müddet sonra boyuna posuna bakmadan Güney Rum Kesimi, Mayıs ayından bu yana Kıbrıs’ın 36,50 deniz mili açığında bulunan Fatih sondaj gemisinde çalışanların isimlerini elde ederek tutuklama emri çıkardı.

Ülke olarak tanımadığımız bu korsan devleti ve Yunanistan’ı, Haçlı dayanışması içindeki Batılı devletler; çok şımartıyorlar. Ülkemiz karasularına gemilerinin girmesi yasak olan Güney Rum Kesimi, bölgede görev yapan Haçlı koalisyonuna ait savaş gemilerinin de desteği ile sondaj gemimizde çalışan 25 kişi hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarmaya cüret edebiliyor.

Bu duruma bizimle birlikte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) tepki göstererek Rumların tutuklama kararını “yasa dışılık, haksızlık, hukuksuzluk” olarak cevaplandırdı. Aslında tutuklanması gereken varsa o da münhasır ekonomik bölgemiz sınırları içinde önerilerimizi ve haklarımızı yok sayarak anlaşmalar ve araştırmalar yapan Rumlardır.

Gerçekten de Rum Yönetimi ve kendileri ile işbirliği yapan Haçlılar; Türkiye ve KKTC’yi Doğu Akdeniz’den dışlamaya, haklarımızı arzu ettikleri gibi gasp etmeye çalışmaktadırlar. Bütün oyun, her türlü yola başvurarak Türkiye’nin ve Müslümanların güçlenmesini engellemektir.

Haçlılar bilmelidir ki Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını kimse yok sayamaz ve haklarımızdan geri adım atmaya zorlayamaz. Fatih Sondaj gemisinin çalışmalarına engel olamazlar. Eğer hakkaniyet ve adalet ölçüleri çerçevesinde uzlaşmak isterler ise kapımız açıktır. Lakin buna yanaşmazlar ise mütekabiliyet esası çerçevesinde atılması gereken her türlü adım atılacağını bilmek zorundadırlar.

İşte yaşadığımız son haftalardaki gelişmeler ve Kıbrıs etrafında dönen dolaplar; meselenin “Hilal-Salip” mücadelesi olduğunu gayet net olarak göstermektedir. Ay yıldızlı sancağı gördüklerinde kaçacak delik arayan Haçlılar; şimdi yine geri adım atacaklardır.

Müslümanların haklarını gasp etmeyi, petrol ve doğalgazlarını sömürmeyi her vesile ile destekleyen Batılı ülkeler, 1000 yıldan beri bu toprak ve denizlerde nasıl hüsrana uğratılmış ise yine aynı şekilde mağlup edilecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır. Çünkü Rabbimizin inayeti ve yardımı Maide Suresindeki gibi Müslüman Türklerle beraberdir. Çünkü Türkler Allah’ı sever Allah’da Türkleri sever, vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri

Manevi Buhranlar ve İman Hakikatleri Günümüzün hayat hızı ve anlayış tarzının getirdiği şeyler İslam’ın evrensel …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Müslüman Toplumlarda İslamofobi: Türkiye Örneği

DERLEME MÜSLÜMAN TOPLUMLARDA İSLAMOFOBİ: TÜRKİYE ÖRNEĞİ * Yrd. Doç. Dr. Enes BAYRAKLI** Turgay YERLİKAYA*** * …

Kapat