Ana Sayfa / GALERİ / FOTO GALERİ / İslam’dan İlham Alan 8 Sanat
Hattat: Muhammed Şevkî es-Seyfî

İslam’dan İlham Alan 8 Sanat

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

bykdmnderya tarafından hazırlanmıştır.

İslami Sanatlar; İslam coğrafyasında üretilen, İslam kültürünün izini taşıyan sanat eserleridir. Yani İslam dininin ortaya çıkışından itibaren günümüze kadar gelen, gelişen ve İslam’dan etkilenen tüm sanat dallarıdır. İslam Arabistan’dan başlayıp, Mısır, Suriye, Mezopotamya, İran, Anadolu, Kuzey Afrika… gibi bir çok ülkeye yayılmıştır. Dolayısıyla uğradığı coğrafyaların kültürünü, geleneklerini sanat eserlerine de yansıtmış ve çeşitlilik ortaya çıkmıştır. Bu yazımız da İslamı Sanat dallarından biri olan; tezyini sanatlardan (hat, tezhip, ebru, minyatür, çini, cilt ve katı’) sizlere bahsedeceğiz İnşaAllah.

1. Hat Sanatı Nahhatlık ve Hakkaklık

Kaligrafi olarak bilindiği gibi Osmanlıca’ da hüsn-i hat olarak geçer. Arapça kökenli bu kelimenin anlamı; çizgi demektir. Yani Arapça harflerle güzel yazı yazma sanatıdır. Hat sanatını icra edene “hattat” denilmektedir. Hat sanatı bir kaç türden meydana gelmektedir. Bunlar; muhakkak, nesih, rika, reyhani, sülüs ve tevkidir. Ülkemizde çok sayıda hat sanatı örneklerine rastlanmaktadır. Bilhassa Osmanlı Devleti dönemin de eşsiz örnekler görülmektedir. Görselde yer alan hat Topkapı Saray’ nın, “Saltanat Kapısı ve Bâb-ı Hümâyûn” olarak geçen kapısın da yer almaktadır. Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478 tarihinde yaptırılan kapının üst kısmında, ön ve arka her iki tarafta da Besmele-i Şerif ve Hicr Suresi 45-46-47-48. ayetleri yer almaktadır. Hemen alt kısmın da ise  Ali b. Yahya es-Sufi’nin imzasını taşıyan bir kitabe yer almaktadır. Kitabe de günümüz Türkçesiyle şu ifade yer almaktadır: “Allahın inayeti ve izniyle, iki kıtanın Sultanı ve iki denizin Hakanı, bu dünyada ve ahirette Allah’ın gölgesi, Doğu’da ve Batı’da Allah’ın gözdesi, karaların ve denizlerin hükümdarı, Kostantinopolis Kalesi’nin fatihi, Sultan Mehmed Han oğlu Sultan Murad Han oğlu Sultan Mehmed Han, Allah mülkünü ebedi kılsın ve makamını feleğin en parlak yıldızlarının üstüne çıkarsın, Ebu’l-Feth Sultan Mehmed Han’ın emriyle, 883 yılının mübarek Ramazan ayında bu mübarek kalenin temeli atılmış ve sulh ve sükûneti güçlendirmek için yapısı gayet sağlam olarak birleştirilmiştir”

Sözlük anlamı olarak hak işleri yapan sanatçı, oymacı; hakk etmek ise, maden, ağaç taş üzerine elle yazı veya şekil oymak, yazı ve şekilleri kazıyarak silmek anlamlarına gelmektedir. Buna göre bir yazı yada şekli tahta, metal, taş veya mermer üzerine kazıyanlara Hakkak denir. Bu sanatın geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Oğuz boylarının damgalarını kayalara kazıyarak günümüze ulaşmasını sağlayanlarda birer Hakkaktı, bu teknikle kumaş baskısı (ıhlamur ağacından hazırlanan yemeni baskı kalıpları) hazırlayanlarda birer Hakkaktır aslında. Matbaacılığın başlangıcında da bu yöntem kullanılarak yazı kalıpları hazırlanmıştır.

Nahhat ise sözlük anlamı olarak marangoz, doğramacı, ağaç oymacısı, taş yontucusu anlamına gelmektedir. Naht ise, ağacı yontmak suretiyle kabartma şekiller yapma, yontma, oyma sanatı olmaktadır. Hakkak ile Nahhat arasındaki fark, birinde düz zemin içeriye doğru kazınarak, oyularak çalışılmasıyla diğerinde yazının veya resmin kabartma halinde işlenmesinden ibarettir.

