Ana Sayfa / Yazarlar / İsrail Güdümleme Makinası – 4

İsrail Güdümleme Makinası – 4

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

بِاسْمِهٖ سُبْحَانَهُ

 

İsrail Güdümleme Makinası 4

Ödüllü yazar Mustafa Bayoumi Guardian’a yazdı:

“İsrail ve/veya Filistinle herhangi bir ilgisi olmayan çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık iddiasındaki şirin bir kasabadaki bir okulun paneline davet edilmiştim…

1 Kasım’a geldiğimizde web sitelerinde etkinliğin reklamını yapmaya başlanmıştı bile.
Altı gün sonra ise her şey iptal edilmişti.

İptal gerekçesi olarak “Orta Doğu’daki çatışmalar” gösterildi. Akabinde bazı veliler beni ‘nefret söylemi’ ile suçladı.

Bu büyüleyici ve kapsayıcı kasabadaki okul iptal kültüründen nasibimi almamı sağladı.

Bir insanı insanlıktan çıkarmanın, canavarlaştırmanın en kestirme yollarından biri de onun kendi adına konuşmasına izin vermemektir.”

       

  *

 

Özellikle Çocuk- Anne Soykırımı!

İsrail’in abluka altındaki Gazze Şeridi’ne 7 Ekim’den bu yana düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 376 artarak 15 bin 899’a yükseldiği belirtildi.

Gazze Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, düzenlediği basın toplantısında, İsrail’in 59 gündür devam eden saldırılarına ilişkin bilgi verdi.

Kudra, İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırılarda can kaybının 15 bin 899’a, yaralı sayısının ise 42 bine yükseldiğini söyledi.
Filistinli yetkili, ölenlerin yüzde 70’inin (11 bin) kadın ve çocuklardan oluştuğunu aktardı.

İsrail’in sağlık sistemine yönelik saldırılarında 283 sağlık personeli öldürüldü, 56 ambulans kullanılmaz hale geldi, 56 sağlık kuruluşu yıkıldı, 20 hastane ve 46 sağlık ocağı hizmet dışı kaldı.

İsrail askerleri, başta Şifa Hastanesi Genel Müdürü Muhammed Ebu Silmiyye başta olmak üzere,
35 sağlık personelini kötü şartlarda ve işkence altında alıkoymayı (esir) sürdürdü

TRT Haber

                *

“Gazze’deki ‘ insani ateşkes(!)’
sürecinde Nasr Çocuk Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde bulunan çürümüş bebek cesetleriyle ilgili yeni detaylar ortaya çıktı.

Nasır Hastanesi personeliyle konuşan Washington Post gazetesi, hemşire ve doktorların İsrail ordusundan gelen bombalama uyarılarının ardından bebekleri bırakmak zorunda kaldıklarını yazdı.

Sınır Tanımayan Doktorlar’la birlikte çalışan Filistinli hemşireyse başka bir seçenek göremediği için hastaneyi terk etmek zorunda kaldığını aktardı.

Gazetenin ismini paylaşmadığı hemşire, durumu değerlendirdikten sonra bebekler içinde en güçlü ve oksijen desteğinin kesilmesine en uzun süre dayanabilecek gibi görüneni yanına alarak,
diğer 4 bebeği makinelere bağlı bir şekilde bıraktığını!  anlattı.

Sonrasında eşi, çocukları ve yanına aldığı bebekle birlikte Gazze’nin güneyine ilerlediklerini söyleyen hemşire,

“Kendi çocuklarımı arkamda bırakıyormuş gibi hissettim. Eğer onları yanımıza alabilsek alırdık ama oksijeni kestiğimizde öleceklerdi”
ifadelerini kullandı.

Olaydan iki hafta sonra çatışmalara verilen “insani arada”(!)
hastaneye girebilen Gazzeli gazeteci Muhammed Baluşa korkunç bir manzarayla karşılaştı.

