Mülhid ve İlhad
Mülhid: Dinsiz, dine karşı olan, sapıtmış, sapık, iman etmeyen kimse.
“El-Ha-Da” fiilinden gelen bir ismi faildir. El-Ha-Da lügatta dinden sapma, dine çatma, mücadele ve münakaşa etme, zulme meyletme, Allah Teâlâ hakkında şüphe etme, hedefini bulmama gibi değişik anlamlara gelir. Çoğulu “mülhidun” veya “Melahide” şeklindedir. Mülhid, dine çatan, sapık olan, kâfir demektir. Çoğulu olan “Melahide” ise, “ed-dehriyyun” veya “ed-dehriyye” diye adlandırılan kâfir zümredir. Maddeciler, Dehriyyun adı altında toplanırlar. Dehr, zaman anlamındadır. Hint felsefesiyle, Sokrates’ten önceki Yunan felsefesinin etkisi altında oluşan Dehr-Zaman düşüncesi, sonsuzdan gelip, sonsuza gidenin (ebedi, ezelî ve bâki) ve tek kalıcı gerçeğin zaman olduğunu ileri sürer. Dehıciler Allah’a inanmazlar; duyumcudurlar. Onlara göre duyumlarla algılananların ötesindeki her şey boştur. Maddeden ayrı bir ruh olamaz, her varlık zorunlu olarak maddeseldir. Maddesel âlemden öte ayrı bir bilinç ya da irade (tanrı) yoktur.
Mülhid kelimesi Kur’an-ı Kerim’de geçmez. Ancak, bu kelimenin muzari fiili “Yülhidun”, el-A’raf, 7/180, ve Fussilet, 41/40. âyetlerinde geçer. Bir de el-Hacc, 22/25. ayetinde bunun masdarı olan “ilhad” yer alır.
“En güzel isimler Allah’ındır. O halde O’na bunlarla dua edin. O’nun isimlerinden eğri (ve aykırı) yola gidenleri bırakın ” (el-A ‘raf, 7/180). Bu âyet-i kerimede geçen ilhad, hak’tan ve doğru olandan sapmak anlamındadır (Zemahşerî, el-Keşşaf, II, 148). Yani Allah’ın isimleri hakkında Hak’tan sapmayın ve batıla meyl etmeyin. Çünkü ilhad ve onun kökü olan Lahd meyletmek ve inhiraf etmek anlamına gelir (Ehussu’ud Efendi, İrşadü’l Akli’s-Selim İlâ Mezâye’l-Kur’ani’l-Kerim, Beyrut t.y, III, 296).
“Bizim âyetlerimiz hakkında sapkınlık edenler, şüphesiz bize gizli kolmazlar” (Fussilet, 41/40). “Kazı yapan ilhad etti” demek, istikametten, doğru kazımaktan meyl etti, kazıyı yanlış yaptı demektir. Sonradan bu kelime (ilhad), Kur’an âyetlerinin te’vili konusunda doğruluktan ayrılanlar için mecaz olarak kullanıldı (el-Keşşaf, V, 201).
el-Hacc, 22/25. âyetinde geçen İlhad ise, kasıddan dönüş, Hakkı inkâr manasına gelir (Ebussuud, İrşadü’l-Akli’s-Selim, VI, 103; Zemahşeri, a.g.e., IV, 81).
Abdülbaki TURAN
***
İlhad
Sözlükte “meyledip yönelmek, gerçekten sapmak, emredileni yerine getirmemek, kuşku duymak, mücadele ve münakaşa etmek” gibi anlamlara gelen ilhâd kelâm terimi olarak “Allah’ın varlığı veya birliğini, dinin temel hükümlerini inkâr etmek, bunlar hakkında kuşku beslemek veya uyandırmak, dinî kuralları hafife almak” mânasında kullanılır. İlhâda sapan kimseye mülhid denir. Kur’ân-ı Kerîm’de fiil ve masdar halinde geçtiği dört âyette, “Allah’ın isimlerini tahrif ve tağyir ederek O’nu inkâra kalkışmak, Kur’an’ın Allah tarafından gönderildiğine inanmamak ve onu başka birine nisbet etmek, haktan sapmak, âyetleri yalanlamak, sapıkça te’vil ve tahrif etmek” şeklinde özetlenebilecek bir mânada kullanılmıştır (el-Hac 22/25). Bu âyetlerin birinde zulümle birlikte ve onunla eş anlamlı olarak zikredilen ilhâd böylece Câhiliye ahlâkının ve tavrının karakteristik özelliği şeklinde zikredilir. Zira Kur’an’a karşı cahilce inat etme (hamiyyetü’l-câhiliyye), Allah’ın âyetlerine bir türlü teslim olmama, onları inkâr etme Câhiliye tavrının belirgin niteliğini yansıtır. (Mustafa SİNANOĞLU-DİA)
Kısaca “Dalâlet, küfür” ve “ilhad” kavramları hakkında
- Mehmet Nuri BİNGÖL”ün Edebî Yolculuğu - 30 Ağustos 2024
- Risale-i Nur’da ve Hatıralarda Kurban Bayramı - 15 Haziran 2024
- Ramazan’dan Sonra - 24 Nisan 2024
- Ramazan Bayramı ve Peygamber Efendimizin Bayramı - 9 Nisan 2024
- Kadir Gecesi ile İlgili Yazılar - 5 Nisan 2024
- Saatler ve Manzaralar / Yahya Kemal BEYATLI - 30 Mart 2024
- Peygamberimizin (asm) İtikâfı - 29 Mart 2024
- Aydınların Dilinden Bediüzzaman Said Nursî / Vefatının 64. Sene-i Devriyesi Hatırasına (video).. - 25 Mart 2024
- Sükûtun Zarâfeti / İmam Süyutî - 23 Mart 2024
- “Oruç, Bıçağa Gerek Duyulmayan Bir Ameliyattır.” - 20 Mart 2024