Ey ihsanı bol Allah’ım! Sana hamdederim. Ey yegâne Ma’bud! Senin önünde eğilirim. Yücesin, kullarından dilediğine sonsuz nimetler verirsin. Dilediğini hüsrana dûçar edersin. Ey Yaradanım! Sana sığınırım. Varlık ve darlık zamanında Sana münâcaat ederim, her an sana yalvarırım. Gerçi günahlarım çok, fakat senin afvın ondan daha büyüktür, ümitsizliğe sebep yok. Eğer Sen de beni kapından kovarsan kime sığınırım, kimden medet beklerim, bana başka kim şefaatçi olur?”
“Yâ Rab! Hâlimi görüyorsun, yoksulluğumu biliyorsun. Gizli niyazımı duyuyorsun. Beni senden ümit kesenlere katma, kusuruma bakma, daha fazla bekletme, ümitsizliğe atma. Rahmetine güvenim tamdır. Gönlümdeki aşk ateşini yandır, beni muhabbetine kandır, sevgini eksik etme. Senin azametin önünde boyun eğdim, dize geldim, secdeye kapandım, beni gufranına boğ, azabından esirge, Allah’ım!
Dünyâdan sıyrılıp huzuruna gelirken beni, Kelime-i Tevhid’den ayırma. Senin nârın da hoş, nurun da hoştur. Senin rahmetinden ümit kesmek ne boştur. Mal ve oğulların fayda vermediği o korkunç günde senin afvına nâil olmak isterim, bana affın yeter, lûtfunu göster.”
“Sen bana yol gösterirsen hiçbir vakit yolumu şaşırmam. Sen yol göstermezsen, dalâlette kalırım. Eğer Senin affın yalnız iyilere mahsus ise ya kötülerin bağışlayıcısı kim olacak? Herkesin İlah’ı sen’sin. Ben ümmetin en müttakîsî olamadımsa, şerîri de sayılmam. Senin afvına sarılıyorum, îtiraf ederim, günâhım büyük, fakat Senin affın ondan daha büyüktür.”
“Senin lûtfunu hatırlayınca kalbime tesellî doluyor. Günahlarımı düşündükçe gözlerimden yaş dökülüyor. Sen, şânına lâyık olanı yap, beni affet! Beni, senin fazl u lûtfundan başka bir yere başvurmayacak bir tıynette yarattın. Ne umarsam sen’den umarım. En büyük endişem şudur: Beni Sen de kapından kovarsan, eli boş çevirirsen hâlim nice olur?
Allah’ım, görüyorsun gafiller uykuda, ben ise gece karanlığında el açıp Sana niyaz ediyorum. Dualarım sana yükselsin, niyazlarım makbul olsun. Herkes ne beklerse ancak senin lûtfundan bekler. Her biri Cennete girmek ister, Sen bana Cennette dîdârını göster, bu bana yeter.”
Ey insanlara doğru yolu göstermek için Peygamber gönderen Allah! Rasûl-i Hâşimi hürmetine, seni tesbih eden, takdis eyleyen hayırlı ümmet aşkına, bizi imandan, Kur’an’dan, İslam’dan ayırma. Müslüman olarak haşret. Rasulünden şefaat umarım. Beni ondan mahrum etme. Senden afv u mağfiret dilerim. Beni boş çevirme Allahım.
Kaynak: Fakîh Sahabiler ve Mezhep İmamları (Osman Keskioğlu- Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları-Ankara-1972)
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024