Ana Sayfa / Yazarlar / Kar Şiirleri

Kar Şiirleri

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

KAR ŞİİRİ

Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın

Allah kar gibi gökten yağınca
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince
Başını önüne eğince
Benim bu şiirimi anlayacaksın

Bu adam o adam gelip gider
Senin ellerinde rüyam gelip geçer
Her affın içinde bir intikam gelir gider
Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın

Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın

Sezai KARAKOÇ

***

KAR MUSİKÎLERİ

Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.

Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı,

Bir erganun âhengi yayılmakta derinden…
Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.

Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tanbûrî Cemil Bey çalıyor eski plâkta.

Birdenbire mes’ûdum işitmek hevesiyle
Gönlüm dolu İstanbul’un en özlü sesiyle.

Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez’deyim artık!

Yahya KEMAL

(Hiçten nedenlerle İstanbul’dan uzaklaştırılan bu büyük şair ülkesinin dışında yine İstanbul hayaliyle yaşar.)

***

ELHÂN-I ŞİTÂ

Bir beyaz lerze,(titreyiş) bir dumanlı uçuş;
Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbahârı (İlkbahar günlerini) arar…
Ey kulûbün sürûd-i şeydâsı, (kalplerin çılgın neşeleri)
Ey kebûterlerin neşîdeleri, (güvercinlerin şarkıları)
O bahârın bu işte ferdâsı (yarını)
Kapladı bir derin sükûta yeri
karlar
Ki hamûşâne (sessizce) dem-be-dem ağlar!

Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
Bir beyâz rîşe-i cenâh-ı melek (meleğin kanadının beyaz bir ipi)
gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar; (bahçeler)
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ’şın (cesed) üstünde şimdi ey mürde (ölü)
Başladı parça parça pervâze
karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!

Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd (beyazlıklar) baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar. (yuvalarda)
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân, (kuşlar)
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar; (baştan başa)
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgan! (sessiz yetimler)
Son kalan mâi tüyleri kovalar
karlar
Ki havâda uçar uçar ağlar!

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir (kış göğünün elinde yığın yığın kar)
Berg-i semen, (yasemin yaprağı) cenâh-ı kebûter, (güvercin kanadı) sehâb-ı ter. (taze beyazlık).
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir (tabiatın yürüyüşü senin yürüyüşüne hazırdır) 
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler! (siyah toprağın üstüne safkarlar, çiçekler)

Her şâhsâr (ağaçlıklar) şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek! 
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümîd… (ümitsiz siyah renkli gölgeler yığını) 
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek. Ey kış göğünün eli
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd! (ağaçlıkların çiçeklerin) 

Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,(yağıyor)
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar.(dökülüyor)

Bir bâd-ı hamûşun per-i sâfında uyuklar (sarhoş bir uykunun saflığında) 
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar.

Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzan, (titrer ve düşer) 
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân, 

Karlar.. bütün elhânı mezâmir-i sükûtun, (mezamir ayet önceki kitapların, sükûnetin ayetleri  karlar, çok estetik bir tasarım)
Karlar.. bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun..(öte dünyanın arka planının çiçekleri).

Dök hâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök,
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ (dök: semanın eli , kerem eli yani ikram edenin eli kar ikram olduğundan) 

Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;(baharın çiçeklerinin yerine beyaz karı)
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi!… (kuş şarkılarının yerine umid sessizliğini)

Cenap Şahabettin

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
“Her bir ‘Hakikat’ üç şeyi birden ispat ediyor”

Barla Lahikası'ndan YİRMİ SEKİZİNCİ MEKTUB’UN SEKİZİNCİ MESELE’SİNİN ÜÇÜNCÜ NÜKTESİ: بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحٖيمِ ۞ وَ …

Kapat