Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / İhyâu Ulûmi’d- Din’de Seyahat Âdâbı

İhyâu Ulûmi’d- Din’de Seyahat Âdâbı

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kendisine tabi olanları dünya ve ahiret saadetine ulaştırmayı gaye edinen yüce dinimiz, kişiye hayatının her safhasında rehberlik etmektedir. Daha güvenli ve huzurlu bir seyahat geçirebilmek için dinin rehberliğine burada da ihtiyaç duyulmaktadır. Seyahatin başlangıcından bitişine kadar ihtiyaç duyduğumuz bilgileri alemlere rahmet olarak gönderilen ve “Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çokça zikreden kimseler için güzel bir örnek”1 olarak gösterilen Peygamber Efendimiz’in (s.a.v.) gerek uygulama ve tavsiyelerinde gerekse emir ve nehiylerinde bulmak mümkündür. Fakat biz, İmam Gazalî’nin meşhur eseri İhyâu Ulûmi’d- Din’de ele alınan “Kitâbu Âdâbi’s-Sefer” isimli bölümün sadece bir kısmı üzerinde duracağız. Burada yolculuğa çıkıştan eve dönüşe kadar uyulması gereken âdab mad- deler halinde verilmektedir. Bu maddeler çerçevesinde konuyu inceleyip kullanılan hadis-i şerifler için mümkün olduğunca İhyâ’dan farklı olarak herkesin kolayca ulaşabileceği kaynak kitaplara atıfta bulunduk. Yolculuk boyunca duruma göre yapılması gereken dualar başka bir makalede verildiği için burada tekrar etmedik.

İmam Gazalî yolculuk için “…kaçılan şeyden kurtulmaya, aranan ve arzulanan şeye ulaşmaya bir sebeptir.” der ve yolculuğu iki kısma ayırır. Birincisi beden ile yapılan zahiri yolculuk, ikincisi ise yolculuğun en makbulü olan ve kalp ile yapılan batıni yolculuktur. Yolculuğun arzu edilen amaca ulaşabilmesi için bu edeplere uymak gerekir. Zira her bir edepte Peygamber Efendimiz’den (s.a.v.) kalan hoş bir koku, tarifsiz bir tat bulmak mümkün. Bu edeplere uymak, Hz. Peygamber’le yolculuk etmek, seyahat boyunca Hz. Nebi’yi yanında hissetmek demektir. Yolculuk esnasında bile kulluk bilinciyle hareket etmek demektir.
İmam Gazalî, bedenle yapılan yolculuğun faydalı olması ve kişiyi amacına ulaştırması için uyulması gereken edeplerle ilgili olarak şunları anlatmaktadır. Seyahate çıkacak olan kişi, öncelikle kul haklarını ve borçlarını ödemeli, üzerindeki emanetleri sahiplerine teslim etmeli ve nafakasını karşılamakla yükümlü olduğu kişilerin geçimini temin etmelidir. Kendisine ve arkadaşlarına yetecek şekilde helal ve temizinden yol azığını hazırlamalıdır. Ayrıca kendisine mutlaka yol arkadaşı bulmalıdır. Bir hadis-i şerifte: “Eğer insanlar, yalnız başına yolculuk yapmakta ne sakıncalar olduğunu benim kadar bilselerdi, hiçbir binek sahibi gece yolculuğuna yalnız çıkmazdı.”2 Arkadaş sayısı açısından bakıldığında dört kişinin en iyi arkadaş grubu olduğu belirtilmektedir. Yolculuk için uygun görülen en az sayı ise cemaat oluşturduğu için üç kişidir.3
Yol arkadaşlarına, yolda kalmışlara ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmek de tavsiye edilen hususlar arasındadır. Rasülullah (s.a.v.) “Yanında fazla binek hayvanı olan, hayvanı olmayana versin. Fazla azığı olan da azığı olmayana versin.”4 buyurarak bizleri yardımlaşmayı teşvik etmektedir.
Seyahatin önemli edeplerinden birisi de yolculuk esnasında aralarından birinin başkan seçilmesidir. Efendimiz (s.a.v.); “Üç kişi yolculuğa çıkarlarsa, aralarından birini başkan seçsinler.”5 buyurmaktadır.

