İhsan Kasım Salihi Nurani Seyahat 5
Kitabın bir bölümü de Samimi Sohbetler adını almış. Dinin intişarında sohbet önemli bir meseledir, okumak müzakere etmek, bahisleri tartışmak, herkesin fikrini almak çok önemli bir ilmi intişar yoludur.Memleketindeki sohbetlerde eazımdan ahiret konusu sorar ama tatmin olmadığı kullandığı ifadelerden belli, bu da yine onun Bediüzzaman’dan etkilendiğini ve bu yolda sohbetler açmasından belli. Onun bu yaklaşımı Muhsin Abdülhamit Bey’i etkilemiş ahiretle ilgili konferanslar ve konuşmalar yapmış. Salihi sadece okumak değil insanları Bediüzzamanın iddia rükünlerine çekmeyi de gaye edinmiş, bu çok önemli bir tutumdur, tecahül ederek, cehaleti kaldırmak.
Bediüzzaman’ın İşarat ül icaz isimli eserini vermiş Muhsin Abdülhamit’e. Başlangıçta önemini anlamamıştır ama akabinde eseri okuyunca “Bu muhteşem bir tefsir ve engin birdeniz. Kitaba bir mukaddime yazar ve eser Bağdat’da basılır. Bediüzzaman hem Türklere Osmanlıca ve Türkçe müzdevici eserler yazmış hem de Araplara işaratül icaz ile bir büyük eser ortaya koymuştur, öteden beri Araplar dinin ve tefsir ve izahın kendilerine has olduğunu lafla söylemeseler de o intibaı verirler. Bediüzzaman Anadolu’dan huruc etmiş hem Türkleri hem de Arapları Türkçe ve Arapça eserleri ikna etmiş ve islamı büyük tahribata maruz kaldığı dönemde kurtarmıştır.
Salihi Yedinci Şua’yı tercüme etmiştir. Muhsin Abdülhamit buna da büyük bir müjde ile cevap yollar.
Muhsin Abdülhamit çok yüksek bir Bediüzzaman portresi çizer. Takdire değer.”Zifir karanlıkları aydınlatan dolunay misali Türkiye semalarında şahlanan, en derin imana, en yüce bilgiye, en sağlam gayrete, tabiata karşı en ince anlayış ve kavrayışa, en parlak üsluba ve en güçlü kaleme sahip olan Bediüzzaman Said Nursi himmetlerin dirilmesinde, imanın kurtarılmasında ve fikri dokunun güçlendirilmesinde, islam hakikatlerini sunmak gayesiyle, cehaletin, küfrün ve ehl-i küfrün planları karşısında sapasağlam durabilmek, ayrılık ve bölünmenin ve birbirsine düşürülmenin önüne geçebilmek amacıyla çok büyük bir diriliş ve yenilenme rolü üstlenmiştir. Kardeşliğe, muhabbete çağırıyor, enaniyetten kurtulmaya, kişilik inşa etmeye modern çağdaki maddiyata dayalı yeni yeni putlara ibadet etmeyi reddetmeye davet ediyor, Onun fikriyatıyla zihinler aydınlanır, onun davetiyle kalpler arınır, onun ruhaniyetiyle nefisler huzura erer.
Bediüzzaman’ın görevi Kur’an-ı Kerim’in ve Sünnet-i Nebeviyenin yol göstericiliğinde çok derin manalara haiz yüz otuzdan fazla risaleyle medeniyet , iman ve ahlak çöküntüsü tehdidiyle karşı karşıya olan toplumu kurtarma vazifesidir. Bu önemli vazifeyi Kur’an-ı Kerim’in icazını ve nübüvvetin doğruluğunu şeriatın hikmetini, islamın insancıllığını, manevi ve ahlaki değerlerin kıymetini açıklayarak ifa ediyor.”
Bu zat Bediüzzaman’ı tek başına bir ümmet olarak kabul ediyor. Bizim takdirimizin ötesinde.
Musin Abdülhamit istanbuldaki bir Risale-i Nur kongresinde Bediüzzaman’ın islam geleneğinde ve Gazali’den öte bir esma ül Hüsna şerhi yaptığını anlatır. Bediüzzaman’ın esmaül Hüsna şerhi tabiat okumaları tarzındadır, ona gelinceye kadar böyle bir yolu kimse ihtiyar etmemiştir. Aslında onun eserleri tabiatın Kuran ile arkadaşane işbirliğinin sonucudur. Bediüzzaman tabiat kitabını mukaddes kitabımız ile birlikte okur ve yorumlar ve gösterir, tesbit eder.
Salihi bütün ilimlerin esmalara dayandığını örnek metinlerle anlatır. “Mesela tıp bir fendir, hem bir sanattır, onun da nihayeti ve hakikatı Hakim-i Mutlak’ın Şafi ismine dayanıp eczahane-i kübra olan ruy-ı zeminde Rahimane cilvelerini edviyelerde görmekle tıp kemalini bulur , hakikat olur”
Bazı zatları ziyaret eder, bunlardan Biri Badıllı Abi’dir.Ona Mevlaha Halit’in cübbesini giydirir. O cübbeye Bediüzzaman’ın seccadesi üzerinde iki rekaz namaz kılar.
Bir müakatı da Mustafa Sungur abi iledir , Onu cemaat işlerini görüşmek üzere Nur Talebelerinin büyükleriyle yapılan bir toplantıya götürür. Bana dedi ki, meseleni herkesin önünde aç. Konuşma sırası Salihi’ye gelince Allah Resülünün Hacer ül Esvedi yerine yerletirmesi sırasında ne yaptığını hatırlattım ve şöye dedim.” Şimdi işte Risale-i Nur’un tercümesi önünüzde duruyor. Sizden istenilen bu tercümelerin basılması ve bütün dünyaya yayılması için fedakarlık ve cömertlikle elinizi uzatmanızdır.
Eserlerin basılması nihai olarak 1992 yılında Mısır’da Sözler yayınevi açılır, bu müessese halen işini başarıyla yapmaktadır.
1997 de Isparta’ya uğrar, Bayram Abi’yi ziyaret eder, ondan hatıralar dinler.Üstad’ın kaldığı ve onlara nerelerde nurları okuttuğunu gösterir.Bir gün mutfakta Salihi’ye “Bugün sana Üstad’a yaptığım yemeği yapacağım” der.Biraz tereyağı ,üzerine biraz yoğurt ve onun üzerine de bir yumurta kırıp hepsini ateşte karıştırdı, sonra “işte bu Üstad’ın yemeğidir”
Bediüzzaman neden hayatını biyografi tarzında anlatmıştır, o konuya da girer. Bediüzzaman kuru biyografi değil kültürel biyografi yazmıştır, hayatının en büyük gayesi olan kitaplarını hayatının duraklarına koymuştur, eseri de Tarihçe-i Hayatı da bu yoldadır.
- On Dokuzuncu Söz Üzerine - 26 Eylül 2023
- Bir Gece Şiiri - 22 Eylül 2023
- Bülbül Şiiri / Mehmet Akif ERSOY - 11 Eylül 2023
- Hizmet Rehberinden – 2 - 3 Eylül 2023
- Malazgirt Savaşı ve Türk – Kürt Kardeşliği - 26 Ağustos 2023
- Hizmet Rehberinden - 24 Ağustos 2023
- Hikmet-i Amme, Umumî Hikmet - 17 Ağustos 2023
- Güzellik ve Peygamber - 13 Ağustos 2023
- Güzel ve Estetik Yorumlar - 11 Ağustos 2023
- Bakmak, Görmek ve Göstermek - 9 Ağustos 2023