Ana Sayfa / Uncategorized / ÎSÂR VEYA DİĞERGAMLIK / Nurettin ŞÖY
Nurettin ŞÖY

ÎSÂR VEYA DİĞERGAMLIK / Nurettin ŞÖY

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Elmas Kılınç

_Nurettin ŞÖY_

ÎSÂR VEYA DİĞERGAMLIK

Hafızai beşer nisyan ile maluldür”. Asrı Saadeti, Hicreti,Osmanlıyı,Çanakkaleyi,Kurtuluş savaşımızı,ahde vefayı.Evet bizi biz yapan insânî değerlerimizi,hasletlerimizi maalesef unuttuk hem de çok çabuk unuttuk..Açlıkta,yoklukta her türlü zorluk da yan yana olduğumuzu, kan kardeşliği gibi ondandan da daha ileri, İslâm kardeşliğinin o engin rahmet deryasında beraber yaşadığımızı,aynı havayı teneffüs ettiğimizi,beraber güldüğümüzü,beraber ağladığımızı,acılarımızı hüzünlerimizi, kıvançlarımızı paylaştığımızı..Afganistandan, Pakistandan gelen yardımları, Allah dostlarının bizzat talebeleri ile vatan savunmasında ön safta yer aldıklarını,ehli İslam davası için zindanlarda kaldıklarını,sürgünlere duçar olduklarını,çabucak unutuverdik adını yeni tabirle balık hafızalı olmak diye tabir ettik, bize bunları unutturmak isteyenlerin işlerini kolaylaştırdık. İnsanlığın iftihar tablosu efendiler,efendisi S.A.V. Hz.nin nebevî düsturlarından olan îsâr veya diğergamlık duygusundan mahrum oluşumuz, müminler için utanç verici bir hazin tablosu haline geldi. Bu yüzdendir ki, “Surda bir gedik açtık;mukaddes mi Mukaddes! Ey kahpe rüzgar,artık nereden esersen es!” diye mısralarını zulmün zalimin kalbine hançer gibi saplayan üstad Necip Fazıl Kısakürek’in mısralarının muhataplarına karşı, kendi manevi surlarımızdan gedikler açılmasını sağlamaya başladık,tuğlaları kendi ellerimizle koparttık.

Maalesef; Millî,dîni bünyemizde açılan bu gediklerden masumane fikirler falan girmemekte,enjekte edilen zehirli fikirler ciğerimizi parçalamaktadır.Bu şeytani rayihalarla,Müslümanları kardeşlik ikliminden uzaklaştırıp bizi bölerek dinimizden,töremizden,birbirimizden uzaklaştıracak şeytani uygulamalar girmektedir.Emperyalizme karşı, haçlı güruhuna karşı yedi düvele kafa tutan bu kutsal vatan topraklarını can siperâne savunan Mehmet Akif’in “Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.” diye taltif ettiği Bedir Sahabeleri ile eş tuttuğu ki,(Eshab-ı Bedir’in mâna ve ehemmiyeti,önemi ehlinin malumudur) bu şüheda torunlarının hâli pür melâli içler acısıdır.

