Ana Sayfa / KASTAMONU / Kastamonu Yazıları / ‘Kastamonu ve Türk dünyası’na bir gönül hediyesi

‘Kastamonu ve Türk dünyası’na bir gönül hediyesi

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

Yazar: Leyla İpekçi

Şimdi başladığımız yere döndük. Kudüs’ün statüsüyle açığa çıkan kaotik dünya düzeninde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi, çok silahı olan değil, güçlü olan kazanacak. Onun İslam İşbirliği konferansındaki konuşmasında sarf ettiği bu sözleri duyunca aklıma ikinci dünya savaşında Amerikalı bir askeri yetkilinin söylediği sözler geldi, bir belgeselde izlemiştim yıllar önce:

“Biz kazandık çünkü en güçlü silahlar bizde” diyordu. Sahip olmanın gücünün sonsuz ve sınırsız olduğunu ve kendinden kaynaklandığını düşünerek kazanılan zaferler gerçekten neyin zaferidir?.

***
Birileri silahla askeri stratejilerle, pazarlama ve ittifak yöntemleriyle, savunma gereçleriyle, istihbarat bilgileriyle, teknolojik donanımlarıyla hak için mücadele ederken birileri de sözle sanatla, kültürle aynı direnişe katkı vermek zorunda. İşte bu uğurda çabalardan birine geçtiğimiz günlerde denk geldim.

Hz. Pir Şaban-ı Veli üzerine Kastamonu üniversitesinde düzenlenen bir konuşmaya katıldığımız günün hemen ertesinde Kastamonu’nun Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı tarafından 2018 Türk Dünyası Kültür başkenti seçildiğini öğrendik.

Kastamonu’nun yıllardır süren bir hayalinin gerçekleştiğini söyleyen Şaban-ı Veli Kültür Vakfı Başkanı Muharrem Avcı, bize de üniversitede ev sahipliği yapmıştı.

Kastamonu’ya her gelişim gönül esintileriyle dopdoludur, bu sefer Hazretin huzurunda hiç olmadığı kadar coşkuyla doldum. Vesileye yapışmanın, vasıtayla taşınmanın, nihayetinde nasipse ‘yalnız uçacak olma’nın ne büyük emanet olduğunu düşündüm.

Emaneti döküp saçmadan taşımanın aşk gerektirdiğini, asıl gücün en çok silaha sahip olmak değil, bu karşılıksız ve bu sonsuz vericilik olduğunu tefekkür ettim. Ve Kastamonu eğer gönül genişletiyorsa, nefes verdiği içindi her daim. Hazreti Pir’in kesilmeyen nefesi capcanlı iken: Aşk ile bakınca her şey ile her şey nasıl da bağlanıyordu birbirine…

Ilgaz ormanı ve muhteşem dağı, çok sevdiğim Gideros koyu, şelaleleri, dünyanın en büyük mağaralarından Ilgarini mağarası, Valla kanyonu, sarımsağı, etli ekmeği derken İstanbul’da yakınımda bulunanların hep Kastamonulu olması hasebiyle asıl sevenler diyarı derim buraya.

Sevdiklerimin ve beni sevenlerin diyarı. Azdavaylı Sevgi’nin, Şenpazarlı Müşerref’in hayatımdaki izlerinin ne kadar derin olduğunu, onların yaşadıkları yerleri iyi göreyim diye Kastamonu’yu sahilden yaylalara, dağa dek nasıl kat ettiğimi… Kışın birkaç hane kalan köylerde nasıl sımsıcak ağırlandığımı… İlla hatırlarım Kastamonu deyince.

Hatta Eşim Semih’le Ilgaz’ın derinliklerinde karlı bir sabah karşımıza çıkan nice güzelliğe şükredişimizi… ‘Karadeniz isyanda’ oluşumunun az önce yaylalarda üzerimizde bıraktığı olumlu olumsuz etkileri Cide’ye vardığımızda dalgalara iade edişimizi…

Derken bir film çekimi için saatlerce doğada kalıp her şeyin canlı olduğunu görüntülemek isteyişimizi… Elimizdeki mikrofon ve çekim cihazının bir süre sonra ruhumuzun derinliklerini kaydetmeye başladığını fark edişimizi…

***

Bütün bunların manaya dönüşerek gönlümdeki sesi işitmeme yol açmasını dilerken işte, Hazreti Pir’in makamında, susuzluğumu gidermeye çalışıyordum. Acizane bir emanetim vardı. Hz. Pir Şaban-ı Veli Kitabı!

Okudukça okuyordum. Hz. Pir’in makamındaki asa suyu yetmiyor, içtikçe kanıyor, kandıkça içiyordum. Yayından önceki son okumayı yaparken aslında her cümleyi ilk kez ilk kez okuyordum. “2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti ve 2019 Hz. Pir Şaban-ı Veli’nin 450’inci vuslat yılı hatırasına” atfedilen bu eserin sahibi Mustafa Tatcı hocamın kitabıydı okuduğum!

Tarih içinde İslam’ın hakikatini öğretip yaşatan mana yollarından biri olan Halvetiyye tarikatını, silsilesini, geniş gönül coğrafyasında nasıl yayıldığını, siyasetten kültüre geleneğimizdeki canlı yansımalarını, insan yetiştirmenin adabı ve inceliklerini yakinen merak eden ve anlamak isteyenler için bir kaynak kitap.

Kastamonu ve Türk dünyasına bir gönül hediyesi. İnsandan insana geçen ol nefes!

Hz. Pir’in yayınlanmış eseri olmadığı için onu anılmaya değer bulmayan Unesco’daki kültür mercileri bir yana, aşıkların kesintisiz nefesini çekmeyi marifet edinenlere gerçek bir armağan.

Asıl eserin insan yapmak olduğunu, medeniyetin ruhunun insan-ı hakikinin nefesi olduğunu ‘oku’yamayanlar için bir aşk ve irfana davet niteliğinde!

Kastamonu Üniversitesi rektörünün, valisinin, belediye başkanının ve dahi bütün resmi ve sivil yetkililerin bu yıl vesilesiyle emanete aşk ile sahip çıkmaları en büyük arzum vesselam.

Yeni Şafak

Faydalı ise lütfen bağlantıyı paylaşınız, tavsiye ediniz. Kaynaksız kopyalamanıza rızamız yoktur.

İlginizi Çekebilir

Seyyid Kurtşeyh Dede ve Devrekâni

SEYYİD KURTŞEYH DEDE VE DEVREKÂNİ Ülkemizin her köşesi tarih, kültür ve medeniyet barındırmakta. Tarihte önemli …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Önceki yazıyı okuyun:
Günahlar ve Günaha girmek / Risale-i Nur’dan Derleme

Büyük günahlar ve günaha girmek ! GÜNAH:f. Cezayı gerektiren amel. Dine aykırı iş. Allah’ın emirlerine uymayan …

Kapat