Ana Sayfa / İLİM - KÜLTÜR – SANAT – FİKRİYAT / Makaleler / İlim Talebelerinin Üstünlüğü Üzerine / İmam-ı Rabbânî (ra)

İlim Talebelerinin Üstünlüğü Üzerine / İmam-ı Rabbânî (ra)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

NOT: İMAMI RABBANİ Hz. bu mektubu Seyyid Nakib Şeyh Ferid Buharî’ye yazmıştır.

Sübhan Allah, sizlere düşmanlar karşısında yardım eylesin. Seyyid’ül-enbiya hürmetine.. O’na ve diğer peygamberlere salât, selâm ve tahiyyat..

Fukaraya iltifat olarak gönderilen mektubunuzun mutlaası ile şerefyâb oldum.

Mevlâna Muhammed Kılıç Muvaffak mektubunda yazdığına göre, ilim taliplerine ve sofiyeye verilmek üzere bir mikdar harçlık göndermiştir. İlim taliplerini sofiyeden önce zikretmiştir ki, himmet nazarında bu cidden güzel olmuştur.

“Zâhir bâtının unvanıdır.” 

Hükmüne göre, umarız ki, bu ulema cemaatı için, bâtında dahi bir takdim olsun.

Her kab içindekini sızdırır.

Manası bu babda pek güzeldir.

İlim taliplerini öncelikle ele almak, Şeriat’m tervici demektir. Zira onlar, Şeriat-ı Nebeviye’nin Millet-i Mustafaviye’nin kaimesi (ayakta durduranı) hükmündedirler. İnsanlar, kıyamet günü, ancak şeriattan sorumlu olacaklardır; tasavvuftan değil..

Cennete girmek, cehennemden uzaklaşmanın başlıca sebebi, Şeriatın emrini yerine getirmeye dayanır.

Peygamberler, kâinatın en faziletlileri olarak, insanları ancak, Şer’î işlere davet etmişlerdir. Allah-ü Teâlâ, onlara salât ve selâm eylesin. Kurtuluşun esasını onda bulmuşlardır. Bu büyüklerin gönderilmesinden maksat şudur: Şer’î emirlerin tebliği.

İşte, yukarıda anlatılan manadan anlaşılıyor ki: Hayırların en büyüğü şeriatın tervicine çalışmak, onun hükümlerinden her birini ihya etmeye gayret etmektir. Bilhassa şu zamanda ki: İslâmî esaslar yıkılmaya bırakılmıştır. Allah yolunda binlerce nakdî tutarda sadaka verilse; şer’i meselelerden birini yerine getirme sevabına eşit olamaz.. Şundan ki: Böyle bir fiil, yaratılmışların en büyüğü olan peygamberlere uymaktır; onlarla kurulan bir ortaklıktır. Onlara salât ve selâm olsun.

Muhakkak olan bir durum var ki; o da şudur: Hasenelerin en kemal derecede olanları bu zatlara bırakılmıştır. Nakdî yardım gibi sadakaları, başkaları da yapabilir.

Şeriatın ikámesinde, onun hükümleri ile amel etmekte nefsin muhalefeti vardır. Zira, şeriat, nefsin arzusu hilâfına gelmiştir. Ama mal sadakası vermekte, bazan nefsin muvafakati vardır.

Evet..

Şayet mal sadakası vermek, şeriatın teyidi ve milletin tervici için olursa; onun için pek yüksek derece vardır. Böyle bir niyetle verilen sadaka, sair işler için başka zamanlarda verilen binlerce sadaka yerine geçer.

Burada şöyle bir soru sorulabilir:

İlim talibi, nefsin elinde esirdir; bu hali ile, nasıl sofiye üzerine takdim edilir? Ki bu sofi nefsin esaretinden kurtulmuştur.

Bu soruya cevab olarak şöyle derim:

Bu soruyu soran, henüz sözün hakikatini anlamamış; işin aslına muttali olmamıştır. Şöyle ki: İlim tâlibi, nefsin elinde esir düşmüşlüğüne rağmen, yaratılmışların necatının (kurtuluş) sebebidir. Zira: Şer’î hükümlerin tebliği onun vasıtası ile olacaktır. Sofî zata gelince, nefsin elinden kurtulmuş olmasına rağmen, yalnız kendisini kurtarır; kendi dışındakilere iltifatı yoktur. Yani: Diğer yaratılmışlara..

Kurtulması, yani; kendisine münhasır olana nazaran, başkalarının ve büyük bir topluluğun necatı kendisi ile olanın pek faziletli olduğu karara bağlanmış bir iştir.

Ancak, sofi olan bir zat: Fena, beka, seyr-i anillah ve seyr-i billah sülûklerinden sonra; halkı davet vazifesi ile bu âleme dönerse.. kendisi, şeriatı tebliğ edenler zümresine dâhil olur. Bunun için verilecek hüküm, ulema-i eşraf hükmü gibidir. İşbu hal, şu âyet-i kerimede asıl manasını bulur:

“Bu, Allah’ın fazlıdır; dilediğine verir. Allah büyük fazlın sahibidir.” (62/4)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Risâle-i Nur’da Ramazan Bayramı Bahisleri

RİSALE-İ NUR’DA RAMAZAN BAYRAMI BAHİSLERİ 28. Lema 10. Nükte Nev-i beşerin ağlanacak gülmelerine, endişe-i istikbal …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Hadisler Kur’an’ın Hakiki Tefsiri, Tercümanıdır

Kur’an-ı Hakim’in ve Kur’an’ın müfessir-i hakikisi olan (hakiki tefsircisi olan) hadisin bir kısım yüksek ve …

Kapat