Gelinen bu safha da bizlerin içinde bulunduğumuz bu günki ruh halimiz ve sergilediğimiz davranışlar müminin tarifi yapılırken söylenenler için zıddıyet izhar eylemeye başlamıştır bu da demektir ki, dua ordusu neferlerinin yetişmeleri için durumumuzun nâmüsait olduğudur.Kapitalizmin tüm argümanlarının çeşitli bahane ve vesileler ile sertâç edilmesi ve uygulama alanlarına günümüz teknolojisi ile her tarafımıza ve özellikle yıkılmayan kalelerimiz olarak gördüğümüz Anadolumuzun en saf ve ücra köşelerinin dahil edilmesinin sonucu olarak, bu günlere ulaştık.Mâziyi hep hayırla yâd etmemizin sebebi şimdilerde daha iyi anlaşılmaktadır.O günleri anarken eskiden diye başlarız söze fakat şu bir gerçektir ki,eskiyen bizler ve bizlerin zihniyetidir eğer eski olsalardı o fikirler,davranışlar çoktan tarihin çöplüğüne atılıp unutulanlar kervanına katılırlardı bile demek ki,eskimemiş onlar. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” hadis-i şerifi, “Cibril bana komşu hakkı hususunda o kadar vasiyete devam ettiler ki, ben muhakkak komşu mirasçı olacak zannettim.” Hadis-i şerifi var iken ve biz bunları buluğ çağımızdan itibaren Cuma vaazlarında,bayram hutbelerinde,mekteplerde din derslerinde ve çeşitli vesilelerle duymuş iken bizlerin idrak körlüğü içinde olmamız ne ile tabir edilmelidir. Hani Mekke’den hicret eden muhacirleri efendimiz S.A.V. hazretleri Medineli Ensar ile kardeş yapmıştı,İslâm Devletinin kuruluşunda bu din kardeşliğinin önemi çok büyüktür.Sonradan bizlere ne oldu ki, bu kardeşlik gitti yerini kin, nefret, çekememezlik, dedikodu, gıybet gibi süfli duygular aldı. Öyle bir haleti ruhiye ye büründük ki, bırak düşenin elinden tutup kaldırmayı bir tekmede biz atar olduk,bankalarda faizli kredi başvurusunda sıralarda kuyruklar oluşmuş durumda. Kefillik,icra,haciz yüzünden aileler dağılmakta,boşanmalar artmakta kısacası aile yapımızın temeline dinamitler yerleşmeye başlamaktadır.Birbirine güven ve itimatsızlık had safhada olup babası oğluna,oğlu babasına güvenmemektedir. Esenlik ve huzur dini İslâmiyetin emir ve yasaklarının hayatımızda uygulanmayışının acısını çok kötü şekilde çekerken etrafımızdaki eş, dost, akrabalarımızı anamızı, babamızı, çocuklarımızı üzüp onların veballerini de omuzlarımıza almamızla beraber ahrete müteallik kazanç olarak başta kul hakkı olmak üzere,sermaye-i zarar ve ziyanımızda cabasıdır. Kültürümüzde,inancımızda îsâr diye tâbir olunan öyle bir hasletimiz vardır ki, kendi ihtiyacına rağmen sâhip olduğu nîmetlerden vazgeçerek onları ihtiyaç sahiplerine verebilmenin fazîlet ve seviyesine ulaşabilmek olarak ifade edilmekte veyahut şahsının ve ailesinin ihtiyacı olduğu halde başkalarını kendi nefisine tercih etme duygusu ve cömertlikten bir üst derece ve hatta ondan da daha büyük bir fazilet ve davranış olan diğergamlıktır.Şanlı mazimiz bunlardan bir çok misallerle doludur.Din afyondur diyen bir zihniyetin temsil ettiği ve bunlara ait kadroların talim ve terbiye edemediği eğitimsizlik ve öğretimsizlik kafilesinin kalitesizliği yüzünden anasına atasına,dinine diyanetine düşman nesillerin yetiştirildiği bu memlekette birçok badireyi atlatan bu milletimiz inşallah bu içinde bulunduğu bu durumdan da tez vakitte kurtulur.Malum olunduğu üzere Helal dairesi keyfe kâfi olmasına rağmen,haram olan şeyler üzerinde ittifak edilmesinin kendi sonumuzu hazırlayacağı gerçeğinin gözlerden uzak tutulmaması gerekmektedir.

1952 de Eşref Edib’in kendisiyle yaptığı bir röportajda ifade ettiği şu cümlelerinde üstad Bediüzzaman Hz.lerinin Serlevha olacak sözleri yüreğimizden akıp gelip belki ifade de eksiklik gösterdiğimiz duygularımıza tercüman olmaktadır.:“Bana ıztırap veren, yalnız İslâmın mâruz kaldığı tehlikelerdir… Yoksa şahsımın mâruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate mâruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!Ben, cemiyetin iç hayatını, mânevî varlığını, vicdan ve imanını terennüm ediyorum. Yalnız Kur’ân’ın tesis ettiği tevhid ve iman esası üzerinde işliyorum ki, İslâm cemiyetinin ana direği budur. Bu sarsıldığı gün, cemiyet yoktur.Bana, ‘Sen şuna buna niçin sataştın?’ diyorlar. Farkında değilim. Karşımda müthiş bir yangın var. Alevleri göklere yükseliyor. İçinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor. O yangını söndürmeye, imanımı kurtarmaya koşuyorum. Yolda biri beni kösteklemek istemiş de ayağım ona çarpmış; ne ehemmiyeti var? O müthiş yangın karşısında bu küçük hâdise bir kıymet ifade eder mi? Dar düşünceler, dar görüşler! Beni, nefsini kurtarmayı düşünen hodgâm bir adam mı zannediyorlar? Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, âhiretimi de. Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına birşey bilmiyorum.”

Mevlam; razı olacağı meşru daire içersinde bulunmayı ve iyi insanlarla karşılaşmayı nasip eyleyip,fayda veren ilim ile meşgul olmayı,bize hakkı hak bilip hakka ittiba etmeyi,batılı batıl bilip batıldan içtinap etmeyi zor kılmasın.Âmin!…

benlisultan_nureddin@hotmail.com

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
TORUNLARIM BANA HESAP SORAMAYACAK / Yunus MÜREBBİ

K Ü R S Ü Yunus MÜREBBİ TORUNLARIM BANA HESAP SORAMAYACAK Yıl 1920… Aylardan Ekim… …

Kapat