Ana Sayfa / Yazarlar / İnanç İklimi

İnanç İklimi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İNANÇ İKLİMİ

   “Herkes bir elmadaki çekirdekleri sayabilir, ancak bir çekirdekteki elma sayısını sadece Allah bilir.”

   Robert H. Schuller

    “Allah’a isyan edip durduğun halde O’na sevginden söz ediyorsun… Yemin ederim ki bu anlaşılır gibi değil! Eğer sözünde doğru olsaydın O’na itaat ederdin; çünkü seven sevdiğine itaat eder.” 

                    Hz. Rabia

“Herkes korktuğundan kaçar, yalnız Allah’tan korkan O’na yaklaşır.” 

       Ebu’l Kasım

     “Hakikat yolu aranmakla bulunmaz. Ama bulanlar, arayanlardır.”

                           Beyazıd-i Bistamî

    “Gördüklerim, görmediğimin varlığına inanmaya beni mecbur ediyor.”

Emerson

    RABBİ BİLMEK

    Ermiş geçinen birisi, sokakta kavgaya tutuşmuştu. Behlül, yanlarından geçerken şöyle dedi:

    – Ermiş sanılan şu adam, eğer Allah’ı gerçekten sevseydi, düşmanıyla uğraşmaya vakit bulamazdı. Bu insan Rabbin varlığından haberdar olsaydı, bütün halkı yok bilecekti.

   Sadi Şirazî

    ZITLIKLAR       

    İnsan, bazen kurt olur; kimi zaman da ay gibi Yusuf yüzlü bir güzel haline gelir.

    Hatta insandan öküz ve eşek bile bilgi edinir, akıllanır, hüner sahibi olur.

    Serkeş at, rahvan hale gelir. Ayı oynar, keçi de selâm verir.

    Köpeğe insanın huyu geçer, nihayet çoban olur; av avlar yahut sürüyü korur.

    Ashab-ı Kehf’in köpeğine öyle bir huy sirayet etti ki sonunda Allah’ı aramaya koyuldu.

Hz. Mevlâna

   

    CEHENNEMİN VARLIĞI

    Fransız devriminin yapıldığı yıllardı. İhtilâl hâkimleri bir papaza sormuşlar:

    – Cehenneme inanır mısınız?  

    Papaz, cevap vermiş:

    – Sizi ve yaptıklarınızı gördükten sonra nasıl inanman! İnançsız biri bile olsaydım cehennemin varlığını kabul ederdim. 

     

     REÇETE    

     Adam, çok çalışmaktan bunalıma girmişti. Doktor, fazla çalışmamasını öğütlemiş. Ancak o, bu işleri kendinden başkasının yapamayacağını söylemiş.  

     Hekim:

    – Bu işleri demiş. Başkası yapamaz mı?

    – Hayır, o işlerin üstesinden ancak ben gelebilirim.

    – Sana bir reçete vereceğim. Bu reçeteyi uygulaman gerekiyor.

    Reçetede aynen şunlar yazılıymış:

    “Her gün işi bırakıp iki saat yürüyüş yapacaksın. Ayrıca haftada yarım gün de mezarlıkta kalacaksın.”

     – Yürüyüşü anladık demiş hasta. Ama mezarlık da ne oluyor?

     Doktor cevap vermiş:

    – Orada, mezar taşlarına bakmanı istiyorum. Kabirler, kendini vazgeçilmez sananlarla doludur. Sen de buraya geldiğinde, senin işlerini yapacaklar bulunur.  

     Aslında zamanı gelince şu dünyayı terk edeceğimizi akıldan çıkarmamalı, bu inançla yaşamalıyız.

 

    VAR DA ONUN İÇİN

    – Allah’a niçin inanıyorsunuz? diye soran bir ateiste, arkadaşı şu cevabı vermiş:

    – Var da onun için!..

     

     EŞYA KENDİNİ YAPABİLİR Mİ?

     Eşyanın kendi kendine olmasında şöyle bir muhal (imkânsızlık) vardır:

     Bir şeyin kendi kendini yaptığı tevehhümü (kuruntusu); o şeyin kendi varlığından önce mevcut olması, var olmaya karar vermesi ve kendini yapmaya başlaması gibi birçok muhalleri tazammum eder (içine alır).

        Mehmed Kırkıncı

KIRIK KALPLİLER

Hz. Musa, Rabbine şöyle dua etti:

– Ya Rabbi, Seni nerede arayayım…

Allah (cc)  buyurdu:

– Beni, kalbi kırıkların yanında ara.

 

     DERVİŞLER   

     İki derviş, yolculukları sırasında bir dere kenarına varmışlar. Orada bir kadının karşıya geçemediği için ağladığını görmüşler. Dervişlerden biri, kadını tutup suyun öteki tarafına bırakmış. Diğer derviş, arkadaşının bu davranışını hoş karşılamamış fakat bir şey de dememişti. Olay yerinden epeyce uzaklaştıklarında, o derviş daha fazla dayanamamış ve arkadaşına hışımla dönmüş:

     – Sen, böyle bir şeyi nasıl yaparsın? Biz dervişiz! Bırak bir kadına dokunup karşıya geçirmeyi, onlara bakmamız bile doğru değildir!  

     Öteki derviş oldukça sakin karşılık vermiş:

     – Dostum, ben o kadını geride bıraktım. Sen ise hâlâ onu taşıyorsun.

 

ŞEYTANIN GÖZYAŞLARI

Bahar mevsiminde, etrafımıza dikkatle baktığımızda, başımızı döndüren bir manzara ile karşılaşırız. Tablodaki rengârenk çiçekler aklımızı başımızdan alır.

Yaz aylarında nazlı nazlı sallanan dallardaki al yanaklı kirazlar, kıpkırmızı elmalar… hayranlığımızı artırır.

Biz, çoğu kere bu muhteşem levha karşısında donakalır ve: “Ne kadar güzel!..” demekten kendimizi alamayız. Şeytanın kıs kıs güldüğünü fark edemeyiz. Oysa onu ağlatmanın yolu, bu ilâhi sanatı kavrayıp: “Ne güzel yapılmış!..” demekten geçiyor.

Mahir Duman

Yazar : Mahir DUMAN

1955’te Ankara, Kızılcahamam Hıdırlar köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1979’da Bursa Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaları neşredildi. İstanbul'da yayımlanan bir gazetede Şamil İmamoğlu müstearı ile günlük yazıları yayınlandı. Köprü, Zafer, Sur, Diyanet Çocuk, Kültür Dünyası, Moral Dünyası, Kültür Edebiyat, Tepe Edebiyat, Üslup… gibi dergilerde denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. Bir gazetenin düzenlediği makale yarışmasında birincilik ödülü aldı. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalıştı. 2008 yılında emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yayınlanmış eserleri: 1. Çocukluktan Gençliğe (Çocuk Eğitimi) 2. Harman (Osman Suroğlu ile) 3. Espri Dükkânı 4. Moral Saati 5. Güller ve Dikenler (Osman Suroğlu ile) 6. Sevgi Zaferdir 7. Tebessüm Saati 8. Onların Penceresinden 9. Bizim Köyün Öyküsü 10. Söz Güzeli 11. Gülümseyen Sözler 12. Bahar Bestesi 13. Gönüller Sultanına 14. Güldüren Düşünceler

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Tesbihat Hakkındaki Bir Soruya Cevap

TESBİHAT HAKKINDAKİ BİR SORUYA CEVAP - Subhaneke ya Allâh tealeyte yâ… zikri neden sadece sabah …

Kapat