Vehbi KARA |
Kanal İstanbul, Camiler ve Köprüler medeniyeti
Şanlı ecdadımız dünyanın her tarafına öyle eserler bırakmış ki aradan 500-600 yıl geçtiği halde dimdik ayakta duruyor ve ne derece yüksek bir medeniyet inşa edildiğini kör olmayan herkese gösteriyor.
Bunun en bariz örneği muhteşem camilerimizdir. Yüzyıllardır görenlerin hayranlıkla izlediği camilerimiz, hem şehirlerin sembolü hem de gezilecek en önemli mekânı olarak günümüze kadar gelmiştir. Mimar Sinan’ın acemilik eserim dediği Saraçhane’deki Şehzade Camii, bu gün dahi en usta mimarların hayallerini süslüyor.
İstanbul’un yedi tepesinden birisinde yükselen Süleymaniye Camii, Sinan’ın kalfalık eseridir. İstanbul’un her yerinden görünür ve bu şehrin büyük bir İslam medeniyetine beşiklik ettiğini dost düşman herkese gösterir. Bugünlerde minareleri ortaya çıkmış olan Çamlıca Camisi de en yeni örnektir.
Sultan Ahmet Camisi ise altı adet minaresi ile Ezan-ı Muhammedi’nin önem ve saygınlığını ifade ediyor. Boğazdan geçen bütün gemiler hayranlıkla Ayasofya ve Sultan Ahmet Camiini seyrederler. Yüzlerce defa geçtiğim bu boğazda kaptan olarak gemiye kumanda ederken Camilerin bulunduğu kırlangıca çıkarak (kırlangıç = geminin köprüüstünde bulunan idare edildiği bir çeşit balkon) bu muhteşem manzarayı seyrederdim. Hatta balıkçı teknelerini benden nete olması için ikaz eder gibi yaparak bu güzel sanat eserlerini ve burada ibadet eden Müslümanları gemi düdüğünü çalarak kendimce selamlardım.
Eminönü’ndeki yeni Camii, Fatih’teki Fatih ve Yavuz Selim Camileri de İstanbul’a başka bir güzellik katar. Topkapı Sarayı ve Beyazıt Kulesi bu camilerimizle birlikte muhteşem bir medeniyeti gösterir. İstanbul’un silueti yüzyıllarca bu eserlerle şekillenmiş ve bu güne kadar gelmiştir.
Elbette bize düşen önemli bir vazife; yüksek binaların bu silueti bozmasına fırsat vermeyecek şekilde inşa edilmesini sağlamaktır. Önemlidir zira bu eserlerin görünmesini engellemek İstanbul’daki İslam mührünün kaybolması demektir. Ne yapıp edip bu tahribatı yapanlara engel olmalıyız.
Bu önemli hususu belirttikten sonra bir de gelelim şu köprü meselesine. İstanbul’a asma köprü yapılmasına 3. Köprüde olduğu gibi benzer gerekçeler ile karşı çıkanlar olmuştu. Hatta yetmemiş Boğaziçi köprüsü inşa edilirken” buradan zenginler geçecek niçin bütçeden buraya para aktarıyorsunuz” diyerek aklı sıra muhalefet eden siyasi parti liderlerini de görmüştük. (Ecevit)
Bu iddiaların çok büyük bir hata olduğu sonradan anlaşılacaktı. Zira Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprüleri Camii siluetlerini bozmayacak şekilde boğazın kuzeyine inşa edilmişti. Köprüden sadece zenginler değil orta halli ve fakir insanlar da geçerek iddia sahiplerini mahcup etmişti. Daha da ötesi bu iki köprü gelişen Türkiye’nin ihtiyaçlarını karşılayamamış bir üçüncüsünü ve tünel inşaatını gerekli kılmıştı. Marmaray tüneli ve boğaz geçiş otoyolu Camilerin siluetini bozmayacak şekilde denizaltından inşa edilmiştir. Marmaray halen de İstanbulluların hizmetinde olup araçların geçeceği otoyolun inşaatı ise devam etmektedir.