Baluşa,
yoğun bakım ünitesinde, çürümüş, bazı kısımları soluncalar tarafından yenmiş ve sokak köpeklerinin yaraladığı 4 bebek cesediyle karşılaştığını aktardı.”

     

 

“İsrail ordusu operasyonlarını genişletirken Gazzeli siviller kaçacak yer bulamıyor.

Pazar günü Han Yunus’taki 34 bölge için tahliye emri yayımlandı.

Filistin – Gazze’ye yönelik bombardımanını sürdüren İsrail ordusu, güney ve kuzey Gazzedeki  yerleşimleri, çocuk kadınlar başta olarak vurup yakarak öldürüyor.

Evinin enkazı üzerinde yaşamayı sürdüren Gazzeliler: Burada yaşamak yerinden edilmekten daha iyi diyor.

Nüfus en yoğun olduğu Gazze ve Han Yunus şehirlerinin yıkılarak vurulması nedeniyle Gazze’deki milyonlarca sivilin kaçıp sığınacağı yerlerin sayısı da giderek daralıp azalıyor.

Gazze’deki Endonezya Hastanesi’nde mide ve bağırsak uzmanı olarak görev yapan doktor Hüssam Ebuyde’nin de bu sivillerden biri.

İlk olarak 8 Ekim gecesi İsrail ordusu tarafından aranan Ebuyde, yaşadıkları bölgenin bombalanacağı bilgisini aldıktan sonra evlerini boşalttıklarını söyledi.

Eşi ve 5 çocuğuyla birlikte İsrail ordusunun talimatı doğrultusunda güneye doğru / Salahaddin Caddesi’inden/ gittiklerini belirten Gazzeli doktor burada yeğeninin evinde 25 kişiyle birlikte kaldıklarını aktardı.

Şu anda İsrail ordusundan ikinci bir telefon alan Ebuyde, sığındıkları evin boşaltılmasının emrettiklerinş ve bu sefer nereye gideceklerini bilmediklerini söyledi”

         
        —-

Cesur Vicdanlı İbrahimi!

“İsrailli yazar Levi:
Rejimin ırkçılığı Netanyahu’nun da ötesinde, uluslararası hukuk İsrail’e hiçbir zaman işlemedi!

“İsrail’de Nazi gibi düşünenler var”

İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Giora Eiland:
“Gazze’deki salgınlar İsrail için iyidir, güneydeki şiddetli salgınlar zaferi yaklaştıracak ve IDF askerleri arasındaki ölümleri azaltacaktır” dedi.

Bu sözlere pek ses çıkartan olmadı. Sizin deyişinizle bir Avrupalı komutan ortaya çıkıp bir ulusu salgın ya da açlıkla öldüreceğini söylese sizce ne olurdu?

“Bu bir Nazi fikriydi, hatta bir Nazi fikrinden daha az değildi.

Bu sözcüğü pek çok kez kullanmam ama bu sefer bu bir generalin Nazi terimleriyle konuşmasıydı.
Dediğiniz gibi daha şaşırtıcı olan buna neredeyse hiç tepki gelmemesi!

“İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, bir açık hava toplantısında:
“İsrail’in soykırım yapma hakkı var!” dedikten sonra,
“Meşru müdafaa hakkı var” diye düzeltmiş.

Akıldaki dile mi yansıyor? 
Gazze’de yaşananlar soykırım mı?

Her şeyden ötesi, kötülük sıradanlaştı mı?”

“- Bakın, bu bir tanım sorunudur. Bu, kitlesel bir katliam ve kitle cinayetidir. Şüphesiz cinayettir.
Gazze’de neredeyse 20 bin insan öldü. Adıyla tanımlamak zorunda değilsin. Sonuçları görüyorsun…

“Uluslararası hukuk İsrail işgallerinin karşısına hiç çıkmadı!”

“İsrail’e karşı uluslararası hukuk 7 Ekim’den bu yana mı işlemiyor?

Yoksa son 55 yıldır mı bu sorunla karşı karşıyayız?”

“- Uluslararası hukuk hiçbir zaman İsrail’in işgali karşısında işlemedi.

