Vehim yol kesici azgın harami; şahsiyetlerin elini de, ayağını da, hatta yüreğini de soğutan… Ve en acısı ‘derinden ve saman altından’ süzülen endişelerin elini kuvvetlendiren!
©©©
Bilinir; o da iyice fark edilir. Peşin fikir ve kim bilir hangi kayıtsızlığın iteklemesiyle orta yere sürülen kuruntu ve zanlar, ‘kendini insan bilen insanın hiçbirine yakışmaz. Öylesi bir hadiseye zemin hazırlamak bir nefs hilesidir.
©©©
Öyle ya; ‘tantanasını bozan’ sivrisineklerin nicelerine tebelleş olup onları “ızrar’ etmesi sevimli bir hal değil. Ya onların yuvalanma vasatı bataklıklar birer tenezzüh yeri mi sayılmalı?
©©©
Birincilerin kabahatları, o batağın yerli yerinde durup ona buna tafra atması yanında ne ki! “İfrat tefriti netice verdiğinden daha muzır” hikmeti ne aşikâr.
©©©
Ümit ve yeis… Açığın en açığından, koyunun en koyusuna her anımızın ‘kıymetlendirilme nispetince’ değişik çehreler gösteren hadise, kişiden kişiye, gönülden gönle ve himmetin cücelik ve yüceliğine göre insana kaydırak oynatabilir pekala. Ama hangisinin yol açıcı olduğu da dedihi.
Şevk verir ‘fıtratı müteheyyic’ insanlara; ona ne şüphe… ‘Meselenin künhüne vakıf’ kimseler üzerindeki tesirini tartışmak bile abes. Öylesi bir ‘matiyye’ sırtına veya kamçısına her daim muhtacız.
©©©
Nicelerine yol vermemeyi dileyen sürü sepet yokuş ancak onunla aşılır, nihai hedefe erdirici istikamet geçidi üstüne dikilmiş ‘suret-i haktan görünen’ kahredici kaya kütlelerinin çevresinden dolanarak pek güzel ve yerinde bir müspet tavırla sıyrılır, yol çatlarına mayın benzeri ve ayak kaydırıcı tortuları, birer Ferhat sabrıyla biteviye devirir…
©©©
“Vur kazmayı dağa Ferhat,
Çoğu gitti, azı kaldı.
Kişne kırat, kişne kırat,
Çoğu gitti azı kaldı”
diyerek çilesini sayhalaştıran Şair-i Azam’ın anlatmasına layık olanları sadece tek bağ durdurabilir; ayaklarına umutsuzluk çamurunun yapış yapış ‘sıvaştığı’ malum bataklık tebelleş olmasın bir; devrilip gittiğinin resmidir.
©©©
“Kuşku nere, yeis nere?” demeyin! Biri diğerinin neticesi, öbürüyse diğerinin kaynağın başı. Herkes diğerinden çekinirse, yani “emniyet tesis edilmez”, herkes herkese karşı hüsnü zandan uzaklaşırsa ‘yokuştan düze’ nasıl çıkar bu millet?
- Cemaat Değil Cemaattan Yana Olmak - 19 Eylül 2024
- Müzeden Ayasofya-yı Kebir’e… - 12 Eylül 2024
- Romancı Olmak – Olmamak – Olamamak - 25 Ağustos 2024
- Vâizler Neden “Etkisiz Eleman”? - 22 Ağustos 2024
- Nur Üstad ve Abdülhamid Meselesi - 11 Ağustos 2024
- Bahardan Sonra Yaz (Öykü) - 5 Ağustos 2024
- Sahabe Bir Sıfat; Hataları İse Ferdidir. - 4 Ağustos 2024
- İsmail Tohumu Fidana, Ardından Ağaca Duracaktır. - 31 Temmuz 2024
- Bazı Dikkatler-2 - 30 Temmuz 2024
- Adem-i Îtimat Meselesi - 29 Temmuz 2024