Ana Sayfa / Yazarlar / Kâfirler için Mîzan Kurulur mu?

Kâfirler için Mîzan Kurulur mu?

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kafirler için Mizan Kurulur mu?

10.-Sual: Kafirlerin amellerinin tartılmayacağı ayette bildiriliyor. Mü’minler ise sürekli cehennemde kalmayacak. O halde Mü’minun: 102.- 103. Ayetlerde bildirilen zümre kimdir?

10.-Elcevap: Kur’an farklı zümrelerden bahsederken bunların hükmünü ayrı ayrı ayetlerde beyan eder. Bu ayetler biraraya getirilince bütüne ulaşılır. Mana bütünlüğü tezahür eder. Mizan, terazi kurulduğunda Kur’an üç zümreden bahseder. Bid’at ehli olan dalalet fırkaları şu üç zümreden habersizdir. Mizanda mü’min, kafir ve münafığın durumu farklıdır.
—Kafir için bir terazi kurulmaz. Kehf: 105. Ayet bunu bildiriyor.
—Mü’minin hasenatı fazla ise cennete, seyyiatı fazla ise cehenneme gider ve ziyana uğrar. A’raf: 8.- 9. Ayetler bunu ifade ediyor.
—Münafığın ise tartıları hafif gelince sürekli cehennemde kalır. Mü’minun: 102.- 103. Ayetler de bunların durumunu bildiriliyor.

Mizanda kafirlerin durumu: İşte onlar, Rab’lerinin ayetlerini ve O’na kavuşmayı inkar eden, bu yüzden amelleri boşa çıkan kimselerdir. Kıyamet günü onlar için bir terazi kurmayız. (Kehf: 105.)

*Hanefi mezhebinde kafirler şeriatla muhatab değildir. Onlardan amel etmeleri beklenmez. Onlar bilakis imanla muhatabdırlar. İmandan sonra ibadet gelir. Onlar için mizan kurulmaz.

Mizanda mü’minlerin durumu: O gün amellerin tartılması haktır. Kimin tartıları (ameli) ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Kimin tartıları (ameli) hafif gelirse, işte onlar da ayetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır. (A’raf: 8.- 9.)

*Fasık, büyük günah işleyen ve tevbe etmeden ölen kimsedir. Diğer zümre için “halidune” ifadesi varken burada sonsuz azab zikredilmez. Fasık ziyana uğrayandır. Ayetlerdeki emirlere isyan ettiği için haksızlık etmiştir. Fakat inkar etmediği için azabı sürelidir. Sürekli değildir.

Mizanda mü’minlerin ve münafıkların durumu: Kimlerin tartıları (ameli) ağır gelirse işte onlar kurtuluşa erenlerdir. Kimlerin tartıları (ameli) hafif gelirse işte onlar da kendilerini ziyana sokanlar, cehennemde sürekli kalanlardır. (Mü’minun: 102.- 103.)

*Ayetlerde geçtiği üzere mizanda tartıları hafif gelenler hakkında iki hüküm vardır. Bir kısmı hakkında hüküm, ziyana uğramaktır (A’raf: 8.- 9.) diğer bir kısmı hakkında hüküm, sürekli cehennemde kalmaktır. (Mü’minun: 102.- 103.).
Ziyana uğradı ayeti, günahkâr mü’minler içindir.
Sürekli cehennemde kalır ayeti, münafıklar içindir.

Mizanda mü’minlerin ve münafıkların durumu: Kimin tartıları (ameli) ağır gelirse, işte o, hoş bir hayat içindedir. Kimin de tartıları (ameli) hafif gelirse, artık onun da anası haviyedir. Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin? (O), kızgın bir ateştir. (Karia: 6.- 11.’e)

*Haviye cehennemin en altıdır. Esfeli safilindir. Münafıkların cehennemdeki mekanıdır. Oraya nasara ve yahudi değil mü’minler arasında yaşayan ehli nifak girer. 

*Şüphesiz ki; münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Onlar için hiç bir yardımcı bulamazsın. (Nisa: 145.)

*Rivayet edildiğine göre “Haviye” cehennem ateşinin en alt kapısının adıdır. (Kurtubi- el- Camiu li Ahkami’l- Kur’an, Karia Suresi 19. Cilt, 304. Sh.)

Sual: Neden Anası haviyedir?

Elcevap: Çocuğun, kendisine sığındığı anneye teşbih edilerek, anne (ümm) denilmiştir. (Tefsir-i Kebir, Mefatihu’l- Gayb, 23. Cilt, Karia Suresi, 365. Sh.) (Kurtubi- el- Camiu li Ahkami’l- Kur’an, Karia Suresi 19. Cilt, 304. Sh.)

*Nasıl ki bir anne evladını bırakmaz ve yanından ayırmaz, haviye de adamı bırakmaz, kendinden uzaklaştırmaz.
Ananın yavrusunu kucağından düşürmediği gibi bir manzara ile karşılaşır.

