Ana Sayfa / Yazarlar / Hz. Ömer’in Adaletini İstemezsiniz..

Hz. Ömer’in Adaletini İstemezsiniz..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Hz Ömer’in adaleti herkesin dilindedir.
Hz Ömer’in adaletini diline pelesenk eden iki grup vardır..
Bir grup, Hz. Ömer’in imanını, ahlakını, hayatını, adaletini gerçekten seven, kendi hayatına ve toplum hayatının tamamına rehber, örnek olmasını isteyen samimi insanlar..

İkinci bir grup;
kendileri adil oldukları için değil, gerçek adaleti istedikleri için değil, işlerine gelmeyen amirleri, memurları, siyasileri eleştirmek için Hz.Ömer’in adaletini sakız gibi geveleyen insanlar..

Bu ikinci grup,
Hz Ömer’in Kuran’da bile övülen küfre, kâfire, münafıklığa, kaypaklığa karşı son derece tavizsiz, amansız bir düşman;
Müslüman din kardeşine karşı son derece alçak gönüllü ve merhametli oluşundan hiç bahsetmezler..
Zira içleri müslümana karşı nefret, tiksinti, gavura karşı hayranlıkla doludur..

Hz Ömer’in adaletinde kafirin, dinsizin, ateistin, deistin, konunistin, materyalistin, pozitivistin vb İslam toplumunda kolay kolay yaşama hakları yoktur..
Hristiyan ve Yahudilere tanınan “zımmî hukuku”ndan bile yararlanamazlar..
O yüzden bütün kutsallara, bütün dinlere düşman, tepeden bakan, aşağılayan, dışlayan tiplerin Hz.Omer adaletinden bahsediyor oluşları ya cehaletlerinden ya kaypaklıklarından, ikiyüzlülüklerindendir .

Hz Ömer’in adaletinde dinsizin, imansızın, gayrı müslimin, ahlaksızın, günahtan utanmayan tiplerin devlet ve toplum işlerinde liyakatlerinden bahsedilemez bile..
Allah’ı tanımayan, toplumun insanı ve ahlaki değerlerini alenen çiğneyen insanların;
sağlam bir imana, dostdogru bir istikamete, salih amellere, güzel ahlaka, karaktere sahip olmayan hiç kimsenin amir değil memur dahi olması, omahkemede şahit bile olması mümkün değildir..
Hz.Omerin adaletinde liyakat memur derece ve kademesine göre, nüfus cüzdanında TC. yasmasına göre belirlenmez..

Hz Ömer’in adaletinde ben her haltı yiyeyim de herkes beni hoşgörsün,
kimse bana karışmasın, Allah’la benim aramda kalsın, günah işleme hakkıma kimse karışamasın diye bir şey yoktur, olamaz..

Hz Ömer’in adaletinde müslüman zina edemez, içki içemez, faiz alamaz, veremez..
Kimse kabadayılık, mafyalik yapamaz, paralel devlet kuramaz, eşkıyalık teroristlik yapamaz.

Hz Ömer’in adaletinde katiller, hırsızlar, tacizciler, tecavüzcüler, hainler hapishanelerde özenle beslenip tekrar tekrar sokağa salınamazlar..

Hz Ömer’in adaletinde kimse sünnete laf söyleyemez, Allah Rasûlü’nün verdiği hükme razı olmayan bedelini başıyla öder, canıyla öder..

Hz Ömer’in adaletinde her fırsatta İslam’a ve müslümana saldıranlar öldüklerinde cami önüne getirilip cenaze namazları kılınsın isteyemezler..

Hz Ömer’in adaleti olsa devlete, medyaya, siyasete, ticarete, bürokrasiye masonlar, dönmeler, gayrı müslim azınlıklar ‘hakim unsur’ olamazlar..

Hz Ömer’in adaletinde Hristiyan ve Yahudi, müslüman devlete tabi olmayı kabul ettikten sonra can, mal, ırz, namus, ticaret ve inanç vb hakları- hürriyetleri garanti altındadır, dokunulamaz.
Ancak gayrı müslimler hiç bir sahada müslümanlara hakim, amir, yönetici vb olmalarına müsade edilemez.. Teknik konularda vs iş verilir ama karar yetkisi verilmez..

