Ana Sayfa / Yazarlar / Hurûf-u Mukattaa

Hurûf-u Mukattaa

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Huruf-u Mukattaa

Hurufu mukattaa harfleri geniş manaları ifade eden ve önemine dikkat çekilen anahtar kelimelerin işaretleridir.
Huruf-u mukattaa, sure başlarındaki kısaltmalardır, şifrelerdir. Birçok hakikatlerin kısaltılmış sembolleridir. Allah ve Rasulü arasında muayyen olan bilgi depolarıdır. Bakara suresindeki Elif lam mim hakkında alimler şöyle demişlerdir: “Elif Allah, Lam Cebrail, Mim Muhammed’i bildirir.” Lam harfinin, Elif’den alan ve Mim’e getiren bir şekli vardır. Cebrail (a.s.)’ı gösterir. Ya Sin harflerine Yasin suresi derc edilmiştir. Bu aynı zamanda bize nasıl bir ezberleme ve öğrenme metodu uygulamamız gerektiğini de gösterir. Cümlelerin baş harflerinden onları birbirine bağlamak ve kolay ezberlemek mümkün olur. Bu metodun bir faydası da unutmaktan selamette kalmaktır.

*İbn Abbas’dan rivayetle: Elif Allah’a, mim Muhammed’e, lam Cebrail’e delalet eder. Bu kitap Allah katından Cebrail vasıtasıyla Muhammed’e indirilmiştir anlamına gelir. (İbn-i Cevzi, Fahreddin Razi) (İslam Ans. 18. Cilt, 404. Sh.)

*Kef he ye ayn sadın manasını soran bir kimseye Muhammed bin Hanefiyye’nin şöyle dediği nakledilir: “Bunun tefsirini haber versem su üzerinde ayakların batmadan yürürsün.” (Ebu Hayyan el- Endelusi, I, 35.) (İslam Ans. 18. Cilt, 405. Sh.)

*Hurufu mukattaanın bir hikmeti de surelerin sıralanışının tesbitinde kolaylık sağlamasıdır.

*İbn Mes’ud (r.a.) buyurdu: “Ha mim’ler Kur’an’ın süsüdür.”
Yedi süslü güzellikten sonra gelecek sure insanda merak uyandırır. Çünkü bu sure, yedi güzelden sonra onları tamamlar mahiyette olmalı. Merakla bakılınca bu surenin Muhammed suresi olduğunu görürüz. Kur’an’ın sıralanışı ve surelerin birbiri ardınca gelişindeki hikmetler çok manidar.
Ha mimler, Hak Muhammed diyor. Sonra Muhammed geliyor.
Hak ile gönderilen Muhammed demektir. Allahu a’lem.
Kur’an’ın yedi süsü olan bu surelerden hiçbiri yoktur ki, içinde dostluk hakkında bir ayet geçmemiş olsun. Caminin süsü, İslamın süsü, Kur’an’ın süsü, dünyanın süsü velilerdir. Bu surelerin hepsinde dostluk, sıcak dost kavramı geçer. Bunlara düşmanlık yapanlar hamim ile yani kaynar su ile tehdit edilirler.
(Mü’min: 18.) Zalimlerin dostu yoktur.
(Fussilet: 34.) hamim sıcak bir dost.
(Şura: 9.- 28.) Dost yalnız Allah’dır.
(Zuhruf: 67.) O gün dostlar düşmandır.
(Duhan: 41.) O gün dost dostundan bir şey savamaz.
(Casiye: 19.) Allah muttakilerin dostudur.
(Ahkaf: 32.) Kendisinin Ondan başka dostu olmaz.
Hamim:
(Mü’min: 72.) hamim, kaynar su.
(Fussilet: 34.) hamim sıcak bir dost.
(Duhan: 46.) hamim, kaynar su.
(Duhan: 48.) hamim, kaynar su.

*Hire Arapları  “Ya Muhammed” (belki de Hak Muhammed) parolası ile İranlıları ilk defa yenilgiye uğrattılar.
Haber Rasulullah’a varınca: “Bu Arapların İranlılara ilk galibiyeti. Benim sayemde muzaffer oldular.” buyurdu.
Bknz. (Muhammed Hamidullah Rasulullah Muhammed Kitabı 186. Sh.)

*Muhammed suresinde 38 ayetin 36’sı mim harfi ile bitiyor. Bu sureden sonra Fetih suresi geliyor. Açık bir işaretle diyor ki: “Büyük fethi yani İstanbul’un fethini gerçekleştirecek olan kimse Muhammed Fatih Sultan’dır.
Bu büyük fetihle birlikte Doğu Roma yıkıldı. Çağ kapandı, çağ açıldı, Amerika keşfedildi, Endülüs yıkıldı, Reform Rönesans Avrupa’nın geleceğini belirledi. Bütün bu olaylar bu fetih ile başladı.