İsrail uluslararası hukuku Batı Şeria’da günlük olarak ihlal ediyor.

Başka ne var?

Batı Şeria’daki herhangi bir yerleşim de uluslararası hukukun ihlalidir. İsrail’e ait hapishanelere Filistinlileri götürmek bir uluslararası hukuk ihlalidir.”

“İsrail’in 7 Ekim’de başına gelenler şu an istediklerini yapma hakkı veremez”

“- 7 Ekim’e döndüğümüzde, Hamas saldırısından hareketle İsrail’in Gazze Savaşı’nı ilk başta meşruiyet zeminine oturttuğunu söyleyenler var.

Şu anda bu meşruiyetin artık bittiği kanaatinde misiniz?

“(İsrail) Kendini savunma açısından açık bir meşruiyete sahipti.

Böyle vahşi bir saldırıdan sonra.

-Evet, bu İsrail’e karşı barbarca bir saldırıydı, İsrail bunu görmezden gelemez, hiçbir şey olmamış gibi devam edemezdi.

Hayır, hiçbir devlet böyle bir saldırıya tepki göstermemezlik etmezdi.

Ancak bu durum İsrail’in istediği her şeyi yapma hakkını vermez.”

“Gazze’de yaşananlara tepkisizlik İsrail solunun cesaretini(!) yansıtıyor”

“Gazze’deki acılar üzerine sivil toplumun önde gelen kanaat önderleri neden çok konuşmak istemiyor?
Bu noktada aklıma ilk olarak Shikma Bressler geliyor.
Hem yargı reformu hem “Kara Bayrak” eylemlerinde simge isimlerden biriydi.

Netanyahu ve aşırı sağ hükümet karşıtı bir isim.
Evet, yine hükümeti eleştiriyor.

Ama Gazze’de hayatını kaybeden siviller ile ilgili bir açıklamasına rastlamadım.

Elbette amacım bir kişi üzerinden gitmek değil ancak uzaktan bakınca İsrail’de genel tablonun bu olduğunu gözlemliyorum.” 

“- İsrail’i Gazze’de olup bitenler ve sivillere yönelik katliam için eleştirmek, kınamak, o acıyı paylaşabilmek ve/ya kıyaslayabilmek hem insan hem sorumlu bir vatandaş hem de aydın olmanın gereği değil mi?

Neden sadece siz konuşuyorsunuz?”

“- Bu vaziyet hem İsrail solunun ruh halini hem cesaretini yansıtıyor aslında.

Unutmayın ki; Shikma Bressler’in liderliğini yaptığı protestolar hiçbir zaman işgale dokunmadı.

Demokrasiden bahsediyorlardı ancak,

arkalarında bu vahşi apartheid sistemi olduğunda, bu meseleye hiç dokunmadılar.
Kimseye bunun hakkında konuşmasına da fırsat vermediler.”

“İsrail Basını Gazze’de Yaşananlara Karşı Otosansür Uyguluyor”

“- İsrail basını yaşanan vahşeti gizliyor” diyorsunuz.

Biz ise Türkiye’de özellikle Haaretz gazetesi üzerinden, hatta 8 Ekim’de atılan “Sorumlu Netanyahu” manşetinden hareketle “İsrail’de basın ne kadar özgür” diyoruz.

Hangisi doğru?

Olup bitenleri evrensel gazetecilik ilkeleri ölçeğinde ele alan Haaretz mi var sadece?

Yoksa Gazze’deki gerçekler hakkında konuşan başka İsrail gazeteleri/medya kuruluşları da var mı?

“Öncelikle İsrail medyası tamamen özgürdür.

Ve bu da bugünkü durumu çok daha kötü kılıyor.

Hiç kimse medyaya Gazze’yi göstermemesini söylemiyor.

İsrail medyası özellikle savaş zamanlarında izleyicilerin ve okuyucuların ne görmek-bilmek istediğinin ve istemediğinin fazlasıyla farkında.

