Ana Sayfa / HABERLER & Yorumlar / Isparta Muhsin Kiremitçi İmam Hatip Orta Okulunun Efendimizi Anma Toplantısından İzlenimler

Isparta Muhsin Kiremitçi İmam Hatip Orta Okulunun Efendimizi Anma Toplantısından İzlenimler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Isparta’da Muhsin Kiremitçi İmam Hatip Orta Okulunda bir Nebi-yi Zişan Efendimizi anma akşamı yapıldı. 2 Kasım 2018. Saat sekize yakın okulun salonuna gittik. Öğretmen Murat Özay sunuculuk yaptı. “Sayın okul müdürüm, saygıdeğer öğretmen arkadaşlarım  ve sevgili öğrenciler, Rabbimizin Âlemlere Rahmet olarak gönderdiği o güzel elçinin, kutlu Nebi’nin dünyamıza teşrifinin yıldönümü münasebetiyle hazırladığımız programa hepiniz hoş gealdiniz, safalar getirdiniz.” Programın başında bağımsızlığımızın kutlu bir haykırışı olan İstiklal Marşımız, okulun müzik öğretmeni Hasibe İçöz tarafından öğrencilerle birlikte icra edildi.

Programın açılışını Ahmet Kutsi Uç Kur’an-ı Kerim ziyafetiyle icra etti. Âli İmran suresinin 144 ile 149 sureleri arasını icra etti.” Muhammed, elçidir, nitekim Ondan önce de nice Resuller gelip geçmiştir. Şayet o ölür, veya öldürülürse, siz hemen gerisin geriye dinden mi döneceksiniz, kim geri döner dinden çıkarsa, bilsin ki Allah’a asla zarar veremez, ama Allah hidayetin kadrini bilip şükredenleri bol bol mükafatlandıracaktır. Allah izin vermedikçe hiçbir kişi ölemez, bu belli bir vakte bağlanmış takdir edilmiştir. Her kim dünya mükafatını isterse kendisine dünyalık birşeyler verilir, kim ahiret mükafatı isterse ona da burdan verilir. Biz şükredenleri elbette ödüllendireceğiz, nice peygamberler gelip geçti ki onlarla beraber kendini Allah’a adamış bir çok rabbaniler savaştı. Onlar Allah yolunda başlarına gelen zorluklar sebebiyle asla yılmadılar. Zayıflık göstermediler. Düşmanlarına boyun da eğmediler, Allah böyle sabırlı insanları sever. Evet onların bu durumda dedikleri sadece şu oldu. Ey bizim Kerim Rabbimiz, günahlarımızı ve işlerimizdeki aşırılıklarımızı affet, ayaklarımızı hak yolda sabit kıl. Ve kafirler güruhuna karşı bizlere yardım eyle. Allah da onlara hem dünya mükafatını hem de o güzelim ahiret mükafatını verdi. Allah elbette hep iyi davrananları sever. Ey iman edenler, şayet siz kafirlere itaat ederseniz, onlar sizi dininizden döndürürler. Siz de ziyana uğrayanlardan olursunuz.”

Okul Müdürü Mehmet İslamoğlu yukarıdaki ayeti açıkladı ve o doğrultuda konuştu. Hasibe İçöz öğretmen, öğrencileri ile birlikte Peygamberimizle ilgili ilahileri söylediler, müzik eşliğinde muhtevaya uygun ilahiler dinleyicilere güzel anlar yaşattı.

İslamoğlu’nun konuşmasından sonra Prof. Dr. Himmet Uç, kısa bir konuşma yaptı. Felsefe tarihinden, İslam tarihinden peygamberin gerekli olduğuna dair felsefi ve kelami ve tarihi örnekler verdi. Bunlardan biri Hz. Ömer’in  çocukluğunda yaşanmıştı. Ailesinden bir zat ölmeden önce kainatın sırlarını ve yaratanın esrarını anlatan bir adam çıkarsa ona kem küm etmeden tabi olun, diyordu. Keşke bilseydim yüzümü haşre kadar yeren kaldırmazdım, bizim bildiğimiz ama kayıtsız kaldığımız bu kainat ve hilkat esrarı karşısında.

Bir filozof intihar eder, kurtarılır; neden intihar ettiği soruşturulur, âlemin bir saat gibi işleyişi karşısında maveradan bu hareketin düzenli hareketin anlamını çıkaramadığını, bunu bilmeden zevklere aldanıp yaşamayı etik bulmadığını söylemişti. İşte peygamber sanat, felsefe ve pagan dönemi dinlerinin kayıtsız kaldığı anahtarını bulamadığı sırları Allah’ın kitabı ile getirmişti, ne hediye ama. 

Sayın sunucu saadet asrından ashabdan bazı örnekler nakletti, hepsinin odak noktası Peygamberimizdi. “Ne zaman saadet asrını düşünsek,arkadaşlarından, o güzide ashabından biri peygamber sevgisi öğretir bize. Ashabından biri sana gelmişti. “Ya Resulallah demişti, seni o kadar çok seviyorum ki, aklıma geldiğinde gelip seni görmesem, canım çıkacak gibi oluyor, sonra ahireti düşünüyorum, Cennete girsem bile seninle birlikte olamayacağım aşağı mevkilerde, bu da zoruma gidiyor, istiyorum ki ahirette de yanında olayım” Sen de “Kişi sevdiğiyle beraberdir” buyurmuştun. “Ya Resulallah, Sen Abdest aldığında Ashab-ı Güzin efendilerimiz koşarak  abdest suyunu alıp yüzlerine sürerlermiş, bir defasında sormuşsun; “Niçin böyle yapıyorsunuz?” “Bereket ve hayır umuyoruz” demişler. Sen de buyurmuşsun ki “Allah ve Resulünün segilisi olmak isteyen doğru söylesin, emanete riayet etsin, komşusunu incitmesin.”

