Ana Sayfa / Yazarlar / Hürmüz Boğazında bir ışık gösterisi / Vehbi KARA

Hürmüz Boğazında bir ışık gösterisi / Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Hürmüz Boğazında bir ışık gösterisi

Bu sefer İran ve Suudi Arabistan arasındaki çatışmadan ve iyice ısınan Hürmüz Boğazının stratejik öneminden bahsetmeyeceğim. Başka bir olaydan ve her faniye nasip olmayan bir deniz olayından bahsedeceğim. Yazının ana fikri ise ünsiyet ettiğimiz alışkanlık kazandığımız davranışlarla ilgili olarak farkındalık meydana getirmektir. İşte insanlar dünya üzerinde meydana gelen muazzam olaylara sadece bir isim koyarak basitleştirmeye çalışırlar. Elektrik, yer çekimi, fotosentez gibi muazzam olaylar güya bir ad koyuvermekle adileşmiş ve mânâsı anlaşılmış olur.

Hâlbuki kâinatta cereyan eden bütün olayların çok derin anlamları vardır. Adeta bütün hadiseler ve kanunlar Rabbimizden biz insanlara gönderilmiş bir mektuptur. Aklını doğru yönde kullanabilen insanlar için bu mektuplarda anlaşılması gereken birçok mesaj vardır.

İnsanlar yanlışlıkla kâinatta cereyan eden bütün bu olaylara tabiat adını verir ve Yaratıcımızı görmezden gelmeye çalışırlar. Hâlbuki tabiat denilen şey Allah’ın emriyle meydana gelen hadiselerdir. Her birisinin mühim hikmetleri vardır.

Ne mutlu o insana ki Rabbini tanır ve yaratılan her şeyin O’nun eseri olduğunu anlar. Ve yazıklar olsun o kimseye ki kâinatta meydana gelen bütün hadiseleri kör tabiata, tesadüfe ve hiçbir şeyi yapmaya gücü yetmeyen sebeplere verir dalâlete düşer.

Bu yazıda insanların yaptığı hataya düşmemeye çalışarak yaşamış olduğum çok ilginç bir olayı anlatacağım. Zira bazı insanlar bu olaya basitçe bir isim takarak “İşte buna yakamoz denir” diyerek basitleştirme hatasından uzak durmaya çalışacağım.

Hürmüz Boğazı, Umman Denizini Körfeze bağlayan stratejik önemi büyük bir yerdir. Kuzeyinde İran, Güneyinde ise Umman devletlerinin toprakları vardır.

Bir Nisan akşamı yatsı namazını kıldıktan sonra vardiya tutmak üzere kırlangıca çıktım. (Kırlangıç= köprüüstünde sancak ve iskeleye doğru uzanan balkona benzeyen çıkıntılardır) Bu arada gözlerime inanamadığım bir ışık gösterisi ile karşılaştım. Tekrar tekrar geminin bir sancağına bir iskelesine, bir ileri, bir geriye baktım; hayır yanılmıyordum. Muazzam bir ışık gösterisi ile karşı karşıya kalmıştım.

Geminin her tarafında denizin üstünü bembeyaz bir ışık demeti kaplamıştı. Bu ışıklar sabit değil hareket ediyor polis ikaz ışıkları gibi bazen pervane gibi dönüyor bazen de bir tarafa doğru dalgalar şeklinde yayılıyordu. Sanki deniz altında bir uzay gemisi ışık saçıyor veya deniz ışık dalgaları ile coşmuş bir vaziyette emsali görülmemiş bir oyun oynuyordu…

28 yıllık deniz hayatımda ilk defa böyle bir olayla karşılaşıyordum. Buna benzer bir olaya denizcilik dergisinde rastlamıştım. Umman Denizinde meydana gelen yakamoz olayından bahsedilmişti ve tam olarak ne dediğini anlamamıştım. Hayal kurarak masal anlatmış diyerek ciddiye almadım. Fakat dergide aynı zamanda kaptan olan yazar “yakamoz olayının Umman denizinde çok fazla görüldüğünü denizin adeta bir süte benzediğini ve bazı gemicilerin bu olaydan korkarak dümen evine kaçtıklarından bahsediyordu.

