Ana Sayfa / Yazarlar / İhtifâlât, Bayram ve Şehrâyin 

İhtifâlât, Bayram ve Şehrâyin 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İhtifalat bir anlamı ile bir şeye gösterilen iyimser tutum, mesela bir anlamı bayram, gösteri demek. İhtifalat-ı mühimme ise dünyadaki değişimlerin törenlerle, umumi tavırlarla karşılanması demek. Mesela bahar gelince bahar bayramı yapılır, bahar bayramı bir cümbüştür adeta bütün toplum bu bayramı görür, birçokları da hisseder. Sonra çiçeklerin açması meyvelerin habercisidir, o da bir bayramdır, bir şehrayin gibi süslemedir, bir bayramdır, bir ihtifaldır. Bağ bozumları bir bayramdır, bu hayatın her safhasının bir umumi kabulle karşılanmasıdır. Mevsimler arası geçişler bir ihtifaldır, çünkü mevsimler tabiatın elbise değiştirmesidir, bir bayram göstergesidir. Gençlerin söz kesilmesi, kız isteme için gidilme, sözlülerin buluşması, nişanları, düğünleri, çocuklarının olması, doğum şölenleri; ölüm bir törenle karşılanır ve o törenin izleri bir ailede gözlenir, gelenler gidenler, ölünün kırkının çıkması bir törendir. Yıldönümleri bir törendir. 

Toprağa cemrenin düşmesi ilk yeşillenmeler hep törendir, ihtifaldır. Yağmurun gelmesi bir ihtifaldır. İhtifaller hayatın önemsenmesini mühimsenmesini anlatır. Bu yüzden Bediüzzaman eğer ahiret olmasa bütün bu insanda ve hayatta, tabiatta olan ihtifallerin anlamı olmayacağını, manaları varsa da geri dönmemek üzere ölmek bütün bu faaliyetleri anlamsızlaştırır, diyor. “Bu kadar mühim ihtifalat-ı mühimmeyi gayesiz, boş, abes bıraksın.” Hayatı önemseyen bir toplum ve Allah, ama sonuç ahiretsiz olursa bütün bunlar gayesiz, boş ve abes olur. İnsan hayatındaki, toplumdaki, tabiattaki değişmelerden hareketle ahireti gerekli bulur yazar.

Bayram kelimesini ve şehrayin kelimesini de kullanır Bediüzzaman. On Yedinci Söz’de “İnnâ cealnâ mâ alel ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ” “Ben arzı süsledim siz bu güzelliklere ve süslere bakarak daha güzel işler yapasınız diye.” Demek güzellikler ölüm ile karşılanmaz, güzellikler güzel şeyler yapmaya lisanı haliyle teşvik eder. Ahiretin olmaması bütün bu güzellikleri anlamsız yapar.

On Yedinci Söz’de giriş cümlesi bu bayramı anlatır. “Hâlik-ı Rahim ve Rezzak-ı Kerim şu dünyayı âlem-i ervah ve ruhaniyat için bir bayram bir şehrayin suretinde yapıp bütün esmasının garaib-i nukuşuyla süslendirip küçük büyük ulvi süfli herbir ruha ana münasip  ve o bayramdaki ayrı ayrı hesapsız mehasin ve in’amattan istefade etmeğe  muvafık  ve havas ile mücehhez bir ceset giydirir, bir  vücud-i cismani verir bir defa o temaşagâha gönderir” Bu harika, artistik ve estetik bir cümledir, yaratılışın nasıl güzellikle iç içe olduğunu ve yaratanın nasıl güzellik talebi ile bu kainatı yarattığını gösterir. Hayatın kendisi ihtiflalattır, topyekün bayramdır, biz çekişmelerden, menfaat kavgalarından bu hayatı göremiyoruz, ama Bediüzzaman o kadar zulme ve baskıya hapse rağmen iyiserliğinden ve güzel göstermekten vazgeçmez, en büyük zulümlere maruz kaldığı zamanlar büyük eserler verir. Münacaat, Ayetül Kübra ve benzerleri, yazdıkları sayfalar Kastamonu’da elinden alınır, tahrib edilir. Ormanda dolaşırken o bundan sonra yazar, ağaç koğuklarına koyar, talebeleri oralardan alırlar, zulme rağmen iyimser olmak işte benim yapamadığı bu.

