Ana Sayfa / Yazarlar / Kanal İstanbul Semineri Vehbi KARA

Kanal İstanbul Semineri Vehbi KARA

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kanal İstanbul Semineri

İstanbul şehri dünya başkenti olma yolunda hızla ilerliyor. Bu güzel şehir aynı zamanda İslam medeniyetinin ulaşmış olduğu noktanın hangi seviyede olduğunu bütün aleme gösteren önemli bir merkezdir. Bu şehre güzellik katan eserleri desteklemek ve dilimiz döndüğünce katkı yapmak maksadı ile bu hafta sonu güzel bir çalışma olacak.

15 Ekim 2016 Cumartesi günü Academy’nin tertiplemiş olduğu Türkiye Yazarlar Vakfı’nın İstanbul Sultanahmet Şubesinde “Denizciliğin Önemi ve Kanal İstanbul” başlıklı bir seminer vereceğim. Bütün okuyucularım seminere davetlidir. Bana bu imkânı tanıdığı için Akademya (Akademya Kültür ve Sanat Eğitim Derneği) yetkililerine teşekkürlerimi sunarım.

Denizcilik İslam uygarlığının dünyaya yayılmasında en önemli araçlardan birisi olmuştur. Kıtalar Müslüman denizcilerin güzel ahlakı ve yaşam şekli sayesinde islam’ı tanımış bu tevhid dinini benimsemiştir. Dünyanın en ücra köşelerinde İslam’a ait eserler görüyor isek işte bunun altında denizcilerin imzasını da görmek zorundayız. Savaş, kan ve işgal gibi insan onurunu ayaklar altına alan yıkıcı emperyalizm yerine rızkın onda dokuzunun ticarette olduğunu bize hatırlatan Peygamber Efendimiz’e (asm) şükranlarımızı sunmamız gerekiyor. Müslümanlar denizcilik ve muhteşem sanat eserleri ile İslâmın güzel yüzünü dünyaya göstermiş ve insanları sonsuz saadete götürecek olan yolu yani İslamiyet’i dünyaya göstermişlerdir.  

Şanlı ecdadımız da dünyanın her tarafına öyle eserler bırakmış ki aradan 500-600 yıl geçtiği halde dimdik ayakta duruyor ve ne derece yüksek bir medeniyet inşa edildiğini kör olmayan herkese gösteriyor.

Bunun en bariz örneği muhteşem camilerimizdir. Yüzyıllardır görenlerin hayranlıkla izlediği camilerimiz, hem şehirlerin sembolü hem de gezilecek en önemli mekânı olarak günümüze kadar gelmiştir. Mimar Sinan’ın acemilik eserim dediği Saraçhane’deki Şehzade Camii, bu gün dahi en usta mimarların hayallerini süslüyor.

İstanbul’un yedi tepesinden birisinde yükselen Süleymaniye Camii, Sinan’ın kalfalık eseridir. İstanbul’un her yerinden görünür ve bu şehrin büyük bir İslam medeniyetine beşiklik ettiğini dost düşman herkese gösterir. Bugünlerde inşası bitmek üzere olan Çamlıca Camisi de en yeni örnektir.

Sultan Ahmet Camisi ise altı adet minaresi ile Ezan-ı Muhammedi’nin önem ve saygınlığını ifade ediyor. Boğazdan geçen bütün gemiler hayranlıkla Ayasofya ve Sultan Ahmet Camiini seyrederler. Eminönü’ndeki yeni Camii, Fatih’teki Fatih ve Yavuz Selim Camileri de İstanbul’a başka bir güzellik katar. Topkapı Sarayı ve Beyazıt Kulesi bu camilerimizle birlikte muhteşem bir medeniyeti gösterir. İstanbul’un silueti yüzyıllarca bu eserlerle şekillenmiş ve bu güne kadar gelmiştir.

İstanbul ve Marmara Denizine bu güzel camilerimizden başka eserlerde kazandırılıyor. Yavuz Sultan Selim Köprüsü boğaza ayrı bir güzellik kattı. Osman Gazi Köprüsü ise ayrı bir sanat harikasıdır. Boğazın altından yapılan tüneller ise işin görünmeyen yüzüdür. İnsanlara kazandırdığı o kadar çok fayda var ki saymakla bitmez.  

