Ana Sayfa / Yazarlar / Kaosa Dönüştürülen Üniversite, Burası Türkiye / Prof. Dr. Himmet Uç

Kaosa Dönüştürülen Üniversite, Burası Türkiye / Prof. Dr. Himmet Uç

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Prof. Dr. Himmet Uç

Kaosa Dönüştürülen Üniversite, Burası Türkiye

Türk üniversiteleri ideolojilerin, zülmun kıskacından kurtulamıyor. İlimve kalkınma için motor mesabesinde olan üniversite, yüzeysel zihniyet çatışmalarının, zulmün, mobingin, sureta ilim yapmanın, vitrin hevesinin, yönetme ihtirasının, aşağılamanın, firavunane tavırların, adam kayırmanın, menfaat havuzları oluşturmanın, yalanın, iftiranın, yaşama hevesini tırpanlamanın, ilim aşkını alaya almanın, yenilik düşmanlığının, esaretin, hukuka kapalılığın, dükalığın, keyfiliğin, insani tavırları askıya almanın, entelektüel ve ilmi boyutu olmayan hayattan habersiz dava adamlarının ve grup ve cemaat liderlerinin sultasının, sanat, edebiyat, estetik tavırsızlığın ve daha çok velhasıl olmaması lazım gelen bütün şeyler üniversiteye yığılmış durumdadır. Bütün bunların olduğu yerde bu büyük milletin büyüme hızını sağlayacak bilimin ve fazilet ve yaşama sevincinin kazanılması imkansızın ötesindedir.

Türkiyede son elli yıl birbirine alternatif zihniyetleri doğurdu solcular –milliyetçiler, 28 Şubatçılar- muhafazakarlar, ama bunların alternatif olmadığı görüldü. Haşim’in O Belde şiirine benzer;

O belde, o üniversite, hangi bir kıta-yı muhayyelde

Hangi bir şehri dûr ile mahdud

Bir yalan yer midir veya mevcut

Yoksa bir melaz-ı hülya mı

Yakup Kadri cumhuriyet idaresinden ve ideolojisinden umduğunu bulamayınca Ankara romanında bir ütopya icad eder. Herşeyin mükemmel olduğu toplumun başarıya saat gibi akord edildiği bir yeni Ankara bu Ankara hiç olmadı. Bugün düşünen ve üreten insanın en büyük kasabı üniversitelere ideolojik ve cemaat felsefesiyle doldurulan slogan kafalı derinliksiz kişiler yüzündendir. Önünüze konan bir tezi beğenmek zorundasınız, çünkü arkanıza hakim düşünce bir faşist başkı ile gelmiştir, önünüz falanın menfaati filanın menfaati diye yalancı tehditlerle tutulmuştur, sizin tavır almanız ekmeğinizin başına vurmaktır.

Muhafazakarlar da kendinden önceki gurupların itiyadını daha samini kabullendiler. Ne düşünen adam ne ilim adamı ne de hayatı ve üniversite hayatını sevdiren bir mantık gelişmedi. Kapısını dünyaya kapatmış, yapılan zulümlerin dışarıya taşmaması için azami itina gösterilen bir kapalı kutudur bugün üniversiteler. Onurlu, ilim aşkı olan insanlar buralarda yaşayamazlar, memura, öğrenciye, daha yukarı herkese aşağılattırırlar, sonra da mukaddes kavramların arkasına sığınır zulmü adilane göstermek için yalanlar zinciri üretirler. Üniversitelerde yönetici olan kişilerin çoğusu varlığını zulmü ile devam ettirir.

Rektörler sadece değerlerin değil, siyasetin önünde eğilirler fazilet abidesi kişiler sıradan bir siyasi otoriteden daha etkilidirler. Kendini bir ilmi konuya ve bir yaşama felsefesine vermiş kişiler kenarda köşede seyyar satıcı gibidirler. Otuz yılda otuz değişik kitap yazdım; ne sol, ne sağ, ne cemaat içinde ilimden çalışmadan memnun insan sanki de görmedim. O kadar büyük hüsran içindeyim ki vatanından kaçmak zorunda kalan Zvayk’ın Arjantin’de intihar etmeden önce cumhurbaşkanına yazdığı bir metin var karı koca imzalarlar. “Avrupa idolojisi faşizm ile istila edildi, vatanımdan kovuldum, ilim ve sanat sevki toplumda ayaklar altında, yaşamamızın ben ve eşim bir anlamı yok, kimseden davacı değilim” der, eşi ile intihar ederler. Avusturya Cumhurbaşkanı “ne olur hayatı çok derinden hissetmeseydi” der. Şimdi ben bütün değerlerin nasıl yalan ve iftiranın, gammazlığın ve baskının altında ezildiğini gördüğümden, ondan daha beter bir hüsran içindeyim. Diyarbakır’da Yahya Kemal ve Diyarbakırlı Sanat Adamlarını anmak için program yaptık, mantıksızlığın cemaat çatısında toplandığı bir anlayış bizi aşağıladı. Eyvah, Yahya Kemal’in Ezan-ı Muhammedi şiiri kırkıncı hocanın odasında asılıdır, neredeyim, yanlış yerdeyim dedim, ama gel gör ki Ispartada iki yıldır, birkaç yılların birikimi olan sempozyum yapalım dedik, kör sağır ve idolojik örgütlenmeyi hayatın gayesi algılamış ve dünyadan habersiz ütopyada yaşayan hayattan bağını kesmiş insanların alayları ile karşılaştım. Peki bu üniversite neye yarar. Haşim, sıradanlığı eleştirir;

Sana yalnız ince taze bir kadın

Bana eski bir budala diyen bugünkü beşer

Bulamaz sen de ben de bir mana

Ne bu akşam da bir gamı nermin

O kadar sinsi çalışan asıl gayelerin ötesinde dünyeviliğin değil siyasetin en adi yollarına müracaat edip, mukaddes maskeleri geçiren yıllarca uğruna savaştığımız değerlerin tam zıddını kapalı elbiseler altında gösteren kişiler var ki bu zulümden kurtulmanız imkansız. Allah bu pislikleri birgün deşifre edecektir, işte deşifre olanlar. Herşeyin bir sırası vardır, dünyada iyilik ve kötülük kapalı kalmaz.

Sayın Yök başkanı, Cumhurbaşkanı, Başbakan! Siyasi ve daha başka tercihlerle yaptığınız atamalar hiçbirşeyi değiştirmeyecektir. Çünkü ifrat ve tefritten kurtulmak imkansız. Bir yapıyı bütün imkanları ile Türkiye’nin başına getiren zihniyet, o zihniyetin belasını çekiyor, onun üstesinden gelmesi de zor görünüyor. Çok yeni tedbirler, gerekir, ilimde, idarede, eğitimde bu çekişme ve çatışmayı durdurup insanları ilme sevkedecek tedbirler lazım. Bunu düşünmek yöneticilerin görevidir. Bir rektör seçimi yapılıyor, bakıyorsun aklı selim yok, koparma ve kapışma hakim dimağlara .

Deme bu niçin böyle

Yerincedir o öyle

Bak sonunu seyreyle

Mevlam görelim neyler

 

Neylerse güzel eyler

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Önceki yazıyı okuyun:
Kastamonu Sempozyumundan İzlenimler-2 / Kadir AYTAR

Kastamonu Sempozyumundan İzlenimler-2 Sempozyum kelimesinin “Türkçesi yok mu acaba?” diye aklıma geldi. Şölen anlamına geliyor, …

Kapat