Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Bilgi-Belge / Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar)
Fotoğraf: Cebrail KELEŞ

Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar)

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Kastamonu Sancağı’ndan Medine-i Münevvere’ye Tahsis Edilen Vakıflar (XV-XVI. Yüzyıllar)

(…)

…Yine Kastamonu Sancağı’ndaki bu tür vakıfların tamamının hizmet amacına bakılmaksızın “Medine-i Münevvere Evkâfı” olarak zikredildiği görülmektedir.

Kastamonu, Türk kültürünün ve tarihinin izlenebildiği kadim bir şehirdir. Nitekim burada Selçuklu ve beylikler döneminde sağlam bir Türk kültürü vücut bulmuştur. Bunda Malazgirt Meydan Muharebesi (1071) ve Miryokefelon (Myriokephalon) Zaferi (1176) sonrasında Kastamonu’nun yoğun bir şekilde Oğuz iskânına maruz kalmış olmasının payı büyük olmuştur. Sultan II. Kılıç Arslan (1155-1192) döneminin sonlarında bölgenin Türklere meskûn bir “Uc” sahası ve Selçuklu eyâlet merkezi olduğu görülmektedir. XIII. yüzyıl başında Selçuklulara tâbi “Melikü’l-Ümera” (Beylerbeyi) Hüsameddin Çoban Bey yönetiminde Kastamonu ve çevresinde Çobanoğulları Beyliği teşekkül etmiş ve Bizans’a karşı başarılar kazanılmıştır. XIII. yüzyıl ortasında Anadolu’da Moğol istilası yüzünden birçok Türk boyu, Ilgaz Dağları’nın kuzeyine yani Kastamonu’ya sığınmıştır. 1260’lı yıllarda İbn Saʻîd bu kenti “Türkmenlerin başkenti” olarak zikretmiştir. Yine onun kaydına göre bu tarihlerde 100 bin çadır (hane) konar-göçer Türkmen halkı Kastamonu bölgesine gelmiştir. Bu şekilde 24 Oğuz boyunun neredeyse tamamı Kastamonu çevresinde yurt tutmuştur. Çobanoğullarının halefi olan Candaroğulları Beyliği döneminde de Kastamonu’da Türk yerleşmesi devam etmiştir. Uzun yıllar Selçukluların Kuzey Anadolu’daki askerî-siyasî üssü olarak öne çıkan bu şehir, Anadolu’nun büyük vilâyetleri arasında yerini almıştır. İbn Batuta ve El-Ömerî, Kastamonu’nun bu sosyal ve iktisadî gücünü dile getirmiştir.18

Neticede 1461 yılında, Fatih Sultan Mehmed zamanında Kastamonu ve çevresinde Osmanlı hâkimiyeti kesin olarak sağlanmıştır.19 Bu hâkimiyetten sonra Osmanlı Devleti, topraklarına kattığı diğer yerlerde olduğu gibi Kastamonu’da da ayrı bir tahrir yaptırmış ve bu çerçevede bölgenin idarî birimleri, nüfus ve vergi durumu gibi bilgileri defterlere kaydetmiştir. Osmanlı öncesinde kurulmuş olup cari olan vakıfların yanı sıra Osmanlı döneminde kurulan vakıflar da tahrir defterlerinde kayıt altına alınmıştır.

Kastamonu Sancağı’nda ilk tahririn 1460’lı yıllarda yapıldığı anlaşılmasına rağmen bu defter günümüzde mevcut değildir. Sancağın en eski tarihli tahrir defteri Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde 23M numarada kayıtlı 1487 tarihli mufassal tahrir defteridir. Bu defterin tamamı 840 sayfadır. İlk sayfada defterin adı “Sûret-i Defter-i Mufassal-ı Vilâyet-i Cândâr” biçiminde verilmiştir. Yine ayrıca bu sayfada Sultan Bayezid Han bin Mehmed Han ibaresinden ve H. Cemâziyelevvel sonları 892/M. 20-25 Mayıs 1487 tarih kaydından tahrir işleminin II. Bâyezid döneminde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu defterin sonuçlarını yansıttığı düşünülen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığı’nda 75 numarada kayıtlı Kastamonu ve Sinop mufassal evkâf defterinden bu çalışmada istifade edilmiştir. Defter 104 varaktan ibaret olup tarihsizdir. Defterin muhtelif yerlerinde vakıfları tasarruf eden şahısların yetki belgeleri için en son Fatih Sultan Mehmed Han’dan alınan nişanlardan bahsedilmektedir. O halde bu defter, 1487 tahriri sonuçlarına göre hazırlanmış olmalıdır. Kastamonu Sancağı’na ait eldeki en eski tarihli evkâf defteridir.20 Çalışmada kullanılan diğer bir kaynak Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde 438 numarada kayıtlı İcmal defteridir. 815 sayfadan oluşmaktadır. Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı uzmanları tarafından tıpkıbasım olarak neşredilmiş ve H.937/M.1530 tarihi verilmiştir.21 Defterin hangi tarihte hazırlandığına dair kesin bir bilgi olmamakla birlikte 1521 tahririnin sonuçlarını içerdiği ve 1530 yılında tanzim edildiği düşünülmektedir. Defterin 591-696. sayfaları arası Kastamonu Sancağı’na aittir. Defterde, has, zeamet ve tımar kayıtları ile birlikte vakıf kayıtlarını da içeren özet bilgiler yer almaktadır.