Yukarıdaki metinde evimizin nasıl bayram yeri şeklinde süslendiğini anlatır. Yok böyle bir yorum, yok böyle bir bakış, birbirimizin hayatını karartarak yaşıyoruz, bütün güzellikler bize bakın da iyimser olun sizin de ruhlarınız çiçek açsın diyor ama. “Sevelim Sevilelim dünya kimseye kalmaz” diyor Yunus Emre, nerede…

Sadece evimiz süslenmez biz de o güzellikleri görüp değerlendirilecek cihazat ile süsleniriz. “Küçük büyük ulvi süfli herbir ruha ona münasip  ve o bayramdaki ayrı ayrı hesapsız measin ve inamattan istifade etmeğe muvafık ve havas ile mücehhez bir ceset giydirir, bir vücud-ı cismani verir bir defa o temaşağaha gönderir” Yani temaşagah, tiyatro de, sinema de düğün de, git seyret. Çünkü izlenimlerini kainatın hafızasına kaydettir, tiyatro günlüğü gibi. Sonra biz senin nasıl bir estetik canlı olduğunu onlardan alır sana ona göre bir yer veririz, ister altta ister üste. 

“Hem zaman mekan cihetiyle  pek geniş olan o bayramı asırlara senelere mevsimlere hatta günlere kıtalara taksim ederek herbir asrı, herbir seneyi, herbir mevsimi, hatta bir cihette  herbir günü herir kıtayı birer taife ruhlu mahlukatına ve nebatî masnuatına birer resm-i geçit tarzında bir ulvî bayram yapmıştır. Ve bilhassa Ruy-ı zemin hususan bahar ve yaz zamanında masnuat-ı sagirenin  taifelerine öyle şaşaalı ve birbiri arkasında bayramlardır ki tabakat-ı âliyede olan ruhaniyatı ve melaikeleri ve sekene-i semavatı seyre celbedecek  bir cazibedarlık görünüyor, ehl-i tefekkür için öyle şirin bir mütalaagah oluyor ki akıl tarifinden acizdir.” Bayram sadece yaşayanların değil ruhanilerinden seyir yeridir, tefekkür ehli de bayramlardan zevk alır, işte Bediüzzaman. 

Hayat bir ziyafet-i ilahiye ve bayram-ı Rabbaniyedir. Bu bayram ve ziyafet kabirde devam etmemek üzere biterse bütün bayramlar trajediye dönüşür, buna Allah’ın rahmeti müsaade etmez. Niye yaptığı bu harika resmi bir siyah boya ile karartsın.

Hayr-ı mutlaklan hayır gelir, cemîl-i mutlaktan güzellik gelir.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

2 Yorumlar

  1. avatar

    Konuya uygun resim bulmakta üstüne yok, ne kadar bahse derinliğine nüfuz etmişsin, çok artistik bir bakış, ona uygun yine artistik bir tasarım. Teşekkür ederim, sanat ne güzel anlamak ne güzel, dar düşünceler ve görüşlerle ömrümüz öylesine gidiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kâfirlerin Çokluğu, İnkârlarında Birlik Olmaları, İman Edenleri Telaşa Düşürmemeli!..

KAFİRLERİN ÇOKLUĞU, İNKARLARINDA BİRLİK OLMALARI, İMAN EDENLERİ TELAŞE DÜŞÜRMEMELİ!.. “Nefyedenlerin nazarları ayrı ayrı olduğundan, dâvâları …

Kapat