Merhum Hasan Kurt Ağabey Anlatıyor:
(…)
BEDİÜZZAMAN SAV KÖYÜNE GELDİ HEM HÜZÜNLÜ HEM SEVİNÇLİ ANLAR YAŞANDI
Üstad’ın zâhir bir kerametini anlatayım:
Mustafa Gül ve Hafız Mehmet Gül’ün amcaoğulları İbrahim Gül ile alâkalı müjdeli bir hatıradır… (Hasan Kurt ağabey bu hüzün yüklü hatırayı anlatırken hem ağladı, hem de bizleri ağlattı. Ö. Özcan)
Sonradan, ileriki senelerde (1956) İbrahim Gül ağabey ağır hastalandı, mübareğin karnında su birikmişti. Hatta bir gün evine geldim, baktım çok ağır hasta. Başını böyle sallıyor. Tahammül edemeyecek vaziyette; müsaade istedim, ayrıldım.
Sabahleyin evden çıktım, baktım Üstad’ın taksisi mescidin önünde. Hemen koştum, vardım arabaya. Meğer Üstad, İbrahim ağabeyin vefat edeceğini manen görmüş, müjdeye gelmiş… Baktım Hüsrev ağabey, Üstad’ı arabadan çıkarmış… Hüsrev ağabey önde, Üstad geride duruyorlar. Bahardı galiba, mayıs ayı (doğrusu haziran sonları) olabilir… Üstad her yere giderken yorgana bürünür giderdi, yine arkasında yorgan bürülü…
Hüsrev ağabey bana: “Kardeşim Hasan! Üstad’ımız, İbrahim Onbaşı (Gül) ile, Mustafa Gül’ü ziyarete geldi, taksi çıkmaz diye burada iniverdik, Mustafa Gül’ü buraya kadar çağırıver” dedi. Halbuki araba oraya çıkardı. Hemen Mustafa Gül ağabeyin evine koştum. Ailesi çıktı: “O, filan tarlaya gitti, 1,5 saat sürer” dedi.
Hüsrev ağabeye aynısını söyledim, “İbrahim Onbaşı’yı çağır gel” dedi.
“Akşam ziyaretine vardım ağır hasta, konuşmaya vakti yok” dedim.
“Çok mu ağır hasta? Bizim geldiğimizi söyle, belki gelebilir” dedi. Ben de çağırmaya gittim. İbrahim Ağabey beni görünce,
“Oğlum Hasan, sen misin? Konuşmaya vaktim yok.” dedi.
“Ama sana bir müjdeyle geldim; Üstad Hazretleri gelmiş, seni bekliyor’ dedim.
“Ne! Nerede?” dedi, mübarek hemen kalktı, “Tut kolumdan” dedi. Bastonu eline verdim, koluna girdim.
Üstad’ımız, İbrahim Onbaşı’yı görünce bağırarak:
“İbrahim Onbaşı! Sîman ne diyor, biliyor musun?”
“Bilmiyorum Üstad’ım! Her şeyi sen öğrettin, biz ne biliyoruz ki zaten…”
“Ben Cennete gidiyorum! Ben Cennete gidiyorum! Ben Cennete gidiyorum! İşte senin sîman böyle diyor” dedi Üstad’ımız.
İbrahim Ağabey, “Senin gibi zatlar müjde ederse bana ne mutlu, çok şükür, bin şükür!” dedi. Neyse yanaştı, Üstad’ın ellerini öptü.
Üstad: “İnşaallah, Cenab-ı Hak sana öyle kasırlar saraylar hazırladı ki, hibe ettiğin, hizmette kullandığın odaların kaç katını Cenab-ı Hak Cennet’te hazırladı, orada göreceksin…”
“Senden Allah razı olsun Üstad’ım! Bizi dalâletten sen kurtardın. Senin bu müjden bana yeter gayrı…” dedi.
Üstad: “Götür kardeşim, yatsın yatağına” dedi.
Bir pazartesi günü bu hal oldu, ertesi pazartesi toprağa düştü mübarek… Meğer Üstad, vefat edeceğini hissetmiş, ona müjdeye gelmiş.
NOT: İbrahim Gül ağabey 7 Ağustos 1956 tarihinde vefat ettiğine göre, Hz. Üstad’ın Sav köyüne geliş tarihi 1956 Temmuz’unun son günleri olmuş oluyor.
Ömer ÖZCAN, Ağabeyler Anlatıyor -8’den
- “Ne Hürriyeti, Ne Hürriyeti!” - 16 Şubat 2024
- “Bediüzzaman’a İlk Ziyaretimi Yeis İçinde Yaptım” - 22 Ekim 2023
- O Fakir Nurcuların Kalpleri Öylesine Zenginleşmiş ki… - 21 Ağustos 2023
- Bediüzzaman Said Nursi’nin bir prensibini bozan aşure - 28 Temmuz 2023
- Kastamonu İnebolulu Son Şahitlerden Said Nur Çelebi - 13 Haziran 2023
- 27 Mayıs Sonrası Erzuurum’da “Tuhfetür Reddiye” Davası - 27 Mayıs 2023
- Hasan Basri SARIÇAM Ağabey - 25 Ocak 2023
- Hüseyin BÜLBÜL: Çamdağı’nda Üstad’la 12 Gün Kaldım (Video – Hatıra) - 30 Ekim 2022
- İnebolulu Gülcü Hüseyin Ağabeyin Hatıralarından (Video) - 4 Haziran 2022
- Bediüzzaman Hapisteyken Camide Göründü mü? Av. Hüsameddin AKMUMCU Anlatıyor (Video) - 15 Nisan 2022