İSTİBDAT NEDİR; MEŞRUTİYET NEDİR?
“Sual: İstibdat nedir; meşrutiyet nedir?
Cevap:
İstibdat tahakkümdür, muâmele-i keyfiyedir,
kuvvete istinad ile cebirdir, rey-i vâhiddir,
sû-i istimâlât a gâyet müsâitbir zemindir,
zulmün temelidir, insâniyetin mâhisidir.” –(Asar-ı Bediiyye )
-nasıl anlamalıyız?..
İSTİBDAT ;
Tek fikir ve görüşün hakim olduğu toplumlarda kişisel uygulamalar,
zorbalığa dayanan kuvvet kullanmalar,
farklı fıtrat ve kabiliyetlere fırsat tanımazlar!..
Kişilik haklarının çiğnendiği,
kötüye kullanıldığı,
zulmün kol gezdiği,
insanlığın öldüğü yerlerdir!..
Bu günkü islam aleminin mazlum hali ne yazık ki bunun en bariz bir örneğidir!.
“Hak namına, hakikat hesabına olan tesadüm-ü efkâr ise,
maksatta ve esasta ittifakla beraber,
vesâilde ihtilâf eder.
Hakikatin her köşesini izhar edip hakka ve hakikate hizmet eder.”(22. Mektup)
Fikirler özgürce çarpıştığı zaman,
hak ve hakikat daima galip gelip,
yanlışları bertaraf ederek hakka ve hakikate hizmet ederler.
Üstadımız, Abdülhamit dönemini, zayıf istibdat olarak değerlendiriyor. Asıl istibdat döneminin ise;
cumhuriyet rejimin kurulması ile başlayan, milli şefler dönemi olarak gösteriyor.
“Hürriyet, terbiye-i İslâmiye ile olmazsa,
ölecek;
bir istibdâd-ı mutlak, yerine çıkacak.” Divan-ı harbi-i Örfî-)
MEŞRUTİYET NEDİR?..
Genel anlamda,
meşrutiyet İslam’a ve örfe uygun olmadığı düşünüldüğü için,
yabani bakılmış.
Halbuki meşrutiyet bugünkü manası ile cumhuri yönetim şekilleri içinde
İslam’a en uygun olan yönetim biçimidir.
Meşrutiyet hükümdarlar ile yönetilmekte olan
bir ülkede hükümdarların başkanlığı altında olan
parlamento yöntemine dayanmış olan hükümet biçimine verilen addır.
“İSTİBDAT,
zulüm ve tahakkümdür.
MEŞRUTİYET, adalet ve şeriattır.
Padişah, Peygamberimiz(ﷺ) in emrine itaat etse ve yoluna gitse HALİFE’dir.
Biz de ona itaat edeceğiz.
Yoksa, Peygambere tâbi olmayıp zulmedenler, padişah da olsalar haydutturlar.
Bizim düşmanımız cehalet, zaruret, ihtilâftır.
Bu üç düşmana karşı san’at, marifet, ittifak silâhıyla cihad edeceğiz!..”
(Divan-ı harbi-i Örfî-)
- Hayranlıkla Dinlediler ve İtaat Ettiler!.. - 18 Eylül 2024
- ‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ - 14 Eylül 2024
- Eğer Allah Dileseydi Ne (biz) Şirk Koşardık, Ne de Atalarımız!..” - 11 Eylül 2024
- “Canımı Müslüman Olarak Al ve Beni Sâlih Kimseler Arasına Kat !” - 10 Eylül 2024
- Şehadette Niçin Hem Abduhu Hem Rasûluhü Diyoruz? - 2 Eylül 2024
- İttihad-ı İslâm’ı Israrla Önemsememek… - 30 Ağustos 2024
- Allah’ın Lûtfu ve Rahmetiyle, Ferahlasınlar… - 27 Ağustos 2024
- Sırf Allah ve Resûlü, Fazlından Kendilerini Zengin Etti Diye İntikam Almaya Kalktılar - 18 Ağustos 2024
- “Kader Bizi Böyle Bağlamış…” - 9 Ağustos 2024
- “Bir de Takvâ Elbisesi ki…” - 3 Ağustos 2024