Ana Sayfa / Yazarlar / Kastamonu Beşten Büyüktür…

Kastamonu Beşten Büyüktür…

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yeter! Kastamonu Beşten Büyüktür…

 

Sayın Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler için söylediği; “Dünya beşten büyüktür.” sözü tüm anlam içerikleri ve anlam derinliğiyle Türkiye ve özellikle Kastamonu için de söylenmeli..
Neden?

Dünya üzerinde büyüklü küçüklü iki yüzün üzerinde devlet olmasına rağmen beş ülke bütün dünyayı aralarında bölüşmüşler, astıkları aştık kestikleri kestik..
Herşeye onlar karar veriyor, herşeyi onlar yönetiyorlar.

Kim kiminle savaşacak, kim kiminle barışacak onlar belirliyor..
Hangi ülkenin asker sayısı ne olacak, hangi silahı kullanacak, hangi silahı kullanmayacak, ordu envanterinde hangi silah olacak, hangi silah olmayacak onlar belirliyor.

Hangi ülke hangi sanayileşecek, hangi ülke geri kalacak onlar belirtiyorlar..
Hangi ülkenin hangi madenini hangi ülke, hangi şirket işletecek, onlar belirliyorlar..

Hangi ülke hangi ürünü üretecek, nereye satacak, hangi ülkenin milli geliri kaç dolar olacak, onlar belirliyor.
Hangi ülkenin rejimi ne olacak, kim başa geçecek, kim muhalefet olacak, onlar belirliyor..

Ülkelerin medya patronlarını, iş dünyasının patronlarını, ekonomik sistemlerini, siyasal rejimlerini onlar belirliyor..
Ülkelerin eğitim sistemlerini, kültür, sanat, spor politikalarına varıncaya kadar onlar belirliyorlar..

Pasta bölüşür gibi dünyayı, ülkeleri bölüşmüşler.
Şuralar ABD’nin.
Şuralar İngiltere’nin..
Şuralar Rusya’nın..
Şuralar Çin’in..
Şuralar Fransa’nın, Hollanda’nın, Portekiz’in, İspanya’nın, Hollanda’nın, Belçika’nın, Danimarka’nın, Almanya’nın..

Ama Birlesmiş Milletler Teşkilatında beş daimi üye’nin borusu ötüyor. Astıkları astık, kestikleri kestik.
“Ben sizin babanızım, ben ne dersem o olur..” “Kolluk bende, kıllık bende..” havasındalar..

Ve ne yazık ki işin aslı da öyle; iki yüz devletin tamamı bu ülkelerin yönetimi, denetimi, manda ve himayesi altında varlıklarını devam ettirebiliyorlar..

Sayın Erdoğan bu duruma isyan ediyor, etmek istiyor.
Dünyada biz de varız. Biz de insanız, biz de milletiz, biz de devletiz. Herşeye sadece siz karar veremezsiniz, bizi de görmek, bize de sormak zorundasınız diyor, demek istiyor..
Ama bu çarkı kırmaya sadece sayın Erdoğan’ın itirazı kafi gelmiyor, gücü yetmiyor..

Dünyada düzen, sistem böyle de Türkiye’de farklı mı?
Türkiye’deki sistem tam olarak dünyadaki sistemin kopyası aslında..

O beşli çetenin kurduğu çark Türkiye’de ve Türkiye’nin bütün vilayetlerinde ve dolayısıyle Kastamonu’da da işliyor..

Türkiye’de olduğu gibi Kastamonu sanayisini, ekonomisini, ticaretini, tarımını, ziraatini, turizmini, bürokrasisini, siyasetini hasılı belli başlı kritik sektörlerini,
elinde tutan beş-on kişi yahut üç beş grup var..

Bunlar Kastamonu ölçeğinde büyükler ama elbette ülkedeki daha büyük şirketlere, gruplara, yapılara bağlılar..
Onlar da dünyayı yöneten beşli çeteyi yöneten küresel yapılara bağlı..
Bizde bir söz vardır;
“Baş başa bağlı. Baş padişaha bağlı..”

Sözde artık bizde padişah ve padişahlık yok.
Hanedanlık yok..
Osmanlı hanedanını sürgün ettik.
Ama dışardan hanedanlar ithal ettik..
Batılı küresel, karanlık şirketler var..
Dünyayı yöneten belli başlı aileler var..
Onlara biat ettik..
Onlara itaat ettik, ediyoruz, ettiriliyoruz..

Türkiye nasıl kalkınır, nasıl büyür, nasıl gelişir sorusuna verilecek cevap ile Kastamonu nasıl gelişir, nasıl büyür, nasıl kalkınır sorusuna verilecek cevap temelde aynıdır..
Ve iki yol var gibi görünmektedir..