Seyahate çıkarken aile fertleri, komşuları, dost ve arkadaşlarıyla vedalaşmalı ve en güzel dualarla dua etmelidir. Ayrıca yola çıkmak üzere olan bir sahabinin Efendimiz (s.a.v.) gelerek dua istemesinden hareketle yolculuk öncesinde çevresindekilerden de dua istenmelidir.

Seyahate başlamadan İstihare Namazı, yola çıkmadan da Yolcu Namazı kılmalıdır. Bu namazlar yolculuğa çıkarken işlerini kolaylaştırması ve sağ salim ailesine, sevdiklerine kavuşturması açısından Allah’a bir yakarış anlamı taşımaktadır. Gereği gibi Rabbine sığınan yolcu, her yönüyle kendisini emniyette hissedecek ve huzurlu bir yolculuk yapacaktır.

Seyahate çıkmak için seçilen gün ve hareket saati önemlidir. Efendimiz (s.a.v.)’in yolculuk için Perşembe gününü tercih ettiği görülmektedir.6 Fakat Perşembe günü olmazsa olmaz bir tercih değildir. Zira Peygamber Efendimiz’in Veda Haccı yolculuğuna Cumartesi günü çıkmıştır. Yine Rasülullah (sav) günün ilk saatlerinde yolculuğa çıkılmasını tavsiye ederek “Allah’ım! Ümmetimin erkenciliğini bereketli kıl.”7 diye dua etmiştir. İmam Gazalî’ye göre, Cuma namazını terk etme riskini ortadan kaldırmak için sadece Cuma sabahı güneş doğduktan sonra yola çıkmamalıdır. Bunun dışında erken davranmak hayatımızın her safhasında önemlidir. Tüccar olan Sahr İbni Vedâa (r.a.), ticaret mal ve kervanlarını erkenden çıkarması sonucu malının çoğaldığını ve zengin olduğunu söylemektedir. Bu da sünnete tabi olmanın daha dünyada iken bile mükafat getirdiğini göstermektedir.

Seyahati gece yapmak ve güneş iyice kızdırıncaya kadar dinlenmemek de yolculuk edeplerindendir. Nitekim hadis-i şerifte: “Gece yolculuğunu tercih ediniz. Zira geceleyin yeryüzü dürülür.”8 buyurulmaktadır. Gazalî’ye göre, yolcu konakladığında iki rekat namaz kılmalı ve namazdan sonra “Allah’ım! Beni yaratıkların şerrinden koru.” diye dua etmelidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) yolculukta gecelediğinde ise: “Ey yer! Senin de benim de Rabbimiz Allah’tır. Senin içinde olan ve üzerinde yürüyenlerin kötülüklerinden Allah’a sığınırım. Yılan, çıyan, akrep, arslan ve benzeri zararlı hayvanların şerrinden Allah’a sığınırım. Bu memleketin kötülüklerinden, doğuran ve doğanların fenalıklarından Allah’a sığınırım.”9 sözleriyle Rabbine sığınırdı.

Yolculukta yalnızlıktan korkulduğu zaman ise: “Meleklerin ve ruhun Rabbi olan ve noksan sıfatlardan münezzeh bulunan Allah’ımı tesbih ve takdis ederim. Gökler; izzet, ceberût ve azametiyle yükselmiştir.” diye dua edilmelidir.

Yolcunun bineğine acıması da yolculuk edeplerindendir. Gücünden fazla yük yüklemek, yüzüne vurmak ve hayvanın üzerinde uyumak da yasaklanmıştır. Rasü- lullah (s.a.v.): “Otu bol yerlerde yolculuk yaptığınız zaman, otlardan istifade etmeleri için develere imkan verin. Çorak ve otsuz yerlerde yolculuk ederseniz, takattan düşmeden gidilecek yere varmaları için develeri süratlice sürün.”10 buyurmaktadır. Bugün yük hayvanları veya motorlu araçtar olsun yolculuk esnasında bir mü’mine yakışır şekilde davranmamız gerekmektedir. Yolculuk öncesinde ve esnasında hayvana iyi bakmak gerektiği gibi aracın da bakımı yaptırılmalıdır.