Hz Ömer’in adaletinde sadece Allah’ın cc., Rasulullah’ın sav ve onlarınnyolunda giden müminlerin dediği olur..

Hz Ömer’in adaleti olsa Komünizm, Materyalizm, Kapitalizm, Feminizm, Laisizm, Liberalizm, Satanizm gibi uyduruk felsefeler bırakın İslam cografyasını dünyada kolay kolay yaşayacak yer bulamazlar..

Hz Ömer’in adaleti olsa müslümanlar biraz müslüman, biraz kapitalist, biraz batıcı, Budist, biraz şu, biraz bu, biraz entel, biraz dantel olamazlar..

Hz Ömer’in adaletinde yargı ve yargıç Roma Hukuku’na, Katolik Hukuku’na,
İsviçre, İtalya, Almanya hukukuna göre hüküm veremez..
Hz Ömer’in adaletinde hukuk literatüründe “pozitif ayrımcılık” diye bir hüküm, ifade olamaz.
Kadına, soyluya, zengine, batılıya, laiklere, sekülerlere vs pozitif ayrımcılık uygulanamaz, kimsenin hakkı yenmez, kimseye hakkından fazlası verilemez..

Hz Ömer’in adaletinde başını örtene, namazını kılana Mekke dönemi müslümanlarına uygulanan işkenceler, hakaretler reva görülemez..

Hz Ömer’in adaletinde okullarda materyalizm, Darwinizm, Feminizm, Kapitalizm, Liberalizm, Sekülerizm, Laisizm merkezli bir eğitim dayatılamaz..

Hz Ömer’in adaleti olsa bu günkü edebiyat, sanat, spor camiasından bir kısmı;
yazılısıyla, görseliyle, sosyaliyle medyanın bir kısmı bu kadar arsız, pervasız, başıboş, dini, milli, insânî, ahlaki değerlere bu kadar uzak olamaz..

İkide bir “Hz Ömer adaleti nerede?” diye haykıran, müslümanları Hz Ömer adaleti üzerinden vurmaya çalışanların büyük bir kısmı asla dürüst değiller, omurgalı ve karakterli değiller.

Hz Ömerin adaleti olsa, eleştirilerin hedefinde olan pek çok kişi bulunduğu makamda, mevkide olamazdı, doğru..
Ama Ömer’in adaletini sakız gibi ciğneyenlerin çoğu da bu ülkede yaşayamaz, çoğu dünyada-hayatta bile olamazlardı..

Ömer’in adaleti bu ülkeden kovulsun, yeryüzünden silinsin diye savaşanlar ve basaranlar bu gün ya timsah gözyaşı döküyorlar ya münafıklık yapıyorlar ya da Hz. Ömer’in adaletinin temellerini, esaslarını, kurallarını bilmiyorlar.

Hz Ömer’in adalet terazisine çıkamayacak,
Hz Ömer adaleti olsa sürüngenler gibi yeraltına girip başlarını bile gösteremeyecek insancıkların hz.Ömer’in adaletinden bahserken ne kadar dürüst ve samimi olduklarını kestirmek gerçekten zor..

Samimi iseler, önce Hz Ömer’in taşıdığı imanı, yaşadığı hayatı rehber edinmek, o hayatın rengine boyanmak istemeleri beklenir.
Sonra da uyguladığı adalet-hukuk sistemini bütünüyle araştırıp yeniden hayata geçirelim demeleri beklenir.

Hz. Ömer gibi olma sevdasında olmadan Ömer adaletinin edebiyatı yapmak gerçekçi, ilkeli, omurgalı bir yaklaşım olamaz..

