Ana Sayfa / RİSALE-İ NUR & BEDİÜZZAMAN / Nurdan Hatıralar / “İb­ra­him On­ba­şı! Sîman ne di­yor, bi­li­yor mu­sun?”
İbrahim Gül ağabeyin yıllarca gizil teksir yapılan Sav köyündeki evi. Fotoğraf 1993 senesinde çekilmiştir.

“İb­ra­him On­ba­şı! Sîman ne di­yor, bi­li­yor mu­sun?”

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Merhum Hasan Kurt Ağabey Anlatıyor:

(…)

BEDİÜZZAMAN SAV KÖYÜNE GELDİ HEM HÜZÜNLÜ HEM SEVİNÇLİ ANLAR YAŞANDI

Üs­tad’ın zâ­hir bir ke­ra­me­ti­ni an­la­ta­yım:

Mus­ta­fa Gül ve Ha­fız Meh­met Gül’ün amcaoğulları İbra­him Gül ile alâ­ka­lı müj­de­li bir hatıradır… (Hasan Kurt ağabey bu hüzün yüklü hatırayı anlatırken hem ağladı, hem de bizleri ağlattı. Ö. Özcan)

Son­ra­dan, ile­ri­ki se­ne­ler­de (1956) İb­ra­him Gül ağa­bey ağır has­ta­lan­dı, mü­ba­re­ğin kar­nın­da su bi­rik­miş­ti. Hat­ta bir gün evi­ne gel­dim, bak­tım çok ağır has­ta. Ba­şı­nı böyle sal­lı­yor. Taham­mül ede­me­ye­cek va­zi­yet­te; mü­sa­a­de is­te­dim, ay­rıl­dım.

Sa­bah­le­yin ev­den çık­tım, bak­tım Üs­tad’ın tak­si­si mes­ci­din önün­de. He­men koş­tum, var­dım ara­ba­ya. Me­ğer Üs­tad, İb­ra­him ağa­be­yin ve­fat ede­ce­ği­ni ma­nen gör­müş, müj­de­ye gel­miş… Bak­tım Hüs­rev ağa­bey, Üs­tad’ı ara­ba­dan çı­kar­mış… Hüs­rev ağa­bey ön­de, Üs­tad geri­de du­ru­yor­lar. Ba­har­dı ga­li­ba, ma­yıs ayı (doğrusu haziran sonları) ola­bi­lir… Üs­tad her ye­re gi­der­ken yor­ga­na bü­rü­nür gi­der­di, yi­ne ar­ka­sın­da yor­gan bü­rü­lü…

Hüs­rev ağa­bey ba­na: “Kar­de­şim Ha­san! Üs­tad’ımız, İb­ra­him On­ba­şı (Gül) ile, Mus­ta­fa Gül’ü zi­ya­re­te gel­di, tak­si çık­maz di­ye bu­ra­da ini­ver­dik, Mus­ta­fa Gül’ü bu­ra­ya ka­dar ça­ğı­rıver” dedi. Hal­bu­ki ara­ba ora­ya çı­kar­dı. He­men Mus­ta­fa Gül ağa­be­yin evi­ne koş­tum. Ai­le­si çık­tı: “O, fi­lan tar­la­ya git­ti, 1,5 sa­at sü­rer” de­di.

Hüs­rev ağa­be­ye ay­nı­sı­nı söy­le­dim, “İb­ra­him On­ba­şı­’yı ça­ğır gel” de­di.

“Ak­şam zi­ya­re­ti­ne var­dım ağır has­ta, ko­nuş­ma­ya vak­ti yok” de­dim.

Sav köyünde İbrahim Gül’ün evinde gizlice risalelerin çoğaltıldığı teksir makinesi

“Çok mu ağır has­ta? Bi­zim gel­di­ği­mi­zi söy­le, bel­ki ge­le­bi­lir” de­di. Ben de ça­ğır­ma­ya git­tim. İb­ra­him Ağa­bey be­ni gö­rün­ce,

“Oğ­lum Ha­san, sen mi­sin? Ko­nuş­ma­ya vak­tim yok.” dedi.

“Ama sa­na bir müj­dey­le gel­dim; Üs­tad Haz­ret­le­ri gel­miş, se­ni bek­li­yor’ de­dim.

“Ne! Ne­re­de?” de­di, mü­ba­rek he­men kal­ktı, “Tut ko­lum­dan” de­di. Bas­to­nu eli­ne ver­dim, kolu­na gir­dim.

