Ana Sayfa / Yazarlar / İnkişaf Etmek için Ne Lazım

İnkişaf Etmek için Ne Lazım

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İnkişaf Etmek için Ne Lazım

 

“İstibdat tahakkümdür, muamele-i keyfiyedir, kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vahiddir, sû-i istimalata gayet müsait bir zemindir, zulmün temelidir, insaniyetin mahisidir. Sefalet derelerinin esfel-i safilînine insanı tekerlendiren ve alem-i İslâmiyeti zillet ve sefalete düşürttüren ve ağraz ve husûmeti uyandıran ve İslâmiyeti zehirlendiren, hatta herşeye sirayet ile zehrini atan, o derece ihtilafatı beyne’l-İslam îka edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır.” (Asar-ı Bediiyye/Münazarat, (296)

Tahakküm, kendi fikirlerini başkasına/başkalarına kabul ettirmek…

Muâmele-i keyfiye; kanun ve hukuka uymadan yönetmelikleridir… Hak ve adâlete göre değil, maddî veya mânevî güce dayanarak kararlar ve icraatlardır…

Rey-i vâhid, tek görüş düşünce olup başka fikir ve görüşleri susturmak, yok etmek tek hareket yöntemidir. Bu sistem ham maddi hem manevi tüm oluşumlar içinde baş göstermektedir.

iltimasa, işi ehline vermemeye yolsuzluklara, hırsızlıkla, rüşvetlere döner. İşi, nemayı hak edene değil  kaypak fikirdaşlara işler verilebilir. Bu da kimsenin tasvip etmediği bir şey olur. Herkes bundan yakınır dem vurur ama bir şekilde benden olsun çamur olsun diyebilir.

İstidat ve kabiliyetleri öldürerek tüm kemâlâtı maddi ve manevi insanlığı mahveder, sefil eder. Yavaşça yozlaştırılarak sürü haline getirilir kitleler böylece.

Sistem böylece insanlar arasında kin ve nefretle yoğurulmuş toplumda fitneler üretecektir. Huzur ve refah yerine.. Anlaşmazlık, uyuşmazlık, ihtilaf, kutuplaşma ve bölünmeleri beraberinde getirecektir. Toplumsal hazımsızlıklar patlayacaktır.

Toplumsal kaynaşmaysa istidadlara gem vurmakla değil Hazret-i Peygamber Efendimiz (asv) gibi herkesi istidad ve kabiliyetine göre istihdam etmekle mümkün olacaktır. 

İnsanları adeta bir makinadan çıkan sayfaların birbirinin fotokopisi olduğunu düşünenler asla ve kata istidadlara göre sevketmek istemezler. Çünkü bir süre sonra kendi makamı tehlikeye girecek ve kendini rahatsız hissedecektir. Bu sebeple bazen sistematik hale gelen şey özden uzaklaşır ve taviz verir.

istidatlara göre sevk etmek toplumsal kaynaşmaya, istibdad ise kutuplaşmaya gebedir.

 

Bediüzzaman hazretleri de talebelerini istidadlarına göre sevk etmiştir. Kimini naşir, kimini katip, kimini postacı.. olarak tahkim etmiştir. Bediüzzaman’ı muzaffer eden bu tutumu olmuştur. Ama Bediüzzaman’dan sonrasında sıkıntılı tutumlar olmuştur.

İslâma aykırı olan istibdad anlayışı ve zorbalık; fikir, düşünce ve ilim hürriyetini engelledi, teknik, teknolojik gelişmelere mani oldu ve maddi-manevi, ekonomik bakımdan da sefalet ve zillete attı, fakr u zarurete düşürdü. Hizmet ilerlemesi, topluma rehber olması gereken risaleler binalara, dairelere mahkûm edilip kıraat edilen mübarek kitap gibi oldu ve Risaleler toplumdan bohçasını topladı.

Tabiî ki içtimai keşmekeşler, İslami kisvelerle topluma çıkınca beraberinde bir dizi sıkıntılar da zahir oldu. Şimdi burada şunu sormak isterim ki, keşmekeşler İslami kisveyi girerse suç kisvede mi yoksa keşmekeşlikte midir?

Müslümanlar arasında ihtilafları körükleyen, İslam âlemini karmankarışık eden Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden yine bu istibdattır.

Bu tarz istikametten sapan mezhep ve meşreplerin hâsıl olmaması için “Millet tenvir ve irşad edilmelidir.”(1) Çünkü insanlar bir şeyi bilirse ona mukabele edebilir ama bilmediği şeye ilk anda itiraz etse de elinde savunacak malzeme olmadığı için bir süre sonra karşı tarafa karşı koymayıp kabul etmeye başlayacaktır. Tüm hareketler, fikirler böyle yayılmaktadır ister menfî ister müsbet..

Buna karşı çok sıkı bir şekilde hizmet gerekmektedir.

Senin şimdilik mağlubiyetinin bir sebebi, bir cemaata ve bir şahs-ı maneviyeye karşı bir neferi göndermenizdir. Çalış ki, herbir neferin, istinad noktaları olan dairelerinden manen istifade ettiği kuvvetli kuvve-i maneviye ile bir şahs-ı manevî ve bir cem’iyet hükmüne geçsin” dedi ve tam kanaat verdi.(2)

1 Tarihçe-i Hayat (150)
2 Kastamonu Lâhikası (55)

 

Yazar : Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan özel, 1987 Yozgat Doğumlu olup mesaisini Risale-i Nur''un tahkiki gayesiyle, Külliyattan derlemeler, tashihler ve makaleler yazarak geçirmektedir. Bu gayesinde ise Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin meslek ve meşrebinden sapmadan ve vâris-i Bediüzzaman (r.a.) ile sıkı irtibat içerisinde yapmaktadır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Mevlid Kandili Hakkında

Mevlid Gecesi / Kandili Hakkında ! Bu yazıdan sonra alttaki başlıkları tıklayarak diğer yazılara da …

Yorumlar

  1. avatar

    Nur dairesine girip cikikiyom (sürekli) uzun süre uzak kalinca baskalari tarafindan düsük ezildigimi hissediyorum onlar 3-4 ferd iken yanliz basina zor sahsi maneviye muhtacligi bu nedenle muhtac oldugumu anladim.

    Allah ilminizi arttirsin dimaga ilim ve Nûr kalbe Ismi Vedûd ve Nuru Iman aks ve naks eylesin.

    Saglam bir sekilde bizi Kurana Sünnete ve Allaha Allah icin istaize etmeyi onun Rabbimiz bizlerden hošnut olmayi riza yi ilahi nasib ihsan etsin. Amin.
    دَعْوَاهُمْ فِيهَا سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلاَمٌ وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
    Onların oradaki duası: «Allah’ım! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!» (sözleridir). Orada birbirleriyle karşılaştıkça söyledikleri ise «selâm» dır. Onların dualarının sonu da şudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.)

    Ali Yardimci

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kurban Kesmek mi, Kurban Olmak mı?

Kurban Kesmek mi, Kurban Olmak mı?   Kurban bize İbrahim ve İsmail aleyhimüsselamdan miras kalan …

Kapat