Ana Sayfa / Yazarlar / Karadelik

Karadelik

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

KARADELİK

       Üç günlük bir dünyada yaşıyoruz. Dün, geçti. Onu tekrar yaşamak mümkün değil. Yarın, daha gelmedi. Bir dakika sonrası için garantimiz yok. Zaman bulunduğumuz “an”dır. Onu hakkıyla yaşamaya bakmalıyız.

       Ne yazık ki geçmişimizi çaldılar. Mazimiz heba oldu. Gazeteler, televizyonlar, basit dedikodular… “gün”ümüzü de şekillendirir oldu. Sokakta, evde, okulda… hep başkalarının sözlerinin nakledicisi durumuna düştük.

      Alıcıların, vericilerin alabildiğine çoğaldığı dünyamızda birbirimizi anlayamaz hale geldik. Kim ne söylüyor? Kimin neye ihtiyacı var? Bağıranlar niçin bağırıyor? Anlayamaz olduk. 

      Televizyonlu odadan çıkmak, hicret kadar zorlaştı. Yabancılar girmesin, hırsızlar dalmasın diye çelik kapılar yaptık evlerimize. Sonra da oturup televizyonları açtık.

     Çocuklarımızı unuttuk. Sahi onlar ne yapıyor şimdi?..

    Eşimiz, dostumuz vardı, ne oldu onlar?  Onların, belki bize hayatta bir defa ihtiyacı olacaktı. Kim bilir kaç defa fırsatları kaçırdık? Kaç sefer umutların tükenmesine sebep olduk?

    “Sıla-i rahim” diye bir örfümüz vardı. Akrabaları ziyaret ederdik. Ne oldu? Medya dedikleri “karadelik” yuttu bütün bunları.

    Televizyonlar konuşuyor. Gazeteler sessiz sessiz haykırıyor. Artık bizlerin susmasının zamanı geldi. Şimdi susmak zamanıdır. Susmak ve düşünmek anı…

R. Lewton şöyle demiş: “Eğer kekeme değilseniz, söylemek her zaman kolay, yapmak her zaman zordur.”

    Bir başkası da konuyu böyle izah etmiş: “Çocuğunuza önce susmayı öğretin, o nasıl olsa konuşmayı öğrenecektir.”

      Alain: “Ahmaklar zamanı nasıl öldüreceklerini, akıllılar ise nasıl kazanacaklarını düşünürler.” sözüyle fikrimize destek veriyor.

     Mükemmel kitaplar yazmanın, harika dergiler neşretmenin, süper filmler yapmanın tam zamanıdır.

     Şimdi susmayı öğrenmiş, düşünebilen insanlara ihtiyacımız var.  

     Yolculuk devam ediyor. Eli boş gidilmez gidilecek yere. Orada işe yarayacak işler için var mısınız?..    

                                  Mahir Duman

 

MÜBALAĞA

Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yüklettim,

 Kırkı da çekemedi, kaldı şöyle yazılı.”

                                    Yunus Emre

“En akıllımız değirmende yoğurt öğütür.”   

Atasözü

“Bîbaht olanın bağına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semadan”

Ziya Paşa

     (Gökyüzünden yağmur yerine inci ve mücevher yağsa talihsizin bahçesine bir damlası bile düşmez.)

“Fil olduğundan küçük, bit ise olduğundan büyük çizilir hep.”

                            J. Jonathan Swift  

“Çoğu insan kafası olmadığı için kafayı bozmuyor.”

    Arthur Schopenhauer

     KAPANIŞ SESİ

     Bir gün Mevlâna hazretleri:

     – Ben ney sesini duyunca sanki Cennetin kapılarının açılış sesini işitir gibi oluyorum, demişti.

     Topluluktan, samimi olmayan biri:

     – Ben de öyle, demiş. 

     Hz. Mevlâna’nın sözü, hak edenler için şamar gibidir:  

     – Dostum, senin duyduğun o kapıların kapanış sesidir!..

 

    DENİZDE YÜRÜMEK

    Beyazıd-ı Bistamî Hazretlerine sormuşlar:

    – Falanca su üstünde yürüyor, ne desin?

    – Niye şaşırıyorsunuz? Su üstünde yürüyen nice canlılar var. Bu özellikleri, onları hayvanlıktan kurtarıyor mu?..