Bu sansürden çok daha kötü olan bir otosansürdür.
İsteselerdi her şeyi yayınlayabilirdi. Onları hiçbir şey durdurmazdı.”

Pazartesi 4 Aralık 2023 15:36 / İndependent Türkçe

          

**

 

Kimin Tanrısı Galip?

 

فَدَعَا رَبَّهُٓ اَنّ۪ي مَغْلُوبٌ فَانْتَصِرْ

O (Nuh) da: “Ben yenildim, bana yardım et” diye Rabbine yalvarmıştı.

(Kamer Suresi 10. Ayeti Kerime)
Diyanet Meali

   

*

Hz. Ali’nin (ra) bildirdiğine göre müminler Bedir Savaşı’ndan önceki gece, ince ince yağan bir yağmura tutulmuş, kalkan ve ağaçların altına sığınmış, bağırları geçmiş tatlı bir uykuya dalmıştı.

Yalnızca Rasûlullah (sav) uyanık geceyi bir ağacın altında namaz kılarak ve ağlayarak geçirmiş, ardından şu yakarış ve tazarruda bulunmuştu:

– “Ya Rabbi; işte Kureyş müşrik ve kafirleri! Kibir ve gurur ile geldiler! Sana meydan okuyor, peygamberini de yalanlıyorlar!

– Ya Rab! Peygamberlere nusret ahdini-zafer sözünü, bana da hususi olarak zafer vaadini yerine getirmeni senden isterim.

– Allah’ım, eğer sen şu bir avuç Müslüman’ın helak olmasını diliyorsan, sonra sana ibadet eden bulunmayacaktır.”

Bu duasının ardından omuzundaki cübbesi düşene kadar ellerini kaldırdı yalvarış ve yakarışını sürdürürken, ellerini indirmeden şu müjde ayeti nazil oldu:

“(Bedir’deki) bu topluluk yakında muhakkak hezimete uğrayacak ve (Kureyş) arkalarını dönüp gidecekler.” (Kamer Suresi, 45)

        

***

 

 

ABD’li Hıristiyan bir kadın, sosyal medyada paylaştığı videoda, göz yaşları içinde, hıçkıra hıçkıra anlatıyor:

“Minik topuzlu küçük kızı gözlerinden öpen o adamın videosu…
Müslümanların inancına bakışım sonsuza kadar değişti.
Öyle güçlü ki tasavvur edemiyorum. O küçük kızın yaşarken çekilmiş videolarını gördüm. Onun minik sesi…”

“Serbest bırakılan Filistinli rehinelerin videolarını izliyorum.

Yıllarca hapis yatan, çocukluk yıllarını hapiste geçiren körpecik delikanlılar.

Ve o çocuklardan birinin yaptığı ilk şey, annesinin elini öpmek.
Sonra da deniyor ki ‘Eyvah, İsrail PR (Halka İlişkiler) savaşını kaybediyor.’ Evet yani. Çünkü benim gibi insanlar…

Kızını defnetmeye hazırlanan o adam gülümsüyor, çünkü biliyor ki kızı cennette.”

           

 

ABD’li başka bir kadın eski dinsiz yeni mümin bir kadının video mesajı:

“Bir ağacı meyvesinden tanırsınız.

Filistinlilerin ne kadar tatlı meyveler verdiğini fark ettim.

Ve eğer bir tanrı varsa, inanıyorum ki Filistinliler ve Müslümanlar Tanrı’nın seçilmiş halkı.

Onlarda Tanrı’nın delillerini görüyorum; hal ve hareketlerinde, kalplerinde, şefkatlerinde.

Onlar gerçekten güzel insanlar. 11 senemi muhafazakâr bir Hıristiyan kilisesinde geçirdim ve hiç bu tür meyveler görmedim. Hayır, yanına bile yaklaşamazlar.

Ama onların Tanrı’ya adanmışlığı, kötücül güçleri bu tatlı insanlara gittikçe daha vahşi bir şekilde saldırmaya sevk ediyor.

