Kimine bu dünya sefa kimine ise cefadır,
değil mi zaten burası imtihan yeri. O zaman nedir bizde bu hırs, gasb edercesine dünyaya yapışmak… Sanki birgün veda etmeyecek gibi yaşıyoruz, oysaki burası bir gecelik konmak için izhar edilmiş, misafir olan bir kimse beraberinde getirmediği birşeye bağlanmamak lazımdır.
Başımıza bir musibet gelse ah oh edip isyanlar ediyoruz, ne diyor Âlemlerin Rabbi,
(Oysa onların tek gerçek kabul ettikleri) bu dünya hayatı hakikatte sadece bir oyun ve eğlenceden ibarettir; âhiret yurduna gelince işte asıl hayat odur; keşke bunu bilselerdi! (Ankebut S. 64. Ayet.)
Bu dünya rahat yeri değildir, tıpkı Üstadımızın dediği gibi, “bu dâr-ı dünya meydan-ı imtihandır, lezzet ücret ve mükafat yeri değildir..
Bazen annemizle babamızla kardeşimizle ve çocuğumuzla, eşimizle sınanırız veya malımızla yahut bedenen imtihan oluruz; hastalık gibi… Başa gelene sabretmek lazım, 3 şekilde sabretmeliyiz. Yine risalede geçer..
“Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: Taat üstünde sabırdır. Birisi: Ma’siyetten sabırdır. Diğeri: Musibete karşı sabırdır.”
Evet Kâinat Efendimiz için yaratıldı,
daha küçük yaşta imtihana tabi tutuldu, doğmadan babası vefat etti.
6 yaşında iken annesini kaybetti 8 yaşında dedesini kaybetti. Çocukken de okuyup kendimi tutamadığım yer ise şurası idi:
Amcası Ebu Talib Şam’a gitmek için hazırlık yapar Efendimiz küçüktür diye götürmek istemez Efendimiz der “beni burda kime bırakıp gidiyorsun…”
40 yaşında Peygamberlik verilir, o tebliğ yaparken amcası ve yengesi arkasından gider, inanmayın, derler, evinin önünü kirletir hor görürler, Tâif’te taşlanır, Cibrili Emin gelir “Allahu teala diyor, evet desin yerle bir ederim, “Ya Rabbi” diyor “bu bir avuç insanı helâk edersen sana yeryüzünde ibadet edecek kimse kalmaz, bilmiyorlar, bilselerdi yapmazlardı,” Öz yurdu vatanı Mekke’den sürgün ediliyor..
Birgün evinde uyuyor, Hz. Ömer geliyor bakıyor hasır üstünde uyumuş, dayanamayıp ağlıyor süzülen yaş Efendimizin yanağına damlayınca uyanıp ne oldu Ya Ömer? Hz. Ömer, kisra saraylarında rahatlık var, sense Ey Allah’ın Resulu hasır üstünde uyuyorsun… Efendimiz, istemez misin Ya Ömer dünya onların ahiret bizim olsun..
Nice Enbiya imtihan olmuş.
Hz. Eyyüb A.S bir gün içinde hem malı ve evlatları alınıyor, amansız bir hastalığa tabi tutuluyor sabrediyor şükrediyor..
7 yıl Mısır zindanlarında kalan ve kardeşleri ile imtihan olan Hz. Yusuf’u da unutmayalım..
Hz. Musa A.S en çok kavminden dolayı sıkıntı çeken Peygamber..
Nice Evliyada eziyet görmüş imtihana tâbi tutulmuş ama hepsi şükretmiş. Belki bu dünyada sıkıntı çektiler, sabrettiler, imtihanı verenin hatrına şükür ettiler de ahireti kazandılar.
Ve Üstadımız 28 sene eza cefa çekmiş, sürgün edilmiş hapishanelerde bayramlarını geçirmiş, evi yurdu olmamış..
Tüm bunlara sabır göstermiş defalarca zehirlendiği halde hapislere atılmasına rağmen hapishaneyi medresey-i Yusufiye diye adlandırmış..
Afyon’da soğuk kış gecelerinde koğuşuna buz gibi su verilmiş, cam kırık ölsün diye türlü türlü eziyet işkence.. tüm bunlar olmasına rağmen sabretmiş, eğer bana bu eziyet edenler Risale-i Nur ile imanlarını kurtarsalar hakkımı da helal ediyorum..
Beşinci Mes’ele:
Dünya madem fânidir.
Hem madem ömür kısadır.
Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur.
Hem madem hayat-ı ebediye burada kazanılacaktır.
Hem madem dünya sahibsiz değil. Hem madem şu misafirhane-i dünyanın gayet Hakîm ve Kerim bir Müdebbiri var.
Hem madem ne iyilik ve ne fenalık, cezasız kalmayacaktır.
Hem madem
ﻟﺎَ ﻳُﻜَﻠِّﻒُ ﺍﻟﻠّٰﻪُ ﻧَﻔْﺴًﺎ ﺍِﻟﺎَّ ﻭُﺳْﻌَﻬَﺎ
sırrınca teklif-i mâlâyutak yoktur. Hem madem zararsız yol, zararlı yola müreccahtır.
Hem madem dünyevî dostlar ve rütbeler, kabir kapısına kadardır.
Elbette en bahtiyar odur ki: Dünya için âhireti unutmasın, âhiretini dünyaya feda etmesin, hayat-ı ebediyesini hayat-ı dünyeviye için bozmasın, malayani şeylerle ömrünü telef etmesin; kendini misafir telakki edip misafirhane sahibinin emirlerine göre hareket etsin; selâmetle kabir kapısını açıp saadet-i ebediyeye girsin.
{(Haşiye): Bu mademler içindir ki; şahsıma karşı olan zulümlere, sıkıntılara aldırmıyorum ve ehemmiyet vermiyorum. “Meraka değmiyor” diyorum ve dünyaya karışmıyorum.}
Mektubat – 71
Elimizden gidenede isyan yerine şükür etmeliyiz..
Belki bilmediğimiz gizli günah ve hatamız vardır Cenab-ı Hak onlara keffaret ediyor.
İmtihan insanı olgunlaştırır kemale erdirir..
Başımıza musibet gelmese hep rahat olsak Cenab-ı Hakk’ı belki hatırlamayız..
Hastalık ismi Şâfî ismini iktiza ettiği gibi.. Hastayken insan her daim Rabbini hatırlar dua eder riya girmez ihlâslıdır..
İşte başımıza sıkıntı musibet geldiğinde ellerimizi semaya kaldırıp dua etmeliyiz bütün samimiyet ve benliğimizle. Âyet-i kerimede diyor, her duaya cevap var.
Biz yeterki istemesini bilelim..
- Yine Bir Mayıs Ayı ve Anneler Günü - 10 Mayıs 2020
- İnsan ne kadar cahil… - 20 Nisan 2020
- Ey Bu Yerlerin Hâkimi! Senin Bahtına Düştük… - 23 Mart 2020
- Uhuvvet Öyle Bir Hasenedir ki… - 12 Ocak 2020
- Ver elini aşalım denizleri, dağları geçelim - 5 Ağustos 2019
- İmtihan - 23 Temmuz 2019
- Haydi gelin Asr-ı Saadet’e gidelim - 11 Temmuz 2019
- Âlem sanal, vartalar gerçek - 1 Ocak 2019
- Günümüzde Teknoloji - 25 Kasım 2018
- Yarına Bırakma - 22 Ekim 2018