Türkiye’nin büyüme ve kalkınma hızına paralel bir şekilde köprü inşaatları ihtiyacı karşılar mı bilinmez. Ben bunlarında yeterli olacağını zannetmiyorum. Zira yüksek kalkınma potansiyeli ve dinamik genç nüfusu ile daha çok camiler ve köprüler yapmamız gerekir kanaatindeyim.
Bu köprüler boğazı çirkinleştirmiyor bilakis güzellik katmaktadırlar. Boğazın gerdanlıkları denmesi hatta evlerde salonlara güzellik katan tabloların birçoğuna bu köprü resimlerinin bulunması en güzel delildir.
Bağnaz ve tutucu insanların “çirkinleştiriyor” iddialarına kulak asmamak gerekir. Zira ticaret gemileri ile yaşadığım birçok seyahatte en güzel şehirlerin köprülerle donanmış olduğunu gördüm. Londranın sembolü olan köprüde olduğu gibi kartpostalların çoğunun köprü resimleri olması boşuna değildir. Hele hele dünyanın en büyük merkezlerinden biri olan New York’ta yüzlerce köprü görmüş hayretimi gizleyememiştim.
Yıllar önce gittiğim New York’ta, köprülerde bizdekinin aksine sıkışık araç trafiği görünmüyordu. Zira Amerikalılar insana değer veriyor araç sıkışıklığı nedeni ile saatlerce köprü trafiğinde beklemek yerine yol ve köprü yapıyorlardı. İnsanlar evlerine ve işyerlerine daha çabuk ulaşıyor en değerli şey olan zamandan kazanıyor çok pahalı olan akaryakıt israfından da böylece kurtuluyorlardı.
İstanbul’a 3. Köprü yapılması için ihaleye çıkılmış fakat yer yerinden oynamıştı. Gezi olaylarının bahanesinden biri de buydu. Aynı tutucu zihniyet burada haksız kazanç elde edileceğini iddia ederek “ballı ihale” adı altında ve çirkin yapılaşma sözleri ile köprü inşasına karşı çıktı. İlk önce yap-işlet-devret şeklinde yapılan ihaleye kimse teklif vermedi. Demek ki öyle ballı mallı bir ihale değilmiş. Olsaydı onlarca firma katılır kıran kırana mücadele edilirdi. İkinci ihalede en iyi teklifi veren firma kabul edildi de şimdilerde ayakları ortaya çıkmış ve inşaatı hızla devam eden köprüyü yapmaya başlamıştık.
Her ne ise şimdi devlet kamu kaynaklarını kullanmadan yeniden ihaleye çıkarak bu önemli eseri de inşa ediyor. Allah, memleketimize hayırlı olacak şekilde bu ve benzeri ihalelerin özellikle “Kanal İstanbul” gibi muhteşem sanat eserlerinin sonuçlanmasını nasip etsin.
Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; İslam’ın sanat eserleri heykeller değil, camilerdir, köprülerdir, kervansaraylar ve çeşmelerdir. Medeniyet heykeller dikerek zulüm ve cinayetleri taşlaştırarak, adeta halka meydan okumak, onların karşısında serfüru etmek yani boyun eğdirmek değildir. Osmanlı ve Selçuklu ecdadımız gibi insanların hayatını kolaylaştıracak şekilde camiler ve köprüler yapmaktır, vesselam…
- Kayıt Dışı Ekonomi ve Çözümleri Kitabı - 23 Ağustos 2020
- Hani Avrupa Ayağa Kalkacaktı? - 20 Ağustos 2020
- Şimdi Sıra Birinci Maddeye Geldi - 15 Ağustos 2020
- Yalancının Mumu 51 Senedir Yanıyor - 13 Ağustos 2020
- Kadına Şiddet Şapka İle Başladı - 11 Ağustos 2020
- Fuat Sezgin’in Arapçanın Üstünlüğüne Dair Görüşleri - 8 Ağustos 2020
- Necip Fazıl Kısakürek’i Farklı Gösteriyorlar - 3 Ağustos 2020
- Ölümü Unutmuş İnsanlara Bir İbret Dersi - 28 Temmuz 2020
- Kelam-ı Ezelî ve Hutbenin Arapça Okunması - 25 Temmuz 2020
- Böyle Anayasa Olmaz - 20 Temmuz 2020