Ve bence bizi onların hakkı hukuku için daha çok uğraşmaya, daha çok savaşmaya iten de bu.
Çünkü bunu hak ediyorlar. Yanlış bir şey yapmadılar. Ve eğer bir tanrı varsa, onun halkı budur.”

Karar/ 4 Aralık 2023 – Hakan Albayrak

  
         **

 

“NETENYAHU niçin KÖRFEZ ÜLKELERİNE huzurunuzun bozulmasını istemiyorsanız SESİZ kalın, dedi ve 400 milyonluk ARAP âleminden ne oluyor, diyemediler.
Hadi DEVLET başkanları diyemedi de hiç mi Sanatçısı Bilim adamı Akademisyen yok içlerinde.

ALLAH’IM GÜCÜNE GİTMESİN 24 SAAT KABE’DE KUR’AN OKUTMAKLA OLMUYOR.
Demekki CENNETE GAVURLAR DA GİRECEK Çünkü onlar haksızlık karşısında SUSMAYANALARDIR.”

          
    *

“HAYRETI MUCIP / 30 Kasım 2023 12:51
Hocam siz inançlı ve dini bilgileri iyi ve sağlam olan bir yazarsınız;

Allahu Teala bunlara neden belasını vermiyor, bir açıklamanız olabilir mi?

Zira islam tarihinde Allah’ın müdahale ettiği durumlar var; Fil vakası, Sureka’nin atının kuma saplanması, Bedir, Uhud, Hendek savaşları vs. Selamlar, hürmetler”

          

*

 

Yıldız / 19 Kasım 2023 09:52
“Sn Dancar sizin yaptığınıza hamaset denir, seni çok ilgilendiriyorsa burada ne duruyorsun,
hemen git Hamas’a katıl.

Kutsal kitabında ne emrediyorsa öyle yap!.

Siyonist yahudi de Tevrat’ta yazılı olanı yapıyor.

Dini inançlara saygılıyız değil mi?  

 

***

İsrail Pirus Zaferi Mi Kazanacak?

(kaybı kazancından daha ağır zafer)

Pirus zaferi, kazanan üzerinde o kadar yıkıcı bir etki yaratan bir zaferdir ki, kazandığına değmeyen bir zafer demektir.

Böyle bir zafer, gerçek anlamda bir başarı duygusunu yok eder veya uzun vadeli ilerlemeye zarar verir.

Bu deyim, Makedonyalı Pyrrhus’un sözüne dayanır.
Pirus, MÖ 279’da Asculum Muharebesi’nde Romalılara karşı zafer kazanmasına rağmen, ordusunun büyük bir kısmı tahrip oldu ve bu durum ordusunun sonunu getirdi.

Zigetvar Kuşatması 6 Ağustos/ 8 Eylül (1566), Osmanlı-Habsburg / Hırvat- Macar  savaşları sırasında gerçekleşmiştir.

Kuşatma Osmanlılar tarafından kazanılmış olmasına rağmen,
ağır Osmanlı kayıpları, Sultan Süleyman’ın ölümü ve Viyana’ya yapılacak Osmanlı ilerleyişinin ertelenmesi yüzünden Pirus zaferi olarak görülebilir.

Bu zafer sonuçta 2. Selim’in tahta geçmesi ve  Osmanlı’nın Avrupa’daki ilerlemesini durdurup duraklama/ gerileme döneminin başlamasıyla neticelendi denebilir.

Dünya tarihinde birçok Pirus zaferi örnekleri bulunur.

 

Zigetvar kalesinden son direniş ve son saldırı
(Johann Peter Krafft’ın tablosu, 1825)

 

bknz: https://youtu.be/XP6liw6ubLI?si=Ddac8HQGQD-8AvEh

 

Hüseyin Çeşitcioğlu

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
O Kimseler Gibi Olmayın ki, Allah’ı Unuttular…

“O KİMSELER GİBİ OLMAYIN Kİ, ONLAR ALLAH’I UNUTTULAR, ALLAH DA CEZA OLARAK NEFİSLERİNİ / KENDİLERİNİ …

Kapat