Hişâm b. Ammâr’ın İlim Öğrenmedeki Gayreti ve Babasının Fedâkârlığı
Kırâat-i seb‘adan olan İbn Âmir kıraatinin iki râvisinden biri, muhaddis Hişâm b. Ammâr; ilme meraklı, çok sayıda hadis rivâyet etmesi sebebiyle geniş bir rivâyete sahip ve ilimde derinleşmiş bir şahsiyet olarak tanınmaktadır.
İlim tahsiline küçük yaşlardan itibaren başlamıştır. İmam Zehebî (ö. 748/1348) bu durumu şöyle ifade etmektedir: Hişâm’ın ilim tahsili için yola çıkması hicrî 170 yılından öncesine dayanmaktadır.
Babası Ammâr b. Nusayr ilim yolunda oğlu Hişâm’a büyük destek vermiş, başta Medine’de bulunan İmam Mâlik (ö. 179/795) olmak üzere diğer âlimlerden ders alması için evini yirmi dinara satıp onu hacca göndermiştir. Zira hacca yapılan yolculuklar âlimlerle karşılaşmak için elde edilen en büyük fırsatlardandı.
Nitekim Hişâm da bu imkânları çok iyi değerlendirmiş, ilim tahsili konusunda karşısına çıkan fırsatları kaçırmamaya azami gayret göstermiştir.
Medine’de İmam Mâlik’in meclisinde İmam Mâlik ile Hişâm arasında şöyle bir olay yaşanır. Hişâm bu olayı şu şekilde aktarmaktadır:
Medine’ye varır varmaz Mâlik b. Enes’in meclisine gittim. Ondan hadis rivâyet etmeyi o kadar çok istiyordum ki izin almadan huzuruna çıktım. Bana
“Ey çocuk, nerelisin?” diye sordu, ben “Şamlıyım” dedim.
“Neresinden?” diye sordu, ben de “Dımaşk” dedim.
“İçeri girmene kim izin verdi?” dedi, ben de “Kimseden izin almadım.” deyince geliş nedenimi sordu. Ben de hadis öğrenmek için geldiğimi söyledim. Bunun üzerine bana “Oku!” dedi. Ben de “Hayır, siz bana hadis anlatın.” dedim. Kendisi birkaç defa “Oku!” demesine rağmen yine “Siz bana anlatın.” deyince, sinirlenip beni huzurundan dışarı çıkarttı. Ben de kapı eşiğinde oturup ağlamaya başladım. Bir müddet sonra içeri girebilmem için orada bulunan bazı büyük talebelerden imama gidip ondan izin almalarını istedim. Beni içeri aldıklarında ağlamamın nedenini sordu. Ben de
“Babam sizden istifade edip hadis öğrenmem için evini satıp beni göndermişken hak etmediğim bir muamelede bulundunuz. Size hakkımı helal etmeyeceğim.” deyince, İmam Mâlik;
“Peki, bunun kefâreti nedir?” diye sordu. Ben de “Bunun kefâreti bana hadis öğretmenizdir.” diye cevap verdim. İsteğimi kabul edip bana hadis öğretti.
İmam Mâlik’in masum bir çocuğa olan bu tavrı, ilk bakışta her ne kadar yadırganacak bir durum gibi görünse de bu rivâyetin muteber biyografi kitablarında yer alması, bizzat Hişâm b. Ammâr tarafından aktarılması, Hişâm’ın hocası ile ilgili olumsuz bir değerlendirmede bulunmaması ve Hişâm’ın ilim tahsiline olan düşkünlüğünü vurgulaması ile birlikte ele alındığında bu tavrın Hişâm’ın sabrını ve azmini sınamak için takınıldığını düşünmek mümkündür.
Bu anekdotta da görüldüğü üzere Hişâm’ın daha küçüklüğünden itibaren ilme düşkün olduğu ve ilim için meşakkate katlanmaya hazır olduğu anlaşılmaktadır.
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024