Türkiye’nin büyüme ve kalkınma hızına paralel bir şekilde köprü inşaatları ihtiyacı karşılar mı bilinmez. Ben bunlarında yeterli olacağını zannetmiyorum. Zira yüksek kalkınma potansiyeli ve dinamik genç nüfusu ile daha çok camiler ve köprüler yapmamız gerekir kanaatindeyim. İşte bütün bu güzellikler yanında bir eksiğimiz var ki bunu duyurmak benim gibi hayatının 30 yılını denizde geçirmiş birisinin boynuna borçtur. İşte bu eksiğimizden bir tanesi suyollarının (waterway) eksikliğidir.

Devletimiz bu önemli eseri de inşa ediyor. Allah, memleketimize hayırlı olacak şekilde bu ve benzeri ihalelerin özellikle “Kanal İstanbul” gibi muhteşem sanat eserlerinin başarı ile sonuçlanmasını nasip etsin.

Kıssadan hisse bu olmak gerektir ki; İslam’ın sanat eserleri heykeller değil, camilerdir, köprülerdir, kervansaraylar, kanallar ve çeşmelerdir. Medeniyet heykeller dikerek zulüm ve cinayetleri taşlaştırarak, adeta insanlara meydan okumak, boyun eğdirmek değildir. Osmanlı ve Selçuklu ecdadımız gibi insanların hayatını kolaylaştıracak şekilde camiler köprüler ve muhteşem sanat eserleri yapmaktır. İşte bu konuyu işleyeceğimiz seminere herkesi bekliyorum.

Yazar : Vehbi KARA

Dr. Vehbi KARA, 1965 Yılında İstanbul’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yine İstanbul’da tamamladıktan sonra 1982 yılında Deniz Harp Okuluna girerek askeri öğrenci olarak eğitimine devam etti. 1986 Yılında Kontrol Sistemleri bölümünden Elektrik-Elektronik Mühendisi olarak mezun olduktan sonra Teğmen rütbesi ile Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na bağlı savaş gemilerinde ve karargâh birimlerinde deniz subayı olarak görev yaptı. Savaş gemilerinde güdümlü mermi ve top atışlarında birincilik kazanmıştır. 1997’de Yüzbaşı rütbesinde iken askerlik mesleğinden ayrıldı ve ticaret gemilerinde çalışmaya başladı. Gemi Kaptanı olarak çeşitli ülkelere ait 30’dan fazla ticari gemide görev yapmış çalıştığı firmalardan ödüller almıştır. 2011 Yılında Araştırmacı kadrosu ile İstanbul Üniversitesinde göreve başladı ve halen de bu üniversitenin Su Ürünleri Fakültesinde ve Mühendislik Fakültesinde denizcilikle ilgili meslek dersleri öğretmenliği görevini yürütmektedir. 1997 Yılında İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uluslararası İlişkiler Bölümünde “Petrole Dayalı Stratejiler ve Uluslararası İlişkilerde Petrolün Rolü” isimli çalışması ile yüksek lisans eğitimini tamamlamıştır. 2015 Yılında İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri Bölümünde “Çalışma İlişkileri Açısından Kapitalizm Sonrası Dönem: Malikiyet ve Serbestiyet Devri” başlıklı çalışması ile doktora eğitimini tamamlamıştır. Uzakyol Kaptanı yeterliliğinde gemi kaptanlığı, Denizci Eğitimci Belgesi ve Elektrik-Elektronik Mühendisliği sertifikaları mevcuttur. Denizcilik, askerlik, tarih ve iktisat konularında çeşitli dergi, gazete ve internet sitelerinde makaleler yazan Vehbi KARA’nın “Bahriyede 15 Yıl” ve “Altı Ayda Altı Kıta” isimli iki kitabı bulunmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır.

Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Birden Fazla İsimle Anılan Risaleler

BİRDEN FAZLA İSİMLE ANILAN RİSALELER 1)-Onuncu Söz (Haşir Bahsi) 2)- Ondokuzuncu Söz (Risalet-i Ahmediye'ye Dairdir) …

Kapat