İMAM GAZÂLÎ’NİN DİL BELASI ADLI KİTABINDAN SEÇMELER
Susan (tehlikeden) kurtulmuştur.
(Tirmizî, Kıyâme, 50; Ahmed, Müsned, 2/159; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 10)
Susmak hükümdür (hikmettir), ancak yapan pek azdır.
(Deylemî, Firdevsü’l- Ahbâr, nr.3667; Beyhakî, Şuabü’l- İmân, nr. 5027.
Abdullah b. Süfyân babasının şöyle dediğini nakletmiştir: Resulullah Efendimiz’e,
“Ey Allah’ın Resûlü! Bana İslâm’da öyle bir işten haber ver ki, onu yapınca bana yetsin, artık sizden sonra kimseye bir şey sorma gereği duymayayım.” dedim. Resûlullah Efendimiz şöyle buyurdu:
Allah’a iman ettim de, sonra (her işinde) dosdoğru ol.
Ukbe b. Âmir anlatır: “Ey Allah’ın Resûlü!, Kurtuluş nedir? diye sordum;
Resûlullah Efendimiz şöyle buyurdu:
Dilini muhafaza et, evin sana geniş olsun. Hacet dışında evinden çıkma ve hatalarına ağla.
(Tirmizî, Zühd, 61; Ahmed, Müsned, 4/148; Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr.1653; Abdullah b. Mübârek Zühd, nr. 134, İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 2)
Enes b. Mâlik’in rivayetine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur:
Kulun kalbi doğru olmadıkça, imanı düzgün olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz. Komşusu kötülüklerinden emin olmayan kimse cennete giremez.
(Ahmed, Müsned, 3/198; Heysemî , Mecmau’z-Zevâid ,1/53; Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr.9964; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 9)
Diğer hadislerinde Resûlullah Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Selamet içinde kalmak isteyen, sükûttan ayrılmasın.”
(Beyhakî, Şuabü’l- İmân, nr. 2/91;; Heysemî , Mecmau’z-Zevâid ,10/297,298; Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr.8746; Abdullah b. Mübârek Zühd, nr. 134, İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 11)
İbn Ömer anlatır: Resûllulah şöyle buyurdu: “Dilini kötülüklerden alıkoyanın, Allah ayıbını örter. Öfkesine sahip olanı, Allah azabından korur. Allah’a yalvarıp da özrünü beyan edenin, Allah özrünü kabul eder.”
(Abdullah b. Mübârek, Zühd, nr. 745, Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr.8998; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 21)
İbadetin en kolayını ve bedene en hafif gelenini size haber vereyim mi? O susmak ve güzel ahlâktır.
(Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr. 2759; Suyûtî, ed – Dürrü’l- Mens^ür, 2/75; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 27)
Allah’a ve âhiret gününe iman eden, ya hayır söylesin ya da sussun.
(Buhârî, Edebü’l Müfred, nr.102; Müslim, îmân,77; Ahmed, Müsned, 4/31; Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr.8979; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 40)
Hasan-ı Basrî der ki: “Bize Resûlullah’ın şöyle buyurduğu nakledildi: Konuştuğu zaman kâra geçen, sustuğu zaman da selamette olan kişiye, Allah bolca rahmet etsin.
(Abdullah b. Mübârek, Zühd, nr. 380, Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr. 4425, 4426, 4427; Ahmed, Kitabü’z-Zühd, s.277; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 41; Deylemî, Firdevsü’l Ahbâr, nr.3204)
Hz. İsâ’ya, Bize öyle bir amel söyle ki onu yapınca cennete girelim” denildi. Hz. İsâ:
“Hiç konuşmayın” buyurdu.
“Buna güç yetiremeyiz “dediler. Hz. İsâ:
“O taktirde sadece hayır konuşun” buyurdu.
(Zebîdî, İthâf, 9/138; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 46)
Dilini tut, sadece hayrı söyle; çünkü sen ancak bu şekilde şeytana galip gelebilirsin.
(Ahmed, Müsned, 3/72; Ebû Ya’la, Müsned, nr. 1000; Heysemî , Mecmau’z-Zevâid ,4/215 )
Bir mümini, çoğunlukla sükût eder ve vakarlı olarak görürseniz, ona yaklaşın; çünkü ona hikmet verilmiştir.
(İbn Mâce, Zühd, 1; Ebu Nuaym, Hilyetü’l Evliya, 10/405; Beyhakî, Şuabü’l- İmân, nr. 10524; ; Ebû Ya’la, Müsned, nr. 6803.)
İnsanlar üç sınıftır. Kârlı olanlar, selâmette olanlar, günahkârlar. Kârlı olan Allah’ı zikreden kimsedir. Selâmette olan, sükût edendir. Günahkâr da bâtıl ve boş işlere dalandır.
(Taberâni, el- mu’cemü’l- Kebîr, 17/303; Heysemî , Mecmau’z-Zevâid ,1/129)
Hz. İsa Aleyhisselam demiştir ki: “İbadet on bölümdür. Dokuzu susmada, biri de insanlardan kaçmadadır.”