Yine kaynaklar arasında Devlet Arşivleri Başkanlığı Osmanlı Arşivi’nde 456 numarada kayıtlı mufassal evkâf tahrir defteri bulunmaktadır. Defter, Kastamonu Sancağı’nda yapılan 1560 tahririnin sonuçlarını içermektedir. Defterin tamamı 410 sayfa olup 34 adet boş sayfa bulunmaktadır. Defterdeki vakıf kayıtları bir önceki evkâf defteri (defter-i atîk) esas alınarak vücuda getirildiği için kayıtlar genelde “ber-mûceb-i defter-i atîk, defter-i atîk veya der-defter-i atîk” şeklinde sonlanmaktadır. Çalışmanın diğer kaynağı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Arşivi’nde Kuyûd-ı Kadime 554 ve 555 numarada kayıtlı 1582 tarihli mufassal evkâf tahrir defteridir. Birbirini tamamlar nitelikte 2 ciltten oluşan bu defter, Kastamonu Sancağı’nda 1582 yılında yapılan tahririn sonuçlarını içermektedir. Varak usulüyle numaralandırılan defterin ilk cildi 127, ikinci cildi 109 varaktır. Defterin birinci cildinin ilk varağında Kastamonu merkez ve bağlı kazaların vakıf kayıtlarını gösteren cilt, evrâk ve adet numaraları yazılmıştır. Ayrıca defterde sonraki tarihlere ait not ve belge sûretleri de mevcuttur. Bu belgelerin incelenmesiyle sonraki dönemlere ait vakıf sorunları ve değişiklikleri takip edilebilmektedir. Söz konusu defter, 1560 tarihli mufassal evkâf defteri ile aynı özellikleri taşımaktadır. Zira vakıflarla ilgili kayıtlar bu defterden alınmış ve kayıtların sonuna “deyü mukarrer der-defter-i atîk” ibaresi eklenmiştir.

Bu bağlamda çalışmada bir icmal ve üç evkâf tahrir defteri kullanılarak bu defterlerden elde edilen veriler iki başlık altında toplanmıştır. Bunlardan ilki Hz. Peygamber’in kabri için kurulan vakıflar diğeri ise Hz. Peygamber’in ruhuna Hatim-Cüz okunması için kurulan vakıflardır. Bu iki tür vakıf dışında, tahrirlerde konu ile ilgili başka bir vakıf kaydı yer almamaktadır.22 Bunun yanı sıra döneme ilişkin tahrir harici diğer belgelerde bu vakıfların hepsine birden “Medine-i Münevvere Evkâfı” denildiği görülmektedir. Şöyleki:

Tahrirlerde Ravza-i Mutahhara yani Hz. Peygamber’in kabrine vakıf olan Boyabat’a bağlı Kurusaray köyü, H. 987/M. 1579 tarihli bir belgeye göre yıldırım düşmesi sonucu tamamen yanmış ve bu felakette “Medine-i Münevvere Evkâfı” na ait olan bir miktar buğday ve arpa yanarak telef olmuştur.23 H. 998/M. 1590 tarihli başka bir belgede Kastamonu Sancağı’ndaki “Medine-i Münevvere Evkâfı” Ramazan bin İshak adlı birine 174000 akçe karşılığı üç yıllığına iltizama verilmiştir.24 Yine tahrirlerde Kastamonu şehrindeki Kapan Hanı’nın (Penbe Han) geliri Hz. Peygamber’in ruhuna cüz okunması kaydıyla vakfedilmiştir. Bu han bir süre önce tımara dönüştürüldüğü için H. 10-20 Zilhicce 1076/M. 13-23 Haziran 1666 tarihinde Kastamonu kadısına gönderilen bir fermanda “Medine-i Münevvere Evkâfı” olan hanın tımardan çıkarılarak vakfa tekrar katılması emredilmekteydi.25

Öncelikle bu çalışma, zaman bakımından erken bir dönemi, mekân olarak da Kastamonu ve bağlı yerleşim birimlerinde kurulan Medine-i Münevvere Vakıfları’nı detaylı bir şekilde topluca ihtiva etmesi bakımından bir ilk olacaktır. Yine çalışma, bu vakıfların günümüzde hangi il, ilçe veya köyde bulunduklarını tespit edilebildiği ölçüde ortaya koyarak geçmiş ve bugün arasında tarihsel bir ilişki kurmaktadır.

Yalniz girişten bir bölüm ve vakfiye listesini yayınladığımız Makalenin tamamını okumak için tıklayınız 

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Tarih İçinde Kastamonu Medreseleri ve Kütüphaneleri (Liste)

Tarih İçinde Kastamonu Medreseleri (Liste) I. BÖLÜM OSMANLI ÖNCESİ KASTAMONU MEDRESELERİ  A. Çobanoğulları Dönemi Medreseleri …

2 Yorumlar

  1. avatar

    Verilen link’e tıkladığımızda sayfa açılmıyor

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Kur’ân’ı Anlama Çabası İçinde Bakara Sûresi 189. Âyet

KURAN’I ANLAMA ÇABASI İÇİNDE BAKARA SURESİ 189. AYET   Bakara Suresi 189. ayetin konusu, hilallerin …

Kapat