*Münafıklar, mü’minlerle beraber haşr olunurlar. Sonra aralarına bir sur çekilir. Onların kafirlerden farklı olarak amelleri tartılır. Çünkü münafıklar dünyada iken bir dönem imanlı idiler, sonra münafık oldular veya kendilerinin mü’min olduklarını izhar edip iç hallerini gizlediler. Hafif gelen amellerinden dolayı cehenneme atılırlar ve orada sürekli kalırlar. Mahşerde kafirler amelleri tartılmadan cehenneme atılırken, münafıklar, müslümanlarla beraber haşr olunacaklar.
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Münafık erkeklerle münafık kadınların, mü’minlere: “Bizi bekleyin, nurunuzdan bir parça ışık alalım.” diyeceği günde kendilerine: “Arkanıza dönün de bir ışık arayın!” denilir. Nihayet onların arasına, içinde rahmet, dışında azab bulunan kapılı bir sur çekilir.” (Hadid: 13.)
Ahirette münafıklar mü’minlerle beraber haşr olunduğunda secde çağrısı yapılır. Mü’minler secdeye vardıkları zaman onlar da secde etmek isteyecekler. Fakat güç yetiremeyecekler.
Allahu Teala (c.c.) şöyle buyuruyor: “Bacaktan açılacağı (işlerin güçleşeceği) ve secdeye davet edilecekleri gün (secde) edemezler.” (Kalem: 42.)
(Cevher İnci Altın isimli kitaptan)

Gidiyoruz Ahirete

Dünyaya kanmadan,
Nefsimize uymadan,
Şeytana aldanmadan,
Gidiyoruz ahirete.

Rızayı kazanarak,
Maksuda ulaşarak,
Sonsuza kavuşarak,
Gidiyoruz ahirete.

Sebilden tatmak için,
Havuzdan kanmak için,
Cennete koşmak için,
Gidiyoruz ahirete.

Rahmanı görmek için,
Rahmetten tatmak için,
Nimete doymak için,
Gidiyoruz ahirete.

Melekler davet etsin diye,
Cennet kapıları açılsın diye,
Rabbim kulum desin diye,
Gidiyoruz ahirete.

Dünya kapısından geçtik,
Kabir berzahına girdik,
Mahşerde haşrolup dirildik,
Gidiyoruz ahirete.

Amel defteri geldi sağından,
Mizanda sevaplar ağır günahtan,
Geçip sevindik sırattan,
Gidiyoruz ahirete.

Kafir münafık perişan oldu,
Fasıklar yarı yolda kaldı,
Mü’min maksadına vardı,
Gidiyoruz ahirete.

Bu ne kutlu yolculuktur,
Sonu ne hoş mutluluktur,
Sonu sonsuz kurtuluştur,
Gidiyoruz ahirete.

Akıbeti görmek için,
Sonsuza kavuşmak için,
Bir ile bir olmak için,
Gidiyoruz ahirete.

Güzellikler diyarına,
Hoş sedalar yurduna,
Rabbimizin huzuruna,
Gidiyoruz ahirete.

Son nefeste iman ile
Kabirde istirahat ile
Kıyamette kıyam ile
Gidiyoruz ahirete.

Her dem gözyaşı dökerek,
Vedudu canımdan çok severek,
Rasule salat selam ederek,
Gidiyoruz ahirete.

Dirildik et ve kemikle,
Taş olsan, demir olsan ne,
Hüzün niye, tasa niye,
Gidiyoruz ahirete.

Abdullah Öztürk

Yazar : Abdullah ÖZTÜRK

1963 miladi ve 1383 hicri senesinde, Ankara’da dünyaya geldi.
Gazi Üniversitesi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümünden mezun oldu.
Memleketi Şeyh Ali Semerkandi Hazretlerinin yaşadığı ve medfun olduğu Şeyhler beldesidir.
Huccet, Hulasa, Fıkhul Kebir, Fıkhul Evsat, Fıkhul Asgar, Hıristiyanlara Mektuplar, Yol, Bir Şahıs Bir Olay, Cevher İnci Altın, Suristan, Kalbimin Aydınlığı 40 Hadis, isimli eserlerin yazarı, halen ilmi araştırmalarını devam ettirmektedir.

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

3 Yorumlar

  1. avatar

    Bu izahat ateistlere ve ehli sünnet harici gruplara tam bir cevap olmuş. Onların itirazlarını geçersiz kılmış.

    Allahu Teala razı olsun…

  2. avatar

    Allah razı olsun abi.

  3. avatar

    Allah (C.c.) razi olsun. Uzun süredir aradigim cevaplari buldum sayenizde.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Bediüzzaman’ın Kendini Anlattığı Otoportresi

Risale-i Nur’ okunur, okuyanı çoktur, ama önemli olan Bediüzzaman‘ı davasının tarih içinde görünürde farkedilmeyen meslek …

Kapat