Üs­tad’ımız, İb­ra­him On­ba­şı’­yı gö­rün­ce ba­ğı­ra­rak:

“İb­ra­him On­ba­şı! Sîman ne di­yor, bi­li­yor mu­sun?”

“Bil­mi­yo­rum Üs­tad’ım! Her şe­yi sen öğ­ret­tin, biz ne bi­li­yo­ruz ki za­ten…”

“Ben Cen­ne­te gi­di­yo­rum! Ben Cen­ne­te gi­di­yo­rum! Ben Cen­ne­te gi­di­yo­rum! İş­te se­nin sîman böy­le di­yor” de­di Üs­tad’ımız.

İb­ra­him Ağa­bey, “Se­nin gi­bi zat­lar müj­de eder­se ba­na ne mut­lu, çok şü­kür, bin şü­kür!” de­di. Ney­se ya­naş­tı, Üs­tad’ın el­le­ri­ni öp­tü.

Üs­tad: “İnş­aal­lah, Ce­nab-ı Hak sa­na öy­le ka­sır­lar saraylar ha­zır­la­dı ki, hi­be et­ti­ğin, hiz­met­te kul­lan­dı­ğın oda­la­rın kaç ka­tı­nı Ce­nab-ı Hak Cennet’te ha­zır­la­dı, ora­da gö­re­cek­sin…”

“Sen­den Al­lah ra­zı ol­sun Üs­tad’ım! Bi­zi da­lâ­let­ten sen kur­tar­dın. Se­nin bu müj­den bana yeter gayrı…” de­di.

Üs­tad: “Gö­tür kar­de­şim, yat­sın ya­ta­ğı­na” de­di.

Bir pa­zar­te­si gü­nü bu hal ol­du, er­te­si pazar­te­si top­ra­ğa düş­tü mü­ba­rek… Me­ğer Üs­tad, ve­fat ede­ce­ği­ni his­set­miş, ona müj­de­ye gelmiş.

NOT: İbrahim Gül ağabey 7 Ağustos 1956 tarihinde vefat ettiğine göre, Hz. Üstad’ın Sav köyüne geliş tarihi 1956 Temmuz’unun son günleri olmuş oluyor.

Ömer ÖZCAN, Ağabeyler Anlatıyor -8’den

Yazar : Ömer ÖZCAN

1950 yılında Milas’ta doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 1968 senesinde lise ikinci sınıfta iken Risale-i Nur’u tanıdı. 1969’da ‘Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulu’na (Bugünkü adıyla: Teknik Eğitim Fakültesi) kaydoldu… Ankara’da beş seneye yakın Bayram Yüksel Ağabeyin nezaretinde muhtelif Dersane-i Nûriyelerde kaldı. 1973 senesinde öğretmen olarak mezun oldu. 1973’den 1984’e kadar 11 sene Zonguldak’ta lise öğretmenliği yaptı. Sonra İzmir’e, mezun olduğu liseye öğretmen olarak atandı. 2000 senesinde aynı okuldan emekli oldu. Ömer Özcan evli ve iki kız babasıdır. Şimdi İzmir’de ikamet ediyor. Bütün mesaisini iman ve Kur’an hizmetlerine ayırmaya çalışmaktadır.
Ömer Özcan’ın Bediüzzaman Said Nursi ve talebeleri hakkında hatırı sayılır bir arşivi vardır. Kendisinde, Hz. Üstad’la görüşen veya görüşmeyen kadim ağabeylerden fotoğraf, ses, video veya yazılı olarak yaptığı kayıtlar mevcudtur. Ayrıca Risale-i Nur’un teksir veya matbaa olarak ilk baskılarının tamamına yakını Ömer Özcan’ın arşivinde bulunmaktadır. El yazılı orijinaller de vardır.
Ömer Özcan, Üstad Said Nursi Hazretleriyle hatıraları olan Ağabeylerle yaptığı röportajların bir kısmını kitaplaştırmıştır. “Risale-i Nur Hizmetkârları AĞABEYLER ANLATIYOR” adıyla seri olarak yayınlanmış sekiz kitabı bulunmaktadır. Yeni kitap hazırlıkları ve araştırma çalışmaları devam etmektedir.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Gerçek mutlulukları yakalayacak amelleri bize nasib eyle Allah’ım!

Mutluyum... Mutlusun... Mutlular... Ne kadar kulağa hoş geliyor öyle değil mi? Sahi; siz ne ile, …

Kapat