Milattan önce 3500’lerde Sümerler yazıyı icad ettiğinde kağıt yoktu henüz. Belgeler taşa ve kile aktarıldı.. Sonra papirüs yaprakları, inceltilmiş deriler kullanıldı.. Çin’de geliştirilen, ağaç kabuklarından elde edilen kâğıt bir devrim niteliğindeydi..
Kağıtla, Çin dışında önce Türkler ve Japonlar tanıştı. İpek kâğıtlara Uygurlar dini metinler yazdılar..
Müslüman Arap gezginler tarafından ortadoğu ve batıya tanıtıldı. Hızla gelişti kağıt sanayii. Paçavralar, eskimiş urganlar, iplikler, elbiseler özenle işlenerek kâğıda dönüştürüldü.. İnsanlık tarihinin ilk esaslı geri dönüşümüydü bu işlem; bir devrimdi..
Kâğıt, İstanbul’da bir semte adını verdi. Doğu kâğıdının yüz akı, “Âbâdi Kâğıt” rakip tanımaz kalitede, muhteşem bir kâğıttı.. Daha sonra Avrupa’da selüloz esaslı kâğıtçılık geliştirildi. Çok pahalıya mâlolan aharlı, mühreli doğu kâğıdı sonunda batı kâğıdına yenik düştü.. Çünkü gelenekten yeniliğe geçmekte çok dirençliydik..
İbrahim Müteferrika, Lehistan’dan ustalar getirterek selüloz esaslı kağıt imalatına başlasa da Avrupa kâğıdı karşısında rekabet edemedi..
Cumhuriyet dönemine geçtiğimizde bu işe el atan kimyager Mehmet Ali Bey ( 1899-1983) kendisine Avrupa’dan gelen cazip teklifleri reddederek 1934 ve 36’da İzmit’te kâğıt fabrikalarını faaliyete geçirdi. Bununla da kalmayıp kâğıt yapımının temel maddelerinden olan ve dünyada en kalitelisi Kütahya’da çıkan ”kaolin kili” ocaklarını fabrikaya bağladı. Reçine kustuğu için tercih edilmeyen ağaçların kaliteli kâğıda dönüşebildiğini ispatladı. Mehmet Ali Bey, daha sonra “Kağıtçı” soyadını alarak bu sevgisini gönlünden sonra ismine de işledi.
Şimdiye gelelim..
Fabrikalar kapandı gitti, kağıtta yine dışa bağımlıyız. El yakıyor fiyatlar. Tamam, fabrikalar zarar ediyorsa kâra geçirelim, bu çok mu zor?
Kim kime engel oluyor?
Yoksa dış baskı mı var?
Yani önce aşırı istihdamla zarar ettir sonra kapat mı diyorlar?
Bir de, herşeye politik bakmaktan bıkmadık, usanmadık bir türlü. Her kurum için, hepimiz için, ve her devirde geçerli bu hastalık. Yalnızca bir siyasete, bir görüşe, bir meşrebe yamayıp kurtulamayız. Aklımızı başımıza almanın zamanı geldi geçiyor..
Mehmet Ali Kâğıtçı’yı sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz..
- Ocak Kültürümüz - 19 Şubat 2024
- Sultanların Hocası Kastamonulu Safiye Hanım - 8 Ocak 2024
- Unutulan Bir Eserimiz: Manzum Sîretü’n-Nebî - 9 Aralık 2023
- Anılarda Kalan Bir Zafer - 1 Mayıs 2023
- Kent Tarihimizden Bir Yaprak: Kastamonu Patates ve Haşhaş İle Tanışıyor - 16 Ocak 2023
- Mühre Kazınan Sanat ve Bir Dua - 28 Temmuz 2022
- Kastamonu’da Bir Attar Dükkanının Mal Dökümü ve Hac Yolculuğu - 15 Temmuz 2022
- “Çekelim Destimizi Fâni Cihandan” - 13 Mayıs 2022
- Mütevazı Bir Hükümdar: Emir Âdil Bey - 8 Ağustos 2021
- Çift İle Koyun, Kalanı Oyun - 16 Mayıs 2021