Evet, gerçekten de bu yazıyı okumamış olsam, cinlere perilere karıştığımı zannedip ben de köprüüstüne kaçardım. Fakat bunun Cenâb-ı Allah’ın biz aciz insanlara uyanmamız ve alışkanlık kazandığımız olayları fark etmek için gönderilmiş bir mesaj olduğunu anladığım için ibretle bakmaya çalıştım. Deniz yüzeyini adeta bir şenlik havasına sokan bu ilginç yakamoz gösterisi denizin canlılarla dolu olduğunu gösteriyordu.

Yakamoz denilen olay karanlık gecelerde tek hücreli canlıların (planktonların) su sıcaklık farklarından dolayı deniz yüzeyine salmış oldukları fosfor ışımasıdır. Yakamoz deyince çoğumuzun aklına ayın sudaki yansımaları gelse de, yakamozu meydana getiren aslında mini minnacık bir planktondur (Lingulodinium polyedrum). Aslında ay ışığı, hareket ettiğinde ışık saçan bu küçük canlıların ışığını görmeyi engeller. Yakamozun rüyadan farksız halini gösteren resimler çoktur.

Denizlerin aynen karalarda olduğu gibi canlı varlıklarla dolu olduğunun bir delilidir. “Ben gözümle görmediğime inanmam” diyen zavallılara gösterilecek güzel bir örnektir. Mikroskobik canlılar adeta “ey gafil insanlar aklınızı başınıza alın ve âlemlerin Rabbi olan Allah’a iman edin” dercesine başka bir lisanla konuştuğu muazzam bir olaydır. Dolunaylı gecelerde ve ışığın bol olduğu denizlerde görülmez. Yakamoz sadece karanlığı sever.

Bu olayın yakamoz olup olmadığını anlamak için geminin projektörünü çalıştırdım. İskele tarafa çevirince birden deniz üzerindeki ışımalar kayboldu. Hâlbuki diğer tarafta yani sancak tarafta ışık gösterisi devam ediyordu.

Gecenin bir yarısında cereyan eden bu olayı görsün diye 2. kaptanı köprüüstüne çağırdım. İlk önce gözlerine inanamadı. Gözlüklerini sildi ve bir daha baktı. Biraz ürpermişti böyle bir şeyi daha önce görüp görmediğini sordum. İlk defa görüyordu bana ne olduğunu sordu, Kısaca anlatmaya çalıştım.

Gecenin saat 10’undan 10.30’una kadar bu harika ışık gösterisi devam etti. Kutuplarda uzun kış geceleri meydana gelen ve gökyüzünde “Aurora” adını verdikleri muazzam bir sinema gösterisine benzeyen ışık gösterisi denizde cereyan etmişti ve nihayet sona ermişti.

Bundan bir ay önce Pakistan’ın önemli bir limanı olan Karachi’ye giderken bu sefer yunuslar gemimizin baş tarafına geçmiş bir sağa bir sola giderek bize sanki “hoş geldiniz” mesajı veriyorlardı. Yirminin üzerinde yunus, yarım saat gemiyle birlikte yüzdü ve daha sonra bizden ayrıldılar.

Evet, sevgili okuyucular, sadece denizde değil karada da böylesine güzel manzaralarla karşılaşmak mümkündür. Bunun için sadece gözlerimizi Rabbimizin çok hikmetlerle süsleyip bezendirdiği yeryüzüne ve kâinata bakmak yeterlidir.

Bizleri adeta esir edercesine karşısında hapseden bilgisayar, cep telefonu ve televizyon, gibi tiryakisi olduğumuz alışkanlıklarımızdan kurtulmaya çalışmamız gerekiyor. Bir parça gökyüzüne veya harika eserlerle donatılmış yeryüzüne baksak benim görmüş olduğum ışık gösterisi kadar harika, muhteşem olayları gözlerimizle görebiliriz. vesselam…

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Generale ‘ebedi Nurcu’ telgrafı göndermişti / Ömer ÖZCAN

Generale ‘ebedi Nurcu’ telgrafı göndermişti Dün gece vefat eden Said Gecegezen ağabeyin “Nurcu” imzasıyla dönemin generallerine …

Kapat