Çok konuşanın çok hatası olur. Hatası çok olanın günahları çok olur. Günahları çok olana da cehennem daha layık olur.
(Ebû Nuaym, Hilyetü’l Evliyâ, 3/74; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 90-91; Zebîdî, İthâf,9/142)
Vehb b. Münebbih der ki: Davud Aleyhisselâm’ın hikmetinde şu sözler vardır: Akıllı kimsenin yapması gereken, zamanını bilmek/ basiretli olmak, dilini korumak, kendi işlerine /haline yönelmektir.
Hasan-ı Basrî “Dilini muhafaza etmeyen, dinini idrâk edemez/ hakikatini bilemez.” demiştir.
(İbn Hibbân, Ravzatü’l Ukalâ , s. 47; Ahmed, Kitabü’z-Zühd, s.271; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 34; Deylemî, Firdevsü’l Ahbâr, nr.3204; Abdullah b. Mübârek, Zühd, nr. 131)
Bazı âlimler şöyle demişlerdir: Susmak, bir adamda iki fazileti toplar: Birincisi, dininde selâmet sahibi olur. İkincisi, arkadaşını iyi anlar.
İnsan bir söz söylediğinde muhakkak yanında onu gözetleyen ve hemen yazan bir melek bulunur. (Kaf Süresi 50/18)
Mâlâyâniyi (kendisine bir fayda vermeyen söz ve işleri) terk etmek, kişinin Müslümanlığının güzelliğindendir.
(Tirmizî, Zühd, 11; Ahmed, Müsned, 1/201; İbn Mâce, Fiten,12; Heysemî , Mecmau’z-Zevâid ,8/19)
Lokman Hekim’e, senin hikmetin nedir?” diye sorulunca, şöyle buyurdu: “Ben yapmam gerekmeyen şeyi sormam. Beni ilgilendirmeyen şeyin de peşine düşmem.
(Ahmed, Kitabü’z-Zühd, nr.106; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 115)
Fazla ve gereksiz sözden dilini tutana ve elindeki fazla malını infak edene müjdeler olsun.
Heysemî , Mecmau’z-Zevâid ,10/229) Suyûtî, Câmiu’s- Sagîr, nr. 5299; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 43)
Sözünüzü dikkatli söyleyin. Sakın şeytan sizi haktan kaydırmasın.
(Ahmed, Müsned 3/153; 4/25; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr.73 ; Buhârî, Edebü’l Müfred, nr.211; Ebu Davud, Edeb, 9)
Bir insana fazla ve boş konuşmadan daha kötü bir şey verilmemiştir.
(Suyûtî, ed-Dürrü’l- Mensûr, 3/112; İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 94; Zebîdî, İthâf, 9/163.)
Hikmet ehlinden biri der ki: Bir adamın bir mecliste konuşmak nefsinin hoşuna gidiyorsa sussun. Eğer susmuşsa ve susmak nefsinin hoşuna gidiyorsa konuşsun. (Nefsine muhalefet ederek hakkı söylesin.)
(İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 97; Zebîdî, İthâf, 9/164.)
Yezîd b. Habîb der ki: Bir mecliste konuşmayı, dinlemekten daha fazla sevmek, âlimin imtihanıdır. Şayet konuşmasına gerek kalmayacak derecede başka bir âlim konuşuyorsa şüphesiz susmak selâmettir. Onun sözü üzerine konuşmak, ya sözü süslemek veya arttırmak ya da eksiltmek olur.
(Abdullah b. Mübârek, Zühd, nr. 48, İbn Ebü’d- Dünyâ, Kitabü’s-Samt, nr. 98; Zebîdî, İthâf, 9/164.)
Ebü’d- Derdâ sert ve keskin dilli bir kadın görünce, “Şayet bu kadın dilsiz olaydı onun için daha hayırlı olurdu” dedi.
(Zebîdî, İthâf, 9/164; İbn Ebü’d-Dünyâ, Kitabü’s- Samt, nr.100)
İbrahim en-Nehaî der ki: “İnsanları iki şey helâk eder. Bunlar da fazla mal ve fazla konuşmaktır.
(Zebîdî, İthâf, 9/164; İbn Ebü’d-Dünyâ, Kitabü’s- Samt, nr.103)
Ayşe SALCI
- İmam Gazalî Hazretlerinin “Dil Belâsı” Kitabından - 10 Mart 2021
- Elifbâ’dan Dilimize Yansıyanlar - 15 Mart 2019
- İnkişaf Tesellisi - 1 Ocak 2019
- Koku Sana Kılavuzdur / Ayşe Okumuş SALCI - 13 Mayıs 2017
- Bir Kaşık Bayram Şekeri - 13 Mayıs 2016
- Ödünç Kitap Vermelere Dair - 7 Haziran 2014
- MESNEVİ-İ ŞERİF’TEN SEÇMELER - 30 Kasım 2012