Bugün mantara gidemedim. Ben de kanlıca mantarının alıntı görsellerini paylaşayım bari.. Bir de bu mantarla ilgili olarak, sohbet havası içinde ”alıntı olmayan” bilgilerimi anlatayım..
Bizim Akkaya civarında adına ”elicek” ya da “elecek” derler. Ege ve Akdeniz yöresindeki adı ise ”çıntar”
Başka isimleri de varmış. Bu da dilimizin güzelliği..
En lâtifleri de Kastamonu ormanlarında olanlardır. Bana göre renk ve tat bakımından en hoşu, köknar kanlıcasıdır. Bazı türlerinin tadı ise hafif buruktur.
Kanlıca denmesinin sebebi, kırıldığı zaman kan gibi elinize bulaşan turuncu renkli bir boya salmasıdır. (Bazı çeşitlerde morumsu ve yeşil)
Aslında bu mantar iğne yapraklı ağaçların bağımlısıdır. Nerede çam, köknar, ladin ormanı varsa, orada uygun şartlarda ortaya çıkar. Bol yağış ve peşinden gelen nemli sıcaklıkla pürlerin altından gülen yüzlerini gösterirler..
Mantar avcılığı, mantar toplamak biraz da marifettir. Yanından on defa geçer göremezsin.. Hepsi de açıkta değildir zaten.. Çam pürlerinin kabartıları altında nice hazineler gizlidir. Pür kabartılarını bir çubukla eşelemek iyidir..
Toprağın ve ağacın türüne göre, mor, yeşil ve genellikle de açıklı koyulu turuncu renklere bürünürler.
Bol olduğu yıllarda mantar sporları çayırlara da sıçrar, Kastamonu tabiriyle ”köyün içine girer”, hatta ”kürekle toplanır”
Hiçbir türü zehirli değildir. Ancak şapkanın dış kısmı kanlıcaya çok benzeyen, fakat içteki çizgisel lamelleri beyaz olanlardan sakınmak gerekir.. En doğrusu ise iyi bilmediğimiz hiç bir mantarı yememek, ikramları kibarca geri çevirmektir.. Bazı zehirli türler ilk yarım saat içinde yalnızca mideyi bozarken, ”köy göçüren” diye tabir edilen güzel görünüşlü şapkalı türler ise etkisini saatler, hatta günler sonra göstererek vücutta geri dönülmesi mümkün olmayan tahribata neden olmaktadır.. (Bu konuda çok acı birkaç olaya da şahidim)
Bu arada kurtlu olan mantar zehirsizdir algısı da yanlış. Çünkü kurtlar tüm organik zehirlere karşı bağışıklıdır.
Kanlıcanın yemesine gelince; üzerine tuz serpilerek köz üzerinde pişenine doyum olmaz. Soba üstünde kezâ öyle.. Yağda kızarmışı, soğanlı yemeği, turşusu vs. vs.. harikadır..
Bir hatırlatma da yapmak gerek; iyi bilmediğiniz ormanların derinlerine girmeyin. Çünkü yön algınız kaybolabilir, telefon çekmez vs. (Çok örneği vardır) Bir de kendi bölgesine girmenizi hoş karşılamayan bir çift yabani gözün sizi izlediğini de hesaba katmanız gerekir..
Kısaca, kanlıca mantarı Yaradan’ın bize sunduğu türlü türlü nimetlerden biridir.. Kadrini kıymetini bilelim. Çünkü bu mantarın ekonomik olarak kültüre alınmış bir çeşidi yok.. Ormanlarımız giderse onlar da gider; bir daha dönmemecesine.
Sağlıcakla kalın, kanlıca mantarı tadında güzel bir gün diliyorum…
- Ocak Kültürümüz - 19 Şubat 2024
- Sultanların Hocası Kastamonulu Safiye Hanım - 8 Ocak 2024
- Unutulan Bir Eserimiz: Manzum Sîretü’n-Nebî - 9 Aralık 2023
- Anılarda Kalan Bir Zafer - 1 Mayıs 2023
- Kent Tarihimizden Bir Yaprak: Kastamonu Patates ve Haşhaş İle Tanışıyor - 16 Ocak 2023
- Mühre Kazınan Sanat ve Bir Dua - 28 Temmuz 2022
- Kastamonu’da Bir Attar Dükkanının Mal Dökümü ve Hac Yolculuğu - 15 Temmuz 2022
- “Çekelim Destimizi Fâni Cihandan” - 13 Mayıs 2022
- Mütevazı Bir Hükümdar: Emir Âdil Bey - 8 Ağustos 2021
- Çift İle Koyun, Kalanı Oyun - 16 Mayıs 2021