İmam Gazali, seyahate çıkan kimsenin ayna, sürme kabı, makas, misvak, tarak ve güzel koku gibi eşyaları yanında bulundurmasını da edepler arasında zikreder. Hz. Aişe (r.a)’dan rivayet edilen fakat kaynak gösterilmeyen bir hadis-i şerifte Peygamberimiz’in bu eşyaları yanında bulundurduğunu öğrenmekteyiz.
Yolcunun, biran önce ailesinin yanına dönmek için acele etmesi de yolculuk adabındandır. Efendimiz (s.a.v.): “Yolculuk bir çeşit azaptır. Doğru dürüst yiyip içmekten ve uyumaktan sizi alıkor. Herhangi biriniz işini bitirince, evine dönmekte acele etsin.”11 Peygamberimiz (s.a.v.), genellikle evine kuşluk vakti veya akşam üstü dönerlerdi.12“Uzun bir süre ailesinden ayrı kalan kimse, evine gece vakti ansızın gelmesin.”13 buyurarak gece vakti eve dönüşü hoş karşılamamışlardır. Hoş karşılanmayan bu dönüş, uzun süre ailesinden, memleketinden uzak kalanlar içindir. Kısa bir süre için ayrılan, ne zaman döneceği bilinen veya dönüşünü bir şekilde ailesine ulaştırabilen kimse bu yasaklama kapsamında değildir. Gece vakti ansızın eve gidildiğinde istenilmeyen bir manzara ile karşılaşılabilir. En basitinden kişi eşini saçı başı dağınık ve pejmürde bir kıyafetle yakalar bu da aralarındaki sevgiye zarar verir.

Seyahat dönüşünde mescide uğrayıp iki rekât namaz kılmak da yolculuğun edeplerindendir.14 Yolculuktan dönerken kişinin, imkanları ölçüsünde ailesine ve yakınlarına hediyeler getirmesi de tavsiye edilmektedir. İmam Gazalî, seyahatte kişinin kendisini bekleyenleri hatırlayıp onlara hediye almasının aralarındaki sevgiyi kuvvetlendireceğini belirtmektedir.

Yolculuk esnasında dikkate almamız gereken edepleri Kur’an ve sünnet ışığında çoğaltmak elbette mümkün. Fakat burada İhyâu Ulûmi’d-Din adlı eserde zikredilen edepleri sıralamaya çalıştık. Tüccar olan Sahr İbni Vedâa (r.a.), sadece bir sünneti yerine getirmenin karşılığını dünya hayatında gördüğü dikkate alınırsa seyahat- lerimizde hadis-i şeriflerle temellendirilmiş bu edeplere uymak bizlere çok şey kazandıracaktır. Hem dünya hem de ahiret saadeti…
D İ P N O T L A R
1. Ahzab Süresi 21.
2. Buhârî, “Cihâd”, 135; Tirmizî, “Cihâd”, 4.
3. Ebu Dâvûd, “Cihâd”, 79,83; Tirmizî, “Siyer”, 7.
4. Müslim, “Lukata”, 18.
5. Ebu Dâvûd, “Cihâd”, 80.
6. Buhârî, “Cihâd”, 102; Ebu Dâvûd, “Cihâd”, 77.
7. Ebu Dâvûd, “Cihâd”, 78; Tirmizî, “Büyû’” 6.
8. Ebu Dâvûd, “Cihâd”, 57.
9. Ebu Dâvûd, “Cihâd”, 75.
10. Müslim, “İmare”, 178.
11. Buharî, “Umre”, 19; Müslim, “İmare”, 179.
12. Buharî, “Umre”, 15; Müslim, “İmare”, 180.
13. Buharî, “Nikah”, 130; Müslim, “İmare”, 183.
14. Buharî, “Meğâzi”, 79; Müslim, “Tevbe”, 53.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Kur’ân ve Sünnet Perspektifinde Nur Talebelerinin Namaz Tesbihatı

KUR’AN VE SÜNNET PERSPEKTİFİNDE NUR TALEBELERİNİN NAMAZ TESBİHATI   Tesbihat, Allah ile kul arasındaki irtibatı …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bakara Sûresi 8. âyetin tefsiri / İşârâtü’l-İ’caz

وَمِنَ النَّاسِ مَنْ يَقُولُ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَبِالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَمَا هُمْ بِمُؤْمِنٖينَ Bu âyetin mâkabliyle vech-i …

Kapat