“Ey îmân edenler! Allâh’tan, O’na lâyık bir takvâ ile korkun ve ancak müslüman olarak can verin!” (Âl-i İmrân, 102)
“…(Allâh’ım!) Canımı müslüman olarak al ve beni sâlih kullarının arasına ilhâk eyle!..” (Yûsuf, 101)
Hüsn-ü hâtime, kelime manasıyla sonu güzel olmak veya güzel son demektir. Istılah manasıyla hüsn-ü hatime, kişinin son nefeste imanlı olarak ve kulluğa yaraşır şekilde ölmesidir. Mesela bir kimsenin harp meydanında cihad ederken ölmesi yani şehid olması güzel bir sondur. Namaz gibi ibadet ederken, hakiki ilim olan Kuran ve iman ilmi tahsil ederken veya Allah için güzel bir şey yaparken ölmek gibi örnekler hep hüsn-ü hatimeyi gösterir. Fakat kişinin imanlı ölüp-ölmediğini veya sonunun güzel olup-olmadığını herkes her zaman bilemez. En iyisini Allah bilir.
Hüsn-ü hâtime için kişinin imanını kuvvetlendirmesi ve tahkiki yapması lazımdır. Bununla birlikte Allah’ın emir ve yasaklarına riayet ederek yaşaması, günah işlediği zaman pişman olup tevbe etmesi gereklidir. Çünki kişi nasıl yaşarsa öyle ölür, nasıl ölürse öyle dirilir. Yani dünya ahiretin tarlasıdır. Bu dünyada ne ekilirse ahirette o biçilecektir.
Bununla birlikte olabilir ki, bir kişi kötü yaşadığı halde son zamanda hidayete gelerek hüsn-ü hatimeye mazhar olabilir. Tersine yaşantısı düzgün görünürken son zamanda dalalete veya küfre düşebilir. Çünki hidayet Allah’ın elindedir. Hem kimin halis olduğunu ancak O bilir. Bundan dolayı Allah’a sığınmak ve hüsn-ü hatime için dua etmek lazımdır.
Bir kimse imansız ölürse Allah muhafaza ebedi cehenneme gider. Cennetin kokusunu dahi duyamaz.
İmanlı ölen kimseler için iki seçenek vardır.
1. Sevapları günahlarından daha çok olduğu için hesabını güzel bir şekilde verip Allah’ın affına mazhar olarak direk cennete gider.
2. Günahları sevaplarından çok olur. Bununla birlikte peygamberimizin şefaati veya Allah’ın affı kendine yetişmezse temizlenene kadar cehenneme gider. Temizlendikten sonra cennete gider. Ebedi cehennemde kalmaz.
“…Ey Rabbimiz! Artık bizim günahlarımızı bağışla! Kötülüklerimizi ört! Rûhumuzu sâlihlerle birlikte al!” (Âl-i İmrân, 193)
Amin!
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024