2. Tezhip Sanatı

Tezhip; Arapça zeheb (altın) kelimesinden gelmektedir. Altınlamak yani altın ile süsleme sanatı. Kısacası İslami yazılı eserleri süslemek. Tezhip sanatını icra eden erkeklere “müzehhip”, kadınlara ise “müzehhibe” denilir. Türkler de Karaman ve Germiyan Beyleri, Akkoyunlu, Karakoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde tezhip sanatı eserleri verilmiştir. Osmanlı Dönemi “Baba Nakkaş” üslubu olarak tanınır. Döneme adını veren Baba Nakkaş ise Şeyh Muhammed Bayezid’dir.

3. Ebru Sanatı

Ebru Sanatı; Osmanlı Döneminde ortaya çıkan, özel bir karışım su üzerine yine özel bir teknikle boyalarla şekil verilmesi ve bu şeklin kağıda geçirilmesidir. Renklerin su üzerinde ki ahenkli dansıdır. Adını,Farsça bulut anlamına gelen “ebri” kelimesinden almaktadır. Bu sanatın bilinen en ünlü sanatçısı ve paylaşacağımız eserin sahibi; Ayasofya Cami Hatibi, Hatib Mehmet Efendi’dir.

4. Minyatür Sanatı

Çok ince işlenmiş ve küçük boyutlu resimlere ve bu tür resim sanatına verilen addır. Minyatür adını Latince kırmızı renk veren “minimum” kurşun oksitten almaktadır. Türkler de nakış olarak geçtiği için minyatür sanatçıları “nakkaş” olarak da bilinmektedir. Osmanlı Dönemi verilen eserlerde; saray hayatı, padişah portreleri ve tarihi olayları görmekteyiz. Kanuni Sultan Süleyman’ın Şeyh Abdullatif’i kabulünü anlatan minyatür de bunlara örnektir. Minyatürler bu yönüyle belge niteliği de taşımaktadır.

5. Çini Sanatı

Kap-kacak, vazo, sürahi, tabak vb. gibi eşyaların üzerine işlenen motif ve renklendirme sanatıdır. Seramik sanatı olarakta bilinir. Tarihte Karahanlılar, Anadolu Selçuklu, Büyük Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde eserlerine rastlanmaktadır. İznik Yeşil Cami, Bursa Yeşil Cami, Bursa Muradiye Cami, Edirne Muradiye Cami, Edirne Şah Melek Paşa Cami, Çinili Köşk, İstanbul’da Yavuz Sultan Selim Cami ve Türbesi, Haseki Medresesi, İstanbul Mahmut Paşa Türbesi, Osmanlı Devletinin çinicilikte verdiği ilk örnekleridir.

6. Kalem İşi Saatı

Kalem işi; mimaride, duvarlarda, kubbelerde, tavanlarda, ahşap, taş ve bez gibi malzemeler üzerine renkli boyalar ve altın varak kullanılarak yapılan süsleme sanatıdır. Bu sanatı icra edenlere ise “kalemkar” denilmektedir. Yine bu sanatın eserlerine de sıklıkla Osmanlı’ da rastlanılmaktadır. Bursa, İznik, Edirne de sıva üstü kalem işi eserlerine rastlanıldığı gibi 16. yüzyıl Mimar Sinan eserlerin de ahşap üzeri kalem işi eserlerine rastlanılmaktadır.

7. Cilt Sanatı

Kitap, mecmua ve albümlerin yapraklarını korumak ve dağılmasını önlemek için yapılan kaba; cilt denilmektedir. Bu işi yapan kişilere ise “mücellit” denilmektedir. En eski cilt örnekleri 4. yüzyıla ait papirus üzerine yapılan kaplamalardır. Türkler de ise Uygurlar Dönemi’nde başlamaktadır.

8. Katı’ Sanatı

Katı’ Sanatı; kağıt ve deriden oyma ve kesme yöntemleriyle yapılan süsleme sanatıdır. İran kökenli olduğu da söylenilen bu sanatın yaklaşık 500 yıllık geçmişe sahip olduğu bilinmektedir. Osmanlı Devleti 16. yüzyıl da bu sanat ile tanışmış olup en güzel eserlerini de Kanuni Dönemi’nde vermiştir.

Kaynaklar: https://www.yek.gov.tr/, www.ktsv.com.tr, https://tr.wikipedia.org

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Cuma Gününü Değerlendirmek için On Sünnet

Cuma Günü Yapılması Gereken 10 Sünnet 1- GUSÜL ABDESTİ ALMAK Semüre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Nasrullah Kadı ve Kastamonu Kent Tarihindeki Yeri -II

NASRULLAH KADI VAKIFLARI VE VAKIF GÖREVLİLERİ Önceki bölüm için tıklayınız 1. Nasrullah Kadı’nın Vakıfları 1530 ve …

Kapat