Ana Sayfa / Yazarlar / İlim ve Sohbetler

İlim ve Sohbetler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.
İlim ve Sohbetler

İlim ve sohbet meclislerine katılmak ve sebat etmek dini hayatımızın sıhhati, selameti ve sürekliliği için gereklidir.

“Bir an-ı seyyale vücud-u münevver, milyon sene bir vücud-u ebtere müreccahtır.” Yani, Vücud-u Vacibe nisbetle bir an vücud, nisbetsiz milyon sene bir vücuda müreccahtır. (24. Mektup,1. Makam, 5. Remiz, 1. Nükte)

Ömrünün bir dakikasını huzur-u ilahide geçirdin, bu senin için bin sene gafletle yaşamaktan yüz bin defa daha hayırlıdır. Bir dakika aydın hayat yaşamak, bin sene boş ve karanlık yaşamaktan yüz bin defa daha hayırlıdır.

Bir sene derslere devam etmek ve fıkıh öğrenmek bin sene malayani (boş) şeylerle ömür geçirmekten iyidir. Bir sene marifetullahda terakki etmek bin sene günahlar içinde geçen bir ömürden iyidir.

İlim ve sohbetlerin akılda kalıcı olması için dikkat ve teyakkuz içinde olmak gerekir. Merak ve heyecan ana belleği açar. Kayıtlar kalıcı olan bu ana belleğe yazılır. Bu sebebledir ki hayatımızın en mutlu ve en hüzünlü günlerini unutmayız.

Eğitimciler yaşam karşılığı olan bilginin daha çok akılda kalıcı olduğunu söyler. İnsanın bu bilgiyi hayatında ve hatıralarında görmesi, öğrenmesini ve unutmamasını sağlar.

Kur’an’da geçen hurufu mukattaa gibi, bazı maddeler kısaltılarak fezleke halinde ezberlenirse ilmi muhafaza için daha kalıcı olur.

 

*İlmi muhafaza için:

Tekrar, Tebliğ, Tatbik.

 

Söz uçar, yazı kalır.

Sözü tutan azık alır.

 

Sohbet

Ders ve Sohbet arasında mahiyetini belirleyen farklılıklar var. Derste bilmediklerini öğrenirsin. Sohbette bildiklerini anlarsın. Cehennem herkesin bildiği bir gerçek fakat insanlar akın akın oraya gidiyor. Sohbetlerde bildiklerimizi anlamaya çalışıyoruz. Cehennemi bilmek cehennemden kurtarmıyor. Ancak cehennemi anlamak kurtuluşa vesile oluyor. Ders biter, sohbet takviye eder.

Dersler tedrisat ve bilgi ile şekillenir. Resmiyet ve mesafe çoğu zaman nazardan kaçmaz. Hemen fark edilir. Sohbette muhabbet ve marifet var. Kardeşlik ve uhuvvet ortamı içinde eneler erir. Kimse varlık davası gütmez. Herkes el ele tutuşup yükselir.

*Sabit bin Ebi Humeysate’den (r.a.) rivayetle, Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Yıldızlar yer ehline ışık verdiği gibi, içinde Allah’ın anıldığı evler de gök ehline öylece ışık verir.” (Ebu Nuaym- Marife) (Camiü’s- Sagir 1. Cilt, 523. Sh.- Hadis No: 1961.)

Cevher İnci Altın isimli kitaptan

 

Bilgiler ve Fikirler

“Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunmaz.” Sözü sıkça tekrarlanır. Halbuki, bilgi ile her şey tamam olsa idi herkes aynı fikirde olurdu. Bilgiler yanlış yorumlanınca yanlış fikirler ortaya çıkıyor. Buradan bilginin tek başına yeterli olmadığını anlıyoruz. Fikirler; sadece bilgi ile oluşmadığı gibi, aynı bilgi iki farklı kimsede tamamen birbirine zıt fikirleri oluşturur. Fikirleri şekillendiren ve etkileyen; takvadır, ahlaktır, akıldır, karakterdir ve ilim gücüdür. Hayat görüşü ve yaşam tarzı ile bilgiler farklı şekillerde fikirleşir.

Sağlam bir akla sahip olmadan doğru bir fikre sahip olunmaz.

*Âlimin takvası, ilminden fazla olmalıdır. Alimin ilmi, Allah korkusundan fazla olursa cüretkâr olur. Yanılır ve yanıltır. Sapar ve saptırır. Alimin ilmi, takvasından fazla olursa ona itibar edilmez. Avama öğretilen ilim nefsini aşarsa taşıyamaz. Küstahlaşır.

*Alimin istikametini dört şey belirler.

İlmi, takvası, aklı, ahlakıdır.

Bunlardaki zaaf alimi dalalete sürükler.

 

Muvaffakiyet ve İlim

Maksadına ulaşanlar hep ilim sayesinde ulaşmışlardır. Maksadına ulaşamayanlar da ancak ilimdeki zaafları yüzünden ulaşamamışlardır. İblis, Yaratanın merhametini ve affını bilemedi. Lanet içinde kaldı. Onların çoğu bilmezler, fıkh etmezler, anlamazlar. Adem (a.s.) affı bildi, af diledi. Affedildi.

*Avrupa’da ilim ve sanatın ilerlemesi, onların sosyal yapısında yer alan zengin ve soylu bir kesimin varlığı ile mümkün olmuştur. Bunlar geçim sıkıntısı çekmeyen, yeterli zamanı ve maddi imkanları bulunan kimselerden oldukları için rahat çalışma ortamı bulmuşlardır. Zamanlarını ilim ve sanata hasrettikleri için yeni icatlar ve birçok eserler vücuda getirebilmişlerdir. Bizde ise bu zümre yerine, zekat ile geçinen ve ilim için hayatlarını vakfeden bir ulema sınıfı vardı. Bunlar kendilerini bu konularda geliştirip ilimde terakki için çalışırlardı. Zamanla bu zümredekiler sadece dini ilimlere yönelip fenni ilimleri ihmal ettiler. Bu da terakkiyi yavaşlattı, taassubu başlattı. Bugün yapmamız gereken ise, toplumu taşıyacak olan seçkin ilim zümresini yaşatmak, ayakta tutmaktır. Onları ihmal edersek biz kaybederiz. Onlara imkan sağlarsak toplum kazanır. Zira terakki onların omuzlarından olacaktır.

Yol isimli kitaptan

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

2 Yorumlar

  1. avatar

    Allah razı olsun hocam.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Akıl Nimeti

AKIL NİMETİ      “Her söylediğin doğru olmalı. Fakat her doğruyu, her yerde söylemek doğru değildir.” Bediüzzaman …

Kapat