Hz. Ali’nin Şecaati ve Ecele Bakışı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

HZ. ALİ’NİN ECELE BAKIŞI

Hz. Ali (k.v)’nin güzel bir sözü var, “ecelim benim ne güzel muhafızımdır.” Böyle düşünen bir insan elbette “kâinata meydan okuyabilir.” Çünkü bilir ki “ecel birdir tagayyür etmez.”

Rivayetlere göre, Allah’ın arslanı, Şah-ı Merdan, Haydar-ı Kerrar olan İmam Ali(r.a) harp meydanlarında canını hiçe sayarcasına, pervasızca düşman saflarına dalar, cihad ederdi. Bir gün oğlu Hasan (r.a) kendisine sordu;

-Biz muhariplerin kendilerini böyle pervasızca tehlikeye attıklarını göremiyoruz. Siz neden bu kadar atılıyorsunuz?

Hz. Ali oğluna şöyle cevap verdi;

Oğlum, ister baban ölüm üzerine düşsün, ister ölüm baban üzerine düşsün, baban bunu ayırmaz.

Allah’ın rahmet ve bereketi o kahraman-ı İslam’ın üzerine olsun..

EMANETLERİ EHLİNE VERİNİZ

Rivayete nazaran, Mekke fethi günü Kâbe-i Muazzama’nın anahtarcısı Osman bin Talha, Kâbe’nin anahtarlarını Resul-i Ekrem aleyhissâlatu vesselam’a vermekten kaçınmış, “ben onun peygamber olduğunu bilseydim anahtarı vermekten çekinmezdim” demişti.

Hz. Ali(r.a) onun elini sıkarak zorla anahtarı elinden almış ve Peygamber efendimize teslim etmişti. Resul-i Ekrem (aleyhissalatu vesselam) Kâbe’nin kilidini açarak içeri girdi ve iki rekât namaz kıldı. Hâlbuki Ebu Talha ve oğulları kendilerinden başka kimse Kâbe’yi açamaz zannediyorlardı.

Rasulullah’ın amcası Hz. Abbas (ra) uzun zamandır Kâbe’ye gelen Hacılara su dağıtma vazifesini uhdesinde bulunduruyordu. Bu şerefin yanında Kâbe anahtarlarını taşıma vazifesinin de kendisi ve evlatlarına verilmesini arzu ediyordu. Hz. Ali de bu şerefin Ehl-i Beyte bırakılmasını istiyordu.

Osman bin Talha ise abâ ve ecdadına ait bu hizmet-i şerifenin başkalarına verileceği endişesi ile müteellim ve dilgirdi.

O sırada şu ayet-i kerime nâzil oldu;

إِنَّ اللّهَ يَأْمُرُكُمْ أَن تُؤدُّواْ الأَمَانَاتِ إِلَى أَهْلِهَا

Haberiniz olsun ki Allah size şunları emrediyor: Emanetleri ehline veresiniz” (Nisa: 4/58)

Bu ayet-i kerimenin nüzulü üzerine Hz. Peygamber Hz. Ali’yi çağırarak Kâbe anahtarlarını Osman bin Talha’ya teslim etmesini emretti. Hz. Ali anahtarları kendisine teslim etti ve özür diledi. Osman ise;

-Ya Ali, sen bana eziyet edip anahtarları zorla aldın. Şimdi ise yumuşaklıkla muamele ediyorsun” dedi.

Hz. Ali (r.a):

-Cenab-ı Hak senin hakkında bu ayetleri indirdi’ dedi ve inen ayetleri okudu. Bunun üzerine düşünceye dalan Osman’ın ağzından kelime-i şehadet döküldü. İslam’ın ulviyetine hayran kalmıştı. Biraz sonra gelen Cebrail (a.s) Kâbe-i Muazzama’nın anahtarlarının ebediyyen Osman ve ailesinin uhdesine bırakıldığını bildirdi. Halen de bu vazife o aileye aittir. 

Kaynaklar

1-Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Meal-i Âlisi Ve Tefsiri, Cilt:1, 2, Bilmen Basım ve Yayınevi, İst. Tarihsiz

2-Ahmed Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya, Cilt; 1, Bedir Yayınevi, İst. 1966

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı

Peygamber Efendimizin Bayramı Bayram bir sevinç ve neşe günüdür. Yüce duyguların coştuğu, sevgi ve saygı, …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Cenab-ı Hakk’ın ahdini bozmamak ve îfa etmek ancak o istidatları lâyık ve münasip yerlerine sarf etmekle olur.”

(...)  Evet, sanki Kur’an-ı Kerîm diyor ki: “Kur’an-ı ekber denilen kâinatın nizamında kudret-i ezeliyenin i’cazını …

Kapat