*Kaf suresinin başında Kaf harfi var. Sonra Kur’an’ı zikreder.

*Sad suresinin başında Sad harfi var. Sonra Sabrı zikreder.
Sad:17. Ayet sabret emri ile başlıyor.
Surede Eyyub (a.s.) kıssası yer alıyor.
Eyyub (a.s.)’ın hastalıklardan kurtuluşu anlatılıyor.

*Ta- sin- mim. (Kasas: 1.)
Tur-i sinada Musa’ya vahiy gelmesi zikredilir.

*Yasin suresinde ilk bakışta “Ey Secde eden” hitabı hissedilir.

*Alak suresinden sonra Kadr suresinin gelmesi manidardır. Zira Alak suresinden ilk ayetler Kadr gecesinde indi.

*Hurufu mukattaayı bir grup yahudi İslam ümmetinin dünyada kalış süresini gösterdiği yönündeki iddialarını içeren rivayet şia kaynaklarında da nakledilir. (Meclisi, IX, 209.) (İslam Ans. 18. Cilt, 405. Sh.)

*Bu konuda çok şeyler yazılıp söylenebilir. Fakat son sözü Bediüzzaman’ın tahkikli tesbitlerine bırakalım:

*Huruf-u kudsiye-i şifre-i ilahiye hava zerratı içinde, zamansız münasebat-ı dakika-i hafiye tellerini istizaza getirecek birer düğüm ve birer düğme harfi olduklarını ve ferşten Arşa manevi telsiz telefon muhaberat-ı kudsiyeyi ifa etmeleri, o şifre-i kudsiye-i ilahiyenin şe’nindendir ve vazifesidir ve gayet makuldür.
(28. Lem’a, 20. Nükte)

*Surelerin başlarındaki hurufat daha ziyade o münasebat-ı hafiyenin uçlarının merkezi ukdeleri, düğümleri ve hassas düğmeleri hükmünde olduğundan, vücud-u havaileri bu hasiyete malik olduğu gibi, vücud-u zihnileri dahi, hatta vücud-u nakşiyeleri de bu hasiyetten hassaları ve hisseleri var. Demek o harflerin okumasıyla ve yazmasıyla, maddi ilaç gibi şifa ve başka maksatlar hasıl olabilir.
(28. Lem’a, 20. Nükte)

*Denizden bir damla:
1)Surelerin başlarında 28 harften yarısı zikredilmiş, yarısı terk edilmiştir.
2)Kur’an’ın almış olduğı nısıf, terk ettiği nısıftan daha ziyade kesiru’l- istimaldir.
3)Hece harfleri, elif-i sakine dahil olunca 29 dur. Ve 29 surenin başında geçmektedir.
4)Huruf-u mukattaanın tasnifinde ihtiyar ettiği tarik, 504 ihtimalden intihap edilmiştir. Ve intihab edilen şu tarikten başka hiçbir ihtimalle mezkur tansif mümkün değildir. (İşaratu’l- İ’caz- Bakara Suresi 1. Ayet)

*Huruf-u mukattaanın zikri, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) fevkalade bir zekaya malik olduğuna işarettir. (İşaratu’l- İ’caz- Bakara Suresi 1. Ayet)

*Mim elif yolunda yalnız değildi. Önce yanına bir elif aldı. Naifti ama dosdoğruydu. Bir asa gibi yanından ayırmadı. Sonra üç ayın onlara dahil oldu. Gücü arttı, güçlendi. Kur’an’da mim insanlardan korunacak buyruğu geldi. Kimse ona zarar veremedi. Nihayet yatağında vefat etti. Ardından elif onu izledi. O da yatağında vefat etti. Sonra üç ayın şehid oldu. Geride iki güzel kaldı. Onların büyüğü sinsice, küçüğü zalimce şehid edildi. Artık ne güzeller kaldı ne ayınlar ne elif ne de mim. Sadece elife giden yol kaldı. O yolda olanlara ne mutlu!

(Cevher İnci Altın)

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar

    Allah razı olsun.
    çok güzel bir konu.
    bu konu ile ilgili hiç bir yerde bu şekilde bir açıklama yok.
    MaaşaAllah.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kur’an Kelâmullahtır

Kur'an'ın Allah Kelamı Olduğunun Bazı Delilleri Yusuf Sıddık Sizce 600 sayfalık bir kitabın kelime kelime, …

Kapat