Ne zaman saadet asrını düşünsek arkadaşlarından  o güzide ashabından biri Hamd eder, Allah’a şükür öğretir bize,. Eba Eyyüb Ensarı ona öğrettiğin kelimeleri söyler, “Allah’tan başka ilah yoktur. Mülk ve saltanat O’nundur. Hamd O’nun hakkıdır, O ‘nun ortağı yoktur.

Selam olsun O’nu hakkıyla anlayabilene, selam olsun O’nun kutlu mesajını çağa taşıyabilene ve selam olsun O’nun sünnetinin canlı şahitliğini yapabilene.

Ne zaman saadet asrını düşünsek, arkadaşlarından o güzide ashabından biri ağlar gönlümüzde, önce sen ağlarsın. Abdullah Bin Mesud’a “Bana Kur’an oku demiştin, “Ya Resulallah Kur’an sana indirilmişken Sana mı Kur’an okuyayım, demişti. Onu başkasından dinlemeyi de severim” buyurmuştun. İbn-i Mesud Nisa suresini okumuş, bir ayete gelmişti. “Her ümmetten birer şahid, onların üzerinde de Habibim, Seni bir şahid olarak getirdiğimiz zaman, onların hali nice olur” şimdi yeter, demiştin. İbn-i Mesud gözlerini  kaldırıp bakmıştı Sana, gözyaşların mübarek sakalına inmişti.

Hani bir defasında ashabına Kur’an okuyordun “Sakının o ateşten ki, onun kayıtı insanlar ve taşlardır.” diyordun. Önünde oturan siyahi bir adam yüksek sesle ağlamaya başlamıştı, o ağlayışa Cibril inmişti semadan “Ya Resulallah huzurunda bu ağlayan zat kimdir?” demişti. Sen de “Habeşli biri” demiş, onu öğmüştün. Cebrail şu müjdeyi vermişti “Allah buyuruyor ki, izzet ve celalime  ve arş üzerindeki hakimiyetime yemin ederim ki dünmyada benim korkumdan ağlayan bir kulun gözünü, Cennette çok güldüreceğim.”

Ne zaman saadet asrını düşünsek arkadaşlarından, o güzide ashabından biri hesap gününden korkar gönlümüzde. Şeddad bin Evs korkar yatağına girdiğinde, sağına sohuna döner durur, uyuyamaz. “Allah’ım der, Cehennem ateşi uykumu kaçırdı, sonra kalkar sabaha kadar namaz kılar.

Nebi-yi Zîşan günü melekleri kıskandıran bir safiyetle bir salona dizilmiş çocukların uhrevi ve lâhuti neşeleri ile devam etti, Muhammed Ali Kılış Ezanı Muhammediyi okudu güzel ve tesirli sesiyle. Bu nurani çocuklara bir soru sorulmuş ve onlardan cevaplar alınmıştı, dramatik bir şekilde. “Eğer peygamberimiz ile karşılaşsaydın ne yapardın?” Onlar da şaşkınlıklarını bu semavi misafirin karşısında bazan çocukça bazan olgunca, bazan enteresan cevaplar verdiler.

Okulda yapılan bazı faaliyetlere ödüller verildi, ödül ne olabilirdi, kainat kitabının Allah tarafından okunmasından oluşan Kur’an-ı Azimüşşan idi. Bunlardan biri de Bizim Ahmet Kutsi’ye biri de bana düşmüştü. Hanım bana da bir tane düşse, Kur’an’ım eskidi demişti, o sırada ona bir Kur’an çıktı, sevinci hesapsız, bîpâyân.

Sunucu heyecanlı ve katkılı sesi ile toplantıyı bitirdi, Isparta güzel bir gece yaşadı. Burada Bir Gece isimli Hz. Peygamber için yazılmış bir portre şiiri alıyoruz, yazan Mehmet Akif Ersoy, medarı iftiharımız, özel adam.

Bir gece

Ondört asır evvel, yine bir böyle geceydi,
Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!
Lâkin o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler;
Kaç bin senedir, halbuki, bekleşmedelerdi!
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabî’î:
Bir kere, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi;
Bir kere de, ma’mure-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;
Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin
Salgındı, bugün Şark’ı yıkan, tefrika derdi.

Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki öksüz,
Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Bir nefhada kurtardı insanlığı o ma’sum,
Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Aczin ki, ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Zulmün ki, zevâl akılına gelmezdi, geberdi!
Âlemlere, rahmetti, evet, Şer’-i mübîni,
Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Medyûn ona cem’iyyeti, medyûn ona ferdi.
Medyûndur o ma’sûma bütün bir beşeriyyet…
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.

Mehmet Akif Ersoy (ra)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Mi’rac Gecesi Hakkında Yazılar, Bilgiler

Mübârek Miraç Gecesi hakkında sitemizin zengin içeriğine ulaşmak için lütfen alttaki başlıkları tıklayınız. 1. Tıklayınız …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kaza Namazları Hakkında Bilgiler

VAKTİNDE KILINMAYAN NAMAZLAR Bir namazı vaktinde kılmaya eda, vakti çıktıktan sonra kılmaya ise kaza denir. …

Kapat