 

     YARIM SAATTE

     Biri Şikagolu, diğeri New Yorklu iki kişi konuşuyorlardı. Şikagolu şöyle dedi:

    – Bizde otomobil sanayii o kadar ilerledi ki şimdi sipariş verseniz, yarım saat sonra direksiyona oturabilirsiniz.

     New Yorklu da şöyle karşılık verdi:

    – O da bir şey mi? Bizde bu iş çok ilerledi. Şimdi sipariş verseniz, yarım saat sonra koltuğa oturmakla kalmaz bir adam bile çiğnemiş olursunuz…

 

    ÜÇ GÜN

    Temel ile Dursun, Toronto’ya gitmişler. Temel, dünyanın en yüksek kulesi olan CN Tover’i göstermiş Dursun’a. Ardından da eklemişti:

   – Burası o kadar yüksek ki yukarıdan düştüğün zaman aşağıya inene kadar üç gün geçer.

   – Peki, ölür müsün?

   – Ne zannettin ya, aradan üç gün geçer de insan yemeden, içmeden nasıl yaşar?..

 

     EKONOMİK ÖNLEMLER

      Devlet, genişçe bir araziye göz kulak olması için 1000 lira maaşla bir bekçi alır.

      Talimatlar olmadan bekçi nasıl iş yapacak? Bir planlama birimi kurulur. Ardından da 2000’er lira ücretle iki kişi iş başı yapar. 

      Ardından yapılan işlerin kontrolü için 3000 lira maaşla bir denetmen işe alınır. Eee… bu elemanların ücretlerinin hesaplanması gerekmektedir. Bunun için de 3500 lirayla bir muhasebeci göreve başlar. 

      Sorumlu müdür olmadan olur mu? O da halledilir. Müdürün maşı mı: 7000 lira. Müdür, yardımcısız olmaz. O da beş bin lira ücretle vazifeye başlar.  

      Bir süre sonra ülkede ekonomik kriz çıkar. Giderlerin azaltılması gerekmektedir. Çare de bulunur. Ve bekçi işten çıkarılır…

 

SANAT

Sözün etkisini güçlendirmek için bir şeyi olduğundan daha çok ya da daha az göstermektir.
“Manda yuva yapmış söğüt dalına.”

“Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.”

Örneklerinde olduğu gibi.

Mahir Duman

Yazar : Mahir DUMAN

1955’te Ankara, Kızılcahamam Hıdırlar köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve lise eğitimini Ankara’da tamamladı. 1979’da Bursa Eğitim Enstitüsü'nden mezun oldu. Çeşitli gazete ve dergilerde çalışmaları neşredildi. İstanbul'da yayımlanan bir gazetede Şamil İmamoğlu müstearı ile günlük yazıları yayınlandı. Köprü, Zafer, Sur, Diyanet Çocuk, Kültür Dünyası, Moral Dünyası, Kültür Edebiyat, Tepe Edebiyat, Üslup… gibi dergilerde denemeleri ve hikâyeleri yayınlandı. Bir gazetenin düzenlediği makale yarışmasında birincilik ödülü aldı. Edebiyat ve Türkçe öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde çalıştı. 2008 yılında emekli oldu. Evli ve üç çocuk babasıdır.
Yayınlanmış eserleri: 1. Çocukluktan Gençliğe (Çocuk Eğitimi) 2. Harman (Osman Suroğlu ile) 3. Espri Dükkânı 4. Moral Saati 5. Güller ve Dikenler (Osman Suroğlu ile) 6. Sevgi Zaferdir 7. Tebessüm Saati 8. Onların Penceresinden 9. Bizim Köyün Öyküsü 10. Söz Güzeli 11. Gülümseyen Sözler 12. Bahar Bestesi 13. Gönüller Sultanına 14. Güldüren Düşünceler

Web Sitesi
Tüm Yazıları Göster
Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

‘Salâvatın Mânâsı Rahmettir!..’ 

‘SALAVÂTIN MA‘NÂSI RAHMETTİR!..’  “(Ey resûlüm!)  (biz) seni ancak âlemlere bir rahmet olarak gönderdik!..” (Enbiya,107) “İşte seni …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Henri Troyat ve Lev Tolstoy Biyografisi

Henri Troyat ve Lev Tolstoy Biyografisi Tolstoy’un mücadele içinde geçen hayatı Henri Troyat, dünyada biyografi …

Kapat