Ana Sayfa / Yazarlar / Iraklı Kadından Aldığım Ders

Iraklı Kadından Aldığım Ders

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Iraklı Kadından Aldığım Ders..

Tanıştığımız, değişik vesilelerle zaman zaman gidip geldiğimiz mülteci aileler var.

Iraklı bir hanımla sohbet ederken kumasını kıskanıp kıskanmadığını sormuştuk.
Kıskanmadığını söyledi..

Hz. Aişe validemizin vefat etmiş olan Hz. Hatice validemizi bile kıskandığını okumuş birileri olarak bu cevap bize inandırıcı gelmedi..
Şaka yollu da olsa biraz daha eşelemek istedik.
Nasıl yani, dedik. Her insan kıskanır..
Kadın açık yüreklilikle cevap verdi; ben kumamı kıskanmıyorum. Çünkü “o soğuk” dedi.
Yani ateşli, tutkulu bir kadın değil, sönük, silik biri demek istiyordu.
Yani kumasının eşini kendisi gibi tutkuyla, aşkla sevemeyecegini düşünüyor, onu kendisi açısından tehlike olarak görmüyor, rakip olarak görmüyor ve dolayısıyla kıskanmıyor, kıskanmadığını ifade ediyordu.

Buradan sosyal konular hakkında çıkarımlar yapmak geldi içimden.

Dini terbiye almış, birlikte yaşama kültürü konusunda iyi eğitilmiş ahlaklı ve medeni insanları hariç tutarak sıradan insanlar üzerinden konuşursak;
Mesela bir esnaf, yanında, civarında aynı işi yapan, aynı müşteriye hitap eden komşusunu rakip görmüyor, onunla gizli ya da açık rekabete girmiyorsa ya işine tutkuyla bağlı değildir, hırslı, ateşli değildir..
Ya da kendisi hırslı ve ateşlidir de komşusunu kendisine rakip olacak çapta ve kumaşta görmediği, önemsemediği için kıskanmaya, rekabete değer bulmuyordur..

Futbol takımları arasında en büyük rekabet, şampiyonluğa oynayan en güçlü takımlar, en ateşli taraftarlar arasında yaşanır.
İddiası olmayan, ateşli taraftarları olmayan kulüpler arasında ve onların maçları sırasında sataşmalar, polemikler, kavgalar yaşanmaz. İddiasız maçlarda olaylar çıkmaz..

Siyasette, en ücra köylerdeki muhtarlık seçiminlerinde bile en büyük rekabet en güçlü, en iddialı partiler, adaylar ve dolayısıyla onların ateşli, tutkulu taraftarları arasında yaşanır..

Canlılar aleminden örnekler bulmak da mümkün..
Her canlı yiyecek için, yaşamak için dövüşür, boğuşur. Fakat her canlı türünün erkeği farklı olarak dişisi ve birde liderlik için dövüşür, savaşır..
Boğalar ineklerle,
Koçlar koyunlarla,
Horozlar tavuklarla taht kavgasına, liderlik kavgasına girişmez.
Başkalarının hükümranlığına razı ve tabi olan koyunlar, kuzular, tavuklar, civcivler kavgaları seyreder, kavgayı kazananın emrinde, çevresinde, gölgesinde yaşamaya devam ederler..

İşin bir başka boyutu daha var tabi..
Kendi kümesinde, kendi çöplüğünde efelenen, diğer horozlarla taht kavgasına giren horozlardan çok azı kümese saldıran tilkilere;

Kümesteki tavukların canına ot tıkayan tilkiler kurtlara, çakallarla karşı;
Kurtlar da arslanlara karşı efelenemez, onlarla liderlik, krallık yarısına girişmezler..

Arslan tilkiyle, çakalla taht kavgasına girerse itibaren düşer..
Onlar sadece av olabilirler..

Arslan yaralı da olsa, kafeste de olsa arslan karakterinden bir şey kaybetmez.
Lider karakterli insanlar ve milletler de öyledirler; zindana atılmış, prangaya vurulmuş, esaret altına alınmış da olsalar liderdirler.
Tahta otursa da tilki tilkidir, çakal çakaldır.
Altın semer vurulsa, saraylarda ağırlansa da eşeğin eşek karakteri değişmez.

Bazı kişiler, gruplar, milletler ve devletler tavuk, tavşan, koyun gibi dişil, edilgen karakterlidir, her zaman avdır;
bazıları avcıdır, horoz, koç, boğa gibi erildir, kendi türü, kendi akranları arasında erkeklik, liderlik yarışına girerler.
Bazıları hemcinsleri arasında erkeklik taslarken daha güçlü birilerini görünce susmayı, kaçmayı, teslim olmayı yeğler..

Dünyada arslanlar gibi yaşamak için yaratılmış, kral, lider karakterde yaratılmış millet Türkler;
Yer yüzünün arslanlarını, kurallarını, hakimlerin yetiştirmek üzere gönderilen din; İslamdır..
İslam eril bir dindir..
İslam mert, yiğit bir dindir..
İslam tüm yeryüzünde, tüm insanlığa iyiliği emredecek, kötülüğü men edecek, mert ve yiğit insanlar yetiştirmek için gönderilmiştir..

Müslümanlar da hayata, hadisata seyirci olmak, seyirci kalmak için değil, aleme nizam vermek, hükümran olmak, yeryüzünü tüm pisliklerden, necasetlerden arındırıp temizlemek için seçilmiş, görevderilmiş insandır..
İmkanıyla, urfanıyla, ahlakıyla, canıyla, malıyla, aklıyla, fikriyle, kalemiyle, kelamıyla ıslaha memur kılınanlar müslümanlardır.

Asker millet deyince akla Türk milleti gelmesi gibi, asker ümmet denilince de akla Muhammed Ümmeti gelir, gelmelidir.
İşin aslı, esası da budur..

Ancak elbette müslüman sürekli ona buna çemkiren, ona buna sataşan, ona buna bulaşan, ona buna sırnaşan, insanları kendinden bezdiren, sevimsiz,
yılışık, kavgacı, geçimsiz insan tipi de olamaz..

Müslüman seviyesiz polemiklerin, faydasız, haksız kavgaların adamı olamaz..
Müslüman karaktersiz ya da kötü karakterli bir kişiliğe ve ahlaka sahip olamaz..

Müslüman duruşuyla, ahlakıyla konuşan ve ahlakı, karakteri dolayısıyla gıpta ile konuşulan, saygı duyulan insan olmalı, delikanlı olmalı, karakterli olmalı..

Son yüz yıldır İslam’ın ve müslümanların yiğitlik, mertlik, erkeklik damarını yok etmeye çalışıyorlar..
Kümesini korumak için dövüşen horozun hamiyeti kadar hamiyeti bile müslümana çok görüyorlar..
Erillik, erkeklik ve dişillik cinsiyet işi değil karakter işidir, iman işidir..
İslamın kadını bile erdir, merttir, yiğittir, gazidir, şehittir..

İslam’ın ve müslümanın asırlardır sapkın ideolojilere, batıl dinlere inananlar arasında sevimsiz görülüp gösterilmesinin hikmetlerinden en mühimmi budur..

Batılı ya da doğulu bütün dinlerin, ideoljilerin taraftarları biz müslümanları aşırı derecede kıskanıyorlar..
Dinimizden, tarihimizden, medeniyetimizden, camimizden, türbemizden, Kur’anımızdan, ezanımızdan, bayrağımızdan, başörtümüzden, ticaretimizden hasılı adımızdan, varlıgımızdan, nefesimizden bile rahatsızlar, ölümüne kıskanıyorlar..

Peki ya biz müslümanlar?
Dinimizi, imanımızı, irfanımızı, medeniyetimizi, devletimizi, milletimizi, ülkemizi, nesillerimizi, bize emanet edilen makamları, kurumları, imkanları ve tüm dünyayı sapkın din ve ideoljilerden kıskanmayacak, korumaya ak mıyız, kıskanmamalı mıyız?

Kapitalistler kadar, Marksistler kadar, Feministler kadar, Laikler kadar ateşimiz yok mu, hamiyetimiz yok mu?
Düşman tarafından
Kıskanılacak kadar imanlı,
Kıskanılacak kadar şuurlu,
Kıskanılacak kadar sevdalı,
Kıskanılacak kadar dertli, davalı ve
Kıskanılacak kadar gayretli degil miyiz?

Yaralı da olsak, arslanlar gibi mücadele etmek, teslim olmamak, bu ülkeyi, bu devleti, nesilleri ve bütün yeryüzünü himaye etmek, çakal sürülerine teslim etmemek, ölsek bile arslanlar gibi ölmek zorundayız..

Oğuz Candarlı 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Fikrî Mülâhazalar – 9

FİKRÎ MÜLAHAZALAR - 9 ▪️Cenâb-ı Hak (cc) yolunda ne verirsek, onu Rabbimiz (cc) bilir. Nitekim …

Kapat