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Yorumlar

  1. avatar

    Hz. Ömer’in Adaleti ve Nuşirevan Kıssası!
    Devletin temeli adalettir, adaletle yapılmayan her şey, özünde iyi niyet taşısa da, kötüdür. Adil olmayan her karar, hatalı karardır.
    İskenderiye’de yaşayan yahudi bir tüccar, vali Ebu Vakkas’ın adil olmayan bir kararına itiraz eder. Lakin nafile… İtirazı kabul görmez.
    Adaletsizlikten yakınan tacire, Medine’ye gidip Halife Ömer’i bulması ve derdini anlatması tavsiye edilir. Tacir yola koyulur.
    Medine’ye varan tacir, Halife Ömer’i eski püskü kıyafetler içinde, bir hurma ağacının altında ateşin başında uyurken bulur. Şaşırır.
    Usulca Ömer’i uyandırıp, derdini anlatır. Ömer tüccarın lafını yarıda kesip, ateşin içiden bir köz parçasını alır ve kağıdı karalar.
    Kağıdı tacire verir ve İskenderiye valisi Ebu Vakkas’a teslim etmesini, aradığı adaleti bulacağını söyler. Tacir şaşkındır.
    Büyük umutla geldiği Medine’den elinde közle yazılmış bir kağıtla ayrılan tacirin hiç umudu yoktur. İskenderiye’ye varıp valiye gider.
    Medine’ye gittiğini ve Ömer’in kendisine bir kağıt gönderdiğini söyleyip notu teslim eder. Vali notu okur ve büyük bir korkuya kapılır.
    Valinin yüzünün solduğunu gören tüccar, nedeni merak eder… Közle yazılmış bir not, koca valiyi bu hale nasıl sokmuştur?
    İslamiyetten önce Ömer’in deve çobanlığı yaptığı dönemde, Ebu Vakkas ve Ömer iş için İran’daki Sasani memleketine gider.
    Şehre vardıktan sonra, Ömer ve Ebu Vakkas’ın kervanı, şehrin valisi tarafından gasp edilir. İkili bir handa kara kara düşünürken,
    Hancı neden bu halde olduklarını sorar. Ömer durumu anlatır. Hancı hükümdarın adil olduğunu söyler. Ona gitmelerini tavsiye eder.
    Ertesi gün Ömer ve arkadaşı huzura çıkar. Bir tercümanla durumu anlatır. Hükümdar kararın yarın tebliğ edileceğini söyler.
    Yarın olur, fakat karar gelmez. Ömer ve arkadaşı hana geçip kara kara düşünmeye devam eder. Yapacak bir şey yoktur. Dönmeyi düşünürler.
    Hancı durumu sorar. Anlatırlar. Hancı şaşırır. Hükümdarın adaletsiz karar verebileceğine ihtimal vermez. Yeniden gitmelerini önerir.
    Ertesi gün hancı ile birlikte huzura çıkarlar. Hancı hükümdara durumu tercüme eder. Hükümdar düşünür. Kararını verir.
    Hükümdar Ömer ve Ebu Vakkas’ın geceyi şehirde geçirmelerini, ertesi gün birinin doğu ötekinin de batı kapısından şehri terk etmelerini, Aradıkları adalete kavuşacaklarını söyler. Mallarla ilgili tek söz yoktur. Ömer ve Ebu Vakkas umutsuzluk içinde geceyi geçirir.
    Ertesi sabah biri doğu öteki batı kapısına yönelir. Ömer kapıya geldiğinde kalabalığı görür. Ahali kapının üzerine bakmaktadır.
    Ömer kapının üzerinde mallarını gasp eden valinin kellesini görür. Kapının altında bekleyen asker Ömer’e malları teslim eder.
    Derhal şehri terk edip Ebu Vakkas’la buluşmak için sözleştiği yere gider. Vakkas orada kalan mallarla beklemektedir.
    Ömer durumu anlatır. Vakkas ise, kendi kapısında tercümanın kellesi olduğunu söyler. Meğer tercüman hadiseyi yanlış aktarmıştır.
    Hükümdar, vali ve onun adamı olarak yanlış tercüme yapan adamın kellesini almış ve malları sahibine teslim etmiştir.
    Bu hükümdar, adaletiyle ünlü Nuşirevan’dır. Ömer ilerde Halife olur, Ebu Vakkas da İskenderiye valisi… Peki kağıtta ne yazar?
    “Şüphesiz ki ben, Nuşirevan’dan daha az adil değilim.” Ömer…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Salgın döneminde akıl sağlığımızı korumaya yönelik tavsiyeler

Pandemi döneminde akıl sağlığımızı korumaya yönelik 7 tavsiye Geçtiğimiz günlerde Prof. Dr. Kemal Sayar’ın sitesinde …

Kapat