Birinci yol:
Adeta işgal orduları karargahlari gibi çalışan bu yapılar ve adamları Türkiye’nin ve Kastamonu’nun kalkınmasını istemeleri, onay vermeleri, engelleri kaldırıp yol açmaları..
Buna razı ve ikna olmaları için de sanıyorum devlete vergi verir gibi bu ağa babalara haraç vermek, aslan payını bunlara vermek gerekir ki siz çalışın ben yiyeyim deyip riske girmeden çok kazanmanın kokusunu ve garantisini almaları gerekir..
Bu vampirler doymadan millete ekmek yedirmezler..

İkinci yol:
Masallarda, ayda bir köye inip bir kızı kurban isteyip alıp giden yedi başlı devi öldüren Keloğlan gibi bir yigidin çıkıp “yeter ulan” demesi gerekiyor..

Sadece bir Keloğlan değil, topluca ekonomik, sosyal, siyasal bağımsızlık mucadelesine soyunmadan, ve yalpalamadan adam gibi bu mücadele verilmeden biz kalkınamayız, bizi kalkındırmazlar..

Bunca yıldır sömürdüğünüz, bunca yıl semirdiğiniz yeter.
Türkiye yahut Kastamonu sizden büyüktür..
Kastamonu beşten büyüktür demeden
kurdukları fitne çarkına çomak sokmadan, tezgahlarını bozmadan bu şehre rahat, huzur yok, ekmek yok, aş yok, iş yok..

Şehirdeki bütün partileri yöneten, kimin aday olup kimin aday olmayacağını, kimin seçilip kimin seçilmeyeceğini belirleyen bu beşli çete..

Bu şehre gelmesi gereken sanayi yatırımlarını engelleyen de onlar..
Turizmi baltalayanlar da onlar..
Dindarları, din, iman, ahlak, fazilet için çabalayanları engelleyen de onlar..
Milli oluşumların içini boşaltan da onlar..
Şehirde huzuru, asayişi, ahlakı, terbiyeyi bozanlara kol kanat gerenler de onlar.
Şehirde üç kuruş para kazananın ensesine çöken, işini bozan da onlar..
Biraz parlayan iş adamlarını kumara, içkiye, alemlere, çocuklarını uyuşturucuya, kötü işlere bulaştırıp batıran, bitirenler de onlar..

Devlet kurumlarını ele geçirip iş yaptırmayan, yapılacak hayırlı işleri baltalattıranlar da onlar..

Şehrin imar, inşaat işlerine el atan, dil katan, karar verenler onlar..

Nerede rant varsa önce onlar üşüşür, onlar kapışır, onlar bölüşür..

Şehre yol yapılsın, demiryolu yapılsın, liman yapılsın deyince ilk önce onlar tepki verir;
“Ne üretiyoruz, ne satıyoruz da liman istiyoruz, demiryolu istiyoruz..” der, moral bozar, iş bozarlar..

Sanayi yatırımı gelsin diyeni duyunca yine ilk önce onlar rahatsız olurlar.
Şehirdeki etkilerini, güçlerini, arpalıklarını kaybetme endişesiyle;
– “Ürettigimizi taşıyacak pazarlayacak yolumuz mu var da fabrika istiyorsunuz?” diye fırça çeker, ayar verir, gözdağı verirler..

Bürokrasiyle ortak çalışırlar.
Daha doğrusu bürokrasi devlere, millete, memlekete değil doğrudan onlara çalışır..

Kazara kendini bilmez, haddini bilmez bir sanayici Kastamonu’ya yatırım yapmak isterse anasından emdiği sütü burnundan getirir, adam kazmayı vurmadan evraklar üzerinden
adamın beline kazmayı vurup geldiği yere geri gönderirler..

Peki ama kim bunlar?
1. Açık açık isim söylemeye gerek yok..
Uluslararası güya saygın örgütlerin, saygın derneklerin, grupların, yapıların Türkiye ve Kastamonu temsilciliğini yapan elit, sosyetik, modernist, çağdaş, zengin, kripto, dönme, s..sonik ağalar, ağababalar..

2. FETÖ’cüler..
1980’lerin ortalarından 2015 yılına kadar ‘himmet’ ve ‘hizmet’ adı altında Kastamonu’muzun kabiliyetli gençlerini ve işadamlarının servetlerini hortumlayıp başka şehirlere yahut başka ülkelere aktaran bu yapı Kastamonu’nun kanını emen ikinci büyük vampir idi..
Tamamen yok olduklarını, tasfiye olduklarını iddia etmek çok zor. Muhtemelen birileriyle anlaştılar, işlerini onlar üzerinden yürütüyor, dümenlerini onlar aracılığı ile çeviriyor olmalılar..

3. Kumarhaneleri, batakhaneleri, fuhuş sektörünü, uyuşturucu, içki ve eğlence sektörleri elinde tutanlar..
Bu şehirde iyi paralar kazanan pek çok işadamı, kazandıkları paraları kendi işlerini ve bu şehri büyütmek için kullanmak yerine dipsiz kuyu hükmündeki batakhane sektörlerinde yok ettiler, yok ettirildiler..
Bu insanları belirleyip tek tek tuzaklara çeken kişi ve gruplar bu şehri, ülkemizi, insanımızı çökertmeye, yok etmeye çalışan en tehlikeli gruplar arasında sayılmalıdır.

4. Bankalar..
Bu şehir insanının ziraatten, ticaretten, hayvancılıktan vs biriktirdikleri ne varsa alıp merkez şubelerine aktaran;
Merkez şubelerinde biriken paraları batılı bankalara aktaran bankalar..
Bu şehrin emeğini, servetini, umutlarını, hayallerini, yarınlarını kuşa çevirdiler, kuş gibi uçurup götürdüler..

5. Bürokrasi..
Kimin adamı oldukları, kimlere hizmet ettikleri asla anlaşılamayan şehir bürokrasisi bu şehrin gelişmesi önündeki en büyük engeldir..
Suyun önündeki taş gibi ne içer ne içirirler.
Otobana girmiş traktör gibi, ne yol alır ne de yol verirler..
Devlete değil, adeta bellli mahfillere hizmet ederler..

Siyaset kurumunu saymadım, saymıyorum..
Hangi parti olursa olsun siyaset kurumu aslında, doğrudan ve tamamen millete hizmet etmeye, milletin önünü açmaya çalışırlar.
Siyaetin doğası budur.

Ancak bu beşli çete siyasete de sızar, orayı da kirletir, oradaki isleyişi de bozar..
Ve malesef yerel siyaset ve yerel siyasetçiler bu beşli çeteyi yenecek güce sahip değildir, olamamıştır, yakın zamanda da olacak gibi görünmemektedir..

Siyasette kalite, siyasetçideki kaliteye bağlıdır.
Sevdası, davası, ülküsü, ideali, şuuru, mücadele azmi, cesareti olmayan siyasetçi bu beşli çetenin elinde oyuncak olmaya mahkumdur.
Yiğit, bileği ve yüreği sağlam, milletine, şehrine aşık, gözünü budaktan sakınmayan yerel siyasetçiler bekliyoruz uzun yıllardır.

Elbette bu mücadele sadece siyasetten ve siyasetçiden beklenecek bir mücadele değildir, olmamalıdır..
Herkes, her kesim elini, kolunu, başını ve gövdesini bu memleket meselesi için ortaya koymak zorundadır..

Her konuda olduğu gibi bu konuda da topluma ve siyaset kurumuna rehberlik etmek, yol göstermek, nasihat etmek, omuz vermek, güç vermek STK’lara düşer..

Toplumu ve siyaseti birarada tutmak, dayanışma halinde turmak, kardeşlik çizgisinde tutmak, ortak bir mücadele iklimini oluşturup insanları o atmosferde tutmak sivil toplum kurumlarının, gönül adamlarının, mana önderlerinin, kanaat önderlerinin işi olmalıdır..

Siyaset kurumunun ve siyasetçilerin de Ak Sakallı meclisleri, akil insan heyetleri oluşturup onlardan akıl, fikir, nasihat ve manevi destek almaları gerekir..

Birliğin, dirliğin, beraberliğin önemini masonlar kadar olsun bilemiyorsak, önem veremiyorsak, biraraya gelemiyorsak, birarada kalamıyorsak, birlikte yol yürüyemiyorsak daha çok darbe yeriz, sille yeriz, şamar yeriz..
Dağa çok eziliriz, itiliriz, sömürülürüz..

Dünya beşten büyüktür.
Türkiye beşten büyüktür.
Kastamonu beşten büyüktür..

Büyüksen büyüklüğünü göster de görsünler..

Oğuz CANDARLI

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Mevlid Kandili Hakkında

Mevlid Gecesi / Kandili Hakkında ! Bu yazıdan sonra alttaki başlıkları tıklayarak diğer yazılara da …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Mustafa Vahdetî Efendi

Hafız Mustafa Vahdeti Efendi   XVIII. yüzyılın sonlarında Şeyh Şaban Veli Tekkesi’nin başına on üçüncü …

Kapat