Ana Sayfa / Yazarlar / İstibdat = Fitne

İstibdat = Fitne

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İSTİBDAT = FİTNE 

 

İstibdat, tarih sayfasına çıkan herkes ve şeyin bir şekilde karşısına çıkmıştır ve çıkacaktır da. Mazinin sayfalarında bu istibdat kendini bazen fiziki bazen de ilmî bazen de başka suretlerde kendini göstermiştir. 

İstibdat nedir denilirse şayet: “İstibdat tahakkümdür, muamele-i keyfiyedir, kuvvete istinat ile cebirdir, rey-i vahittir, suistimale gayet müsait bir zemindir, zulmün temelidir, insaniyetin mâhisidir (mahv edicisidir).[2]   

İstibdat aynı zamanda hem fitnelerin hem de maskeler arkasına gizlenmiş olanların kilidini açacak bir kilittir. 

Hz. Peygamber Efendimiz (a.s.v.) şöyle buyurur: “İlerde bir sürü fitne kopacaktır, Bu fitneler esnasında oturan yürüyenden, yürüyen de koşandan daha hayırlıdır.”[1] 

Bu fitne tabirini istibdat olarak da düşünecek olursak bu yazımızla daha alakadar olacaktır.  

Şimdi bu şekilde okuyalım “İlerde bir sürü çeşit çeşit istibdat üzerinize yağmur gibi yağacaktır. Bu istibdatlar esnasında oturan yürüyenden, yürüyen de koşandan daha hayırlıdır.” Yani selamet derkenar atasözünde olduğu gibi bir şeye karışmadan işini yapan selamette kalacaktır. 

Risale-i Nur Külliyatının muhtelif yerlerinde istibdat meselesi ele alınmıştır. Mevzumuzla alakalı olarak bu 6 hastalıktan istibdatın bulaşıcı hastalıklar gibi çeşitleri olduğu ve kolay bulaşıp sirayet ettiğini bize ders vermekte. 

“Birincisi: Ye’sin, ümidsizliğin içimizde hayat bulup dirilmesi. 

İkincisi: Sıdkın hayat-ı içtimaiye-i siyasiyede ölmesi. 

Üçüncüsü: Adavete muhabbet. 

Dördüncüsü: Ehl-i imanı birbirine bağlayan nuranî rabıtaları bilmemek. 

Beşincisi: Çeşit çeşit sâri hastalıklar gibi intişar eden istibdad. 

Altıncısı: Menfaat-ı şahsiyesine himmeti hasretmek.”[1]

Elinde bir cm imkan olan hemen kendi sistemini otoritesini kurup farkında olsa da olmasa da bir şekilde istibdada başlıyor. Bu sebeple hukukullahı, sünnet-i seniyyeyi her hareketimizde düstur yapabilsek müstebidlikten de kurtuluruz. Yoksa ne kadar okusak da, kaç senedir iman hizmetiyle meşgul de olsak, hangi meseleleri çözmüş olsak da farkında olmadan beraber yol yürüdüğümüz hizmet arkadaşlarımıza zımni bir kibir, gurur, enaniyet sergilemiş oluruz. Buna ilmî istibdat ve enaniyet-i ilmiye denilir. 

“Bir şey daha kaldı, en tehlikesi odur ki: İçinizde ve ahbabınızda, bu fakir kardeşinize karşı bir kıskançlık damarı bulunmak, en tehlikelidir. Sizlerde mühim ehl-i ilim de var. Ehl-i ilmin bir kısmında, bir enaniyet-i ilmiye bulunur. Kendi mütevazi de olsa, o cihette enaniyetlidir. Çabuk enaniyetini bırakmaz.”[2]

Çevremizde baktığımızda hizmetimiz içinde imtiyazlaşmış kimselerde kendi anlayışını tek yol olarak gösterme hatta dayatma ve kendisi gibi düşünmeyenleri adeta hizmetten ihraç etmek gibi tutumlar da olabilir ve görüp duyuyoruz. 

Buna bir misal olarak:

“..o Nur’dan kazandığı çok ehemmiyetli makamından atmak arzusu oldu, kalben müteessir oldum.”[3]

Şeklinde mazide de his veya tutumlar olmuş olabilir.
Böyle durumlar Risale-i Nur hizmetimizde veya hizmet zeminimizde olursa o zeminde bu problemi dile getirip gerginliğe mahal olan şeyi izan etmeliyiz. konuşulduğu halde meseleler, sorunlar devam ediyorsa şayet kapıyı çekip “selamet der kenar” deyip hakikatlerle meşgul olmaya hiç hız kesmeden başka bir hizmet zemininde devam etmekle çözüm bulabiliriz. Çünkü bazı teammüller hizmetin esaslarının önüne geçebilmekte yanlış bir davranış olarak. 
Bu yanlışları kitaptan doğrusunu da göstersen hayır bizim böyle teammüllerimiz var deyip kitaptaki yeri tevil edebilirler. 

 

Selam ve selamet maddi manevi müstebid olmayanlara olsun. 

Muhammed Numan ÖZEL 


[1]Hutbe-i Şamiye ( 20 ) 

[2] Mektubat ( 426 )

[3] Tarihçe-i Hayat ( 523 )

Yazar : Muhammed Numan ÖZEL

Muhammed Numan özel, 1987 Yozgat Doğumlu olup mesaisini Risale-i Nur''un tahkiki gayesiyle, Külliyattan derlemeler, tashihler ve makaleler yazarak geçirmektedir. Bu gayesinde ise Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin meslek ve meşrebinden sapmadan ve vâris-i Bediüzzaman (r.a.) ile sıkı irtibat içerisinde yapmaktadır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Mahkeme-i Kübra

Melheme-i Kübra Muhbir-i Sadık Hz. Muhammed aleyhisselamın haber verdiği ahir zaman alametleri çıkıyor birer birer. …

Kapat