1995 yılında Kastamonu için yatırım ve istihdam yapmak gayesiyle İstanbul’daki Kastamonulu iş adamları ile Büyük Kulüp’te bir araya gelindi. Bu toplantı da bulunan tek gazeteci bendim. Çok güzel projelerden bahsedildi, ümitlendim. Daha sonra bu Büyük Kulüp’ün Masonik yapı olduğunu öğrendim. Bu iş yürümez, dedim. Tahminim gibi o hedef suistimal ile ve bir daha bu gaye için bir araya gelmelerin önünü kesti. Sanki bir suikast planı idi.
Bir türlü kalkınamayan batının doğusu Kastamonu…
En büyük yatırım olan şeker fabrikası yıllardır âtıl maalesef.
Bakanlık seviyesinde temsil edilen ilimiz bir türlü ayağa kalkamıyor.
Polis Okulu ve Jandarma okulu açıldı; günübirlik ekonomik katkısı oldu.
Ama canım verimli Göl ovası heba oldu.
Tedaş yine düz ovaya kuruldu. Yongapan ve Sfc sunta fabrikaları hakeza. Yongapan, organize sanayiye büyük ve modern bir fabrika yaptı. Fakat eski fabrika şehrin ortasında kaldı. Yıkılıp yerine konut yapılacak diye duydum, ama hiç bir emare yok. Yongapan bir HAYAT Holding kuruluşu. İlimizde yatırım yapmaya teşvik edilmesi lazım. Dini cemaatlere yardımı ile bilinen bir aile şirketi. İlim Yayma Vakfına yaptığı yurt gibi çok sosyal yardımı var biliyorum. Geçmişte bu yüzden çok mağduriyet ve aleyhinde çok propaganda yapıldı. Bunun için desteklenmesi lazım.
Daday Ballıdağ Hastanesi âtıl ve çürümeye terk edilmiş. Çok acı.
Bir türlü bitmeyen Karabük duble yol ve Sahil yolu. Ilgaz tüneli ve havaalanı ne güzel oldu. İstanbul’daki zengin iş adamlarımız yatırım yapmaya kâr etmese de sosyal yatırım ve vefa gereği. Ramsey gibi.
Bu sorunları bir ve beraber olur, rekabet ve hırs hastalığından kurtulursak başarabiliriz.
Bir de dirayetli fedakâr siyasilerle. Cebini, menfaatini değil VATAN ve MİLLET’e hizmet aşkı olan siyasilerle.
Benim bu tesbit ve teşhislerimi çoğu biliyor da yapmıyor maalesef.
Bir de kadim Kastamonu’nun manevi erleri: Enbiya, Evliyâ ve Alperenleri unutmamalıdır. Ve gereken saygı ve edeb gözetilmeli.
Osmanlı valisi Abdurrahman Paşa’nın Hz. Pir Şeyh Şaban-ı Veli hazretlerinin huzuruna giderken Vakıf’tan itibaren edeben arabasından inip yayan gittiğini unutmayalım.
“Kim ne kazanmışsa edebe riayetle. Kim ne kaybetti ise edebe riayet etmemekledir. “(M.Feyzi Efendi (r.aleyh)
Selam ve dua ile saygılar.
- Her Şey Çıplak - 7 Eylül 2024
- Yangın Var… - 18 Ağustos 2024
- Neler Oluyor? - 14 Haziran 2024
- Zulüm - 13 Mayıs 2024
- Kadınlar - 24 Nisan 2024
- Seçim - 6 Nisan 2024
- Seçim; İsraf, Ses ve Görüntü Kirliliği - 9 Mart 2024
- Mi’rac ve Mehmed Feyzi Efendi (rha) - 6 Şubat 2024
- Emekliler Yılı mı? - 22 Ocak 2024
- Bir Yılın Muhasebesi - 2 Ocak 2024