Kalb ve Ruhun Hayatı / Ahmet KATIN

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Sual: Bunları:

1- Marifet-i İlahiye,

2- Muhabbet-i Rabbaniye,

3- Ubudiyet-i Sübhaniye,

4- Marziyat-ı Rahmaniye

madde madde izah etseniz..?

20. Mektub’daki cetvel ile mi, ya da bizler avam olarak bu basamakları en kolay nasıl çıkarız..?

Mi’rac ile insanlığa açılan o kapı kapanmamıştır herhalde..(?)

Elcevab: Peygamberimiz asm. Miraca çıkarken kapıları açmış. Dönerken kapıları açık bırakmış. Evliya-i Ümmeti de ruh ve kalblerinin derecelerine göre, o kapılardan geçebilirler.

Bu asırda en selametli, en kolay, en harika bir tarzda ruh ve kalbi işleten ve terakki ettiren, bizleri hayvaniyetten melekiyet ve hakiki insaniyet mertebesine yani ruh ve kalbin hayatı dairesine Risale-i Nur Külliyatı çıkarıyor. Üstadımız da hayatıyla, hizmetiyle bunu göstermiş. Yetişdirdiği talebeleriyle de bunu isbat etmiş.

Devamlı ve ciddiyetle okursak, kalb ve ruhumuzun hayatlandığını inkişaf ettiğini fark ediyoruz.

Dört basamak ile alakalı kısaca hatırıma gelen mana şudur:

Hayat-ı kalbî ve ruhîye medar olan marifet-i İlahiye ve muhabbet-i Rabbaniye ve ubudiyet-i Sübhaniye ve marziyat-ı Rahmaniye… 3.Lem’adan.

Demek kalb ve ruh ve aklın hayatlanması, kalb ve ruhun hayat derecesine çıkabilmesi için şu sayılan dört hususa dikkat ve riayet etmek icab ediyor.

Marifet-i İlahiye: Baştan aşağı Risaleler, Esma-i İlahinin tecellilerini göstermekle, bizi marifet-i İlahiye sevkediyor. Amma okuduklarımızı tatbikde gayretli olmalıyız. Yani okuduklarımızı hayata, pratiğe geçirmeliyiz.

Risalelerde ELMA ile alakalı o kadar marifet-i İlahiye misali olduğu halde, elma yerken bunlar hatırımıza gelmezse, elmayı hayvan gibi ve mide için yemiş oluyoruz. Ama renginden, koku ve tadından, ambalajından ta çıktığı yere nazar edip… Bir elmadan bütün elmalara, bu mevsimdeki elmalardan, bütün zamanlardaki elmalara, oradan bütün rızıklara intikal ettiğimizde ruhumuzdan ALLAHU EKBER, kalbimizden ELHAMDÜLİLLAH, aklımızdan SÜBHANALLAH sadalarının çıktığını göreceğiz. Böyle bir yemek; cesed, mide ve nefisden ziyade ruh, kalb ve akla… gıda, nur ve huzur verecek. Bu da bizi muhabbet-i Rabbaniye götürecek.

Muhabbet-i Rabbaniye: Hasr-ı muhabbeti ifade eder. İnsanın fıtratında ihsana, cemale ve kemale karşı bir muhabbet vardır. İman ile Allahı tanımaya başlayınca, kalbinde Allaha karşı bir muhabbet çekirdeği yaratılır. Tanımak dereceleri arttıkça, muhabbet çekirdeği gelişmeye başlar. Allahın ihsan, cemal ve kemal mertebelerini anladıkça, ihata ettikçe muhabbeti artmaya devam eder. Marifetullah ile her bir esma bir hazine olup, her hazinenin içindeki mücevheratı elde ettikçe görür ki, bütün cemaller, kemaller ve ihsanlar Allahındır ve Allahdandır. Öyleyse bütün muhabbetini yalnız Allaha çevirmesi gerekmektedir. Lillah, Livechillah ve Lieclillah sırrı açığa çıkacaktır. Yani Allah için olmak, görüşmek, çalışmak, işlemek ve rızası dairesinde hareket etmek manası, insanı ubudiyet-i Sübhaniyeye çıkaracaktır.

Ubudiyet-i Sübhaniye: Marifet ve Muhabbet terakkisi, insanı tahsis-i taabbüde çıkarıyor. Aczini, fakrını, noksanlarını anlıyor. Kainatın bir ordugah, kendisinin bir asker; kainatın bir misafirhane, kendisinin bir misafir; kainatın bir mescid, kendisinin bir abid; kainatın bir kitap, bir teşhir yeri, kendisinin ise bir mütalaacı olduğuna itikad eder. O zaman marifet ve muhabbetin neticesinin itaat olduğunu anlar. Hayatını bir asker, misafir, abid ve mütalaacı olarak yaşamaya başlar. Bu manada terakki ettikçe, her şeyin asker, misafir ve abid olduğunu gördükçe, Allahın azameti, haşmeti, celali, kibriyası onun aleminde büyür ve hakiki kulluğunu takınır. Kulluğu içindeki sultanlığı anlar. Hayatının gayesinin marziyat-ı Rahmaniye olduğunu idrak eder.

Marziyat-ı Rahmaniye: Allahın emirlerine itaat ve yasaklarından içtinab etmekten ibarettir. Her şeyde nefis ve enaniyetten teberri ile işlemektir. Allahda fani olmaktır. Kendi arzusunu terk etmektir. Her yaptığını Allah için yapmaktır. Emr-i İlahi ile rıza-yı İlahiyi birleştirmektir.

Evet, ALLAHI razı ve memnun etmekten daha mühim ne olabilir?… Bu dünyada ana- babamızı, kocamızı veya karımızı, çocuğumuzu, akrabamızı, patronumuzu, amirimizi ila ahir memnun etmek için, rıza ve takdirini kazanmak için neler yapıyor; ne zamanlarımızı, ne arzularımızı terk ve feda ediyoruz.

Evet, Marziyat-ı Rahmaniye ile herşeyde Allahın rıza ve memnuniyetini aramak, insanı hakiki insaniyete,hakiki İslamiyete çıkarıyor.

Dört mertebenin her birisinde, nebati ve hayvani hayattan uzaklaşma vardır. İnsani ve meleki daireye girmek vardır. Her mertebe, farkında olmasak da, kalb ve ruhumuzu gıdalandırıyor, nefes aldırıyor, hareket ettiriyor. Ruh ve kalb gıdasını, hava ve suyunu aldıkça, vazifelerinde işledikçe terakki ediyor. Daha önce eşyaya, nefsi hesabına bakarken; eşyadaki fiili, san’atı, isimleri, sıfatları ve şuunatı görmeye, okumaya, yemeye, içmeye, teneffüs etmeye başlıyor. Şehveti ibadete, gadabı haram ve mekruhlardan içtinaba, aklı tefekkür ve mütalaa manasına inkilab ediyor.

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Neyi Merak Etmeliyiz? / Zafer KARLI

 (Risale-i Nur’dan) Meraksa, ilme hocadır. İhtiyaçtır terakkînin üstadı. Sözler : Lemeât s. 667 